[ Abdullah Aymaz] Yusuf Suresi

Samanyoluhaber.com yazarı Abdullah Aymaz'ın yazısı
ABDULLAH AYMAZ 

Süreyya  Yayınları, M. Fethullah  Gülen  Hocaefendinin “Kur’an’ın  Sihirli Ufku  YUSUF  SURESİ”  isimli eserini  Ocak 2024’de neşretti.
Prof. Dr. Suat  Yıldırım Hocamızın “Eser Hakkında” başlıklı takdim yazısında, kitabın tanıtımı yapılmış, Entegrasyonu Siyaseti gibi bazı hususlara dikkat çekilerek  günümüze  bakan konular dikkatlice ele alınmış.
Yusuf Suresinin âyet  âyet üzerinde durulmuş. Fatiha Suresinin Farsça tercümesi ve namazda okunması gibi meselelere izah getirilmiş. “On  bir yıldız”  meselesine on bir melek gibi yeni yorumlar da eklenmiştir.
“Gerçekten Yusuf ile kardeşlerinin kıssasından sorup öğrenmek isteyenlere nice ibretler vardır.” (12/7)  âyeti için:
“İnsanın aklı ve kalbi neyi istiyor ve arzu ediyorsa, ona göre, bu kıssada âyetler, deliller ve alınacak ibretler vardır. Özelde bu Sure, genelde bütün Kur’an ihtiyaç hissiyle, bir şeyler bulabileceği düşüncesiyle, isteyerek, arayarak, sorarak okunmalıdır ki, ondan hakkıyla istifade edilsin. Kur’an’daki ibret, delil ve sırlar onu ancak böyle okuyanlara açılır…   (…)  Halbuki Kur’an, az önce geçtiği üzere, ihtiyaç tezkeresiyle, insaflı olarak, anlamak ve ibret almak için ona yönelenlere sırlarını açıyordu.”  denilmiş…
((12/43)  âyetinde Kralın rüyasının bahsedildiği yerde şöyle bir izah getiriliyor:
“Ayrıca o dönemde Mısır’da bir çeşit ruhçuluk da hâkimdi. Ölülerini mumyalayarak gömmeleri, bu ruhçuluk anlayışının bir tezâhürü idi. Bu anlayışa göre beden ruhla beraber dünyadaki haline benzer şekilde, fakat farklı bir boyutta yaşamaya  devam edecekti. Bu yüzden bedenin çürümeden bütün halinde kalması ve ruha eşlik etmesi için mumyalama yapılıyordu. Mısır’daki bu ruhçuluk anlayışının bazı filozoflarca Mısır’dan alınıp Yunan felsefesinin içine sokulduğu da ifade edilir.”
Yusuf Aleyhisselam Kralın rüyasını yorumladığı (12/47-49)  âyetlerinde izah olarak şöyle deniliyor:
“Yusuf Aleyhisselam, burada TARIM  ALANINDA  son dönemde keşfedilen bir tekniği ortaya koymaktadır. Yıllar önce ilmî bir dergide okumuştum. Bir araştırmaya göre, Hz. Yusuf’un  tavsiyesi deney olarak tatbik edilmiş ve buğdayın başak halinde depolandığında bozulmadan senelerce bekleyebildiği tesbit edilmiştir. Bu işlemde buğday hem nişasta değerini koruyor. Hem de hasenata karşı daha iyi muhafaza ediliyor. Bu teknik, özellikle kıtlık ve savaş durumlarında önemli bir tedbir olarak düşünülebilir. Özellikle çöl ortamında haşeratın hububata dadanması, korumasız  olan buğdayın kısa sürede yok olmasında sebep olur. Başak halinde saklamada ise bu risk asgariye iner. Başak halindeki ürünleri yiyen hayvancıklar da bulunabilir, ancak ürün büyük oranda muhafaza edilir.”
Yusuf  Aleyhisselam devletin bütün hazinelerinin başına getirilmesi meselesinde şöyle bir izah getiriliyor:
“Yusuf Aleyhisselam için kullanılan HAFÎZ  ve ALÎM  sıfatlarının ikisi de mübalağa kipiyle getirilmiştir. Bununla o, ‘Ben çok koruyucu biriyim: çalmam, çırpmam, hortumlamam, paranın ve malın zerresini bile zayi etmem, hak etmeyen kişilere vermek suretiyle devlet malını zâyi etmem, hukuka uygun hareket ederim. Hem bu işi çok iyi bilirim, bu konuda ilmim ve yeterli birikimim var.” demek istiyordu. 
“Hz. Yusuf’un ailesini Mısır’a yerleştirmesinin entegrasyon açısından da değerlendirilmesi gerekir. O, ahlakı ve takip ettiği siyaset sayesinde orada iyi bir entegrasyon örneği ortaya koymuştur. Öncelikle, kendini, her seviyede insana sevdirmiştir. İdarecilerin konumlarına yerli halkın örf ve âdetlerine karşı saygılı davranmıştır. Halkın faydasını ve idarecilerin hassasiyetlerini gözetmiştir. İdarede söz sahibi olduğunda halka âmirane ve baskıcı yaklaşmamıştır.”
Yusuf Aleyhisselamın  Mısır’a gidişi kader denk noktasından çok önemlidir. O dönem Firavunlar dönemi değildi. Çoban krallar dönemiydi. Onlar Kıbtî halkından değillerdi. Belli bir inançları vardı. Eğer Musa Aleyhisselamda olduğu gibi Firavunlar dönemize rast gelseydi, çok zorluklar çıkabilirdi.
Hizmetin mesela Orta asyaya gitmesi meselesinde de bu durum mevcuttur. Eğer Sovyetlerin dağılması 1990’dan sonra olmasaydı da 1980’lerde olsaydı ne öğretmen açısından ne de imkanlar açısından durum hiç müsait değildi.
Aslında Yusuf Suresi tam bizim Yusuflarımızın ibret alıp istifade edeceği güzelliklerle dolu… İman dersleri, hapisane hayatı, nefis terbiyesi, iffet ve ismet açısından o kadar çok şey var ki, bunları öğrenmek için Medrese-i Yusufiye’den  yani Yusuf Aleyhisselamın üniversitesinden mezun olmak gerekiyor. Bu sürenin böyle bir tefsirine hepimiz son derece muhtaçtık. Allah razı olsun, hazırlanıp istifademiz için takdim edilmiş…


26 Şubat 2024 17:50
DİĞER HABERLER