Savcılar, kendisini Rüştü Erdelhun’a benzeten Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’yı belgelerle yalanladı.
- Karadayı iddianamenin bir numaralı sanığı olarak belirlendi.
- İddianamede, Karadayı’nın BÇG’den haberi olduğu, onun emir ve komutasıyla çalışmalarını yürüttüğü kaydedildi.
- BÇG’nin faaliyetleri Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu tarafından yürütüldü.
Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın, “BÇG’den haberim yoktu.” savunması, 28 Şubat soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede belgeleriyle çürütülüyor. Savcılar, kendisini Rüştü Erdelhun’a benzeten Karadayı’yı belgelerle yalanlıyor.
28 Şubat darbe soruşturması iddianamesinin detayları belli olmaya başladı. Soruşturmada tutuksuz yargılanan dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı hakkında da ‘darbeye teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet' hapis cezası istendi. Savcılar, Batı Çalışma Grubu'ndan (BÇG) ve faaliyetlerinden haberdar olmadığını söyleyen ve kendisini 1960 darbesinin ardından yargılanan dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun'a benzeten Karadayı'nın savunmasına itibar etmedi. Darbenin, bilgisi dâhilinde gerçekleştiği ifade edilerek, Karadayı iddianamenin bir numaralı sanığı olarak belirlendi.
28 Şubat darbesiyle ilgili iddianameyi tamamlayan savcılar, önceki gün Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sundu. İddianamede çarpıcı ayrıntılar yer aldı. Savcılar, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir’in suç duyurusu sonrası gözaltına alınan Genelkurmay Başkanı Karadayı’yı bir numaralı sanık olarak nitelerken, ‘darbeye teşebbüsten’ dava açtı. İddianamede, Karadayı’nın BÇG’den haberi olduğu, onun emir ve komutasıyla çalışmalarını yürüttüğü kaydedildi. Buna delil olarak o dönem basında çıkan haberlerde BÇG’nin varlığının belgeleriyle kanıtlandığı aktarıldı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in BÇG’yle ilgili kendisine ulaşan Emniyet İstihbarat belgelerini Karadayı’ya ilettiğine vurgu yapıldı. İstihbarat, Çevik Bir’in emriyle kurulan BÇG’nin 16 Nisan ve 29 Nisan 1997 tarihli iki belgesini ele geçirmişti. İrticanın arttığı vurgulanan belgelerde camilerin askeri personel tarafından gözetim altına alınması, öğrenci yurtları, özel okullar, dernekler, vakıflar, Kur’an kursları, imam hatip okulları ve bu kurumlara giden gelenlerin sayısı ve kimliklerinin tespit edilmesi isteniyordu. Belgeler, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener’e ve hükümet ortakları Necmettin Erbakan ile Tansu Çiller’e verildi. Başbakan Erbakan, BÇG belgelerinden Demirel’i haberdar etti. Demirel, belgelerin birer örneğini dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’ya ulaştırdı.
Cumhuriyeti koruma görevimiz var!
Ayrıca dönemin Meclis Başkanı Mustafa Kalemli’nin ‘Kalemli’nin Kaleminden’ adlı kitabına ve Darbeleri Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadeye de delil olarak yer verdi. Karadayı’nın Kalemli’ye yeni kurulacak hükümet konusunda uyarıda bulunarak, “Önemli olaylar cereyan ediyor, lütfen görevinizi yapın…Orduya yasayla verilmiş Cumhuriyet’i koruma kollama görevi var, her an görevimizi yaparız.” dediğine dikkat çekildi. Kalemli’nin de dönemin DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’i ziyaret ederek, Karadayı’nın uyarılarını ilettiğine vurgu yapıldı. Kalemli’nin bu ziyaretinin ardından Karadayı ve Çiller’in Uludağ’da bir görüşme yaptığı belirtildi. 28 Şubat kararlarından sonra Refah-Yol’un devrilmesinin ardından kurulacak yeni hükümetin de askerler eliyle dizayn edilmek istendiği vurgulandı.
İddianamede, BÇG’nin faaliyetlerinin Harp Okulu öğrencileri arasında da o dönem İstanbul Sultanbeyli İlçesi Meydanı’na Atatürk heykeli diktiren Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu tarafından yürütüldüğü değerlendirmesi yapıldı. Harp Okulu öğrencilerinin BÇG’ye mensup öğrenciler tarafından fişlenip takip edildiği ve bunun raporlandığına dikkat çekildi. Soruşturmada gözaltına alınan Karadayı, 27 Mayıs 1960 ihtilalini örnek göstererek kendisini savunmuştu. BÇG ve faaliyetlerinden bilgisi olmadığını kaydeden Karadayı’ya soruşturma savcısı Mustafa Bilgili, “Genelkurmay başkanının, böyle bir yapılanmadan ve astlarının faaliyetlerinden bilgisinin olmaması mümkün mü?” sorusunu yöneltmişti. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs ihtilalini örnek gösteren Karadayı, “27 Mayıs da, dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’un bilgisi dışında gerçekleşmişti. Erdelhun, darbeye karşı çıkmasına rağmen albaylar cuntası darbeyi yapmıştı ve onu da yargılamışlardı.” ifadelerini kullanmıştı.