Geçen hafta, Filistin-İsrail ihtilafının stratejik tarihinde önemli bir dönüm noktasının 10. yılıydı.
Çoğu kimsenin hatırlamayacağı bu tarihte, Gazze'den atılan füzeler ilk defa bir İsrail şehrine düşmüştü. 16 Nisan 2001 günü bu füzelerden birisi Sderot'a düşmüş ve ihtilafın stratejik boyutunda önemli bir sayfayı açmıştı.
On yıldır İsrail'i çok rahatsız eden bu füzeler malum Kassem ya da Kassım füzeleri (Şaruk el Kassem) adıyla anılıyorlar. Literatürde adları böyle. Kassem adı da çok ünlü ve büyük bir Arap direnişçi olan Şeyh İzzettin el Kassem'den geliyor. Esasen bir Osmanlı vatandaşı olan Suriyeli Kassem Osmanlı ordusunda da görev yapmış, İtalyanların Libya'yı 1911'de işgali üzerine mücadele için bu ülkeye gitmek istemiş; ancak çeşitli sebeplerle bu gerçekleşmemişti. Kassem daha sonraları çeşitli direniş tecrübelerinden sonra Filistin'e geçmiş, buradaki İngiliz Mandası ve Yahudi yerleşimcilere karşı mücadele etmiş, eylemleri ve söylemleriyle 1936-1939 Arap İsyanı'nın öncülüğünü yapmıştı. 1935'te İngiliz polisi ile girdiği müsademede arkadaşlarıyla birlikte şehit olmuştu. Merhum bugün Hayfa'da yatıyor.
Hamas'ın askerî kolu İzzettin el Kassem tugaylarının Kassem adını kendisine duyulan saygı dolayıyla verdikleri Kassem füzeleri esasen çok basit şartlar altında, basit ve ucuz malzemelerden Gazze'deki metal atölyelerinde yapılan ev yapımı basit füzeler. İlk üretimleri sırasında birkaç kilometre menzil ve 500 gram kadar patlayıcı taşıyan bu füzeler geçen 10 sene içinde oldukça geliştirilmişler.Bugün 10 kilometre kadar menzile (muhtemelen daha fazla) ve 10-20 kilogram arası patlayıcı taşıyan, güdüm sistemleri pek isabetli olmayan bu füzelerden geçen 10 yıl içinde binlercesi İsrail topraklarına atılmış bulunuyor. İsrail'e pek büyük maddi zarar vermeyen, 10 yıl içinde sadece 22 İsraillinin ölümüne ve onlarcasının yaralanmasına yol açan Kassemler esasen İsrail'e en büyük darbeyi psikolojik ve moral alanda vurmaya devam ediyorlar.
2001-2004 arası bu füzeleri hafife alan, küçümseyen İsrail son birkaç yıldır işin ciddiyet ve vahametini sonunda anlamış ve buna göre tedbirler almak için büyük çaba gayret ve para sarf ediyor, bu füzelere karşı çeşitli füzesavar sistemlerini hayata geçirmeye çalışıyor. Bunlardan birisi 7 Nisan'dan bu yana ilk iki bataryası Aşkelon ve Birşiba yakınlarında konuşlandırılan Demir Kubbe (Kipat Barzel) denen sistem. Henüz tecrübe safhasında olduğu söylenen bu sistem, yapılan bütün reklamlara rağmen Gazze'den atılan Kassemlerden 7'sini havada saf dışı bırakabilmiş, 11'ini ise saf dışı etmekte başarısız olmuştu.
Kassemler basit malzeme ve metotlarla imal edilirlerken Demir Kubbe'nin imha edici roketlerinin ise binlerce doları bulduğu söyleniyor. Bu bağlamda bu roketlerin her birinin 25-50.000 dolar arası olduğu ifade ediliyor. Kassemlerin maliyeti ise birkaç yüz doları geçmiyor. Gübre, şeker, petrol, TNT gibi kolay temin edilebilir malzemelerden imal edilen Kassemler son günlere kadar İsrail'e düşmeye devam ediyordu. Haberlerde, son günlerde 120 kadar Kassem ve havan mermisinin İsrail topraklarına atıldığı bildiriliyor. İsrail de bunlara karşı henüz (belki de hiçbir zaman olmayacak) yeterli ve etkin bir karşı sisteme sahip bulunmuyor. İsrail bu yüzde yüz etkili sistemi gerçekleştirmek için elinden geleni yapıyor; ancak işin tabiatı gereği bunun hiçbir zaman mümkün olmayacağı da şimdiden telaffuz ediliyor. Nitekim, bu yüzden İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon iki gün önce 'Gazze'deki Hamas çökmeden, devrilmeden Kassem ateşi asla durmaz.' diye konuşarak gerçeği kendine göre ikrar etmiş bulunuyor.
Kısacası, istila ve sürekli işgal dışında İsrail'in Kassemlere karşı tam ve kesin askerî çare ve çözümü yok görünüyor. Ne var ki, istila ve işgal de 2008-2009 Gazze Savaşı'nın ortaya koyduğu gibi ne çare ne de çözüm oluyor. İsrail üstelik sadece güneyden Kassemlerle değil, kuzeyden de Hizbullah füzelerinin tehdidi altında bulunuyor. Özellikle Hizbullah'ın elinde 10.000'e yakın çeşitli tiplerde füzeler olduğu tahmin ediliyor.
Kassemlerin ortaya çıkışlarının 10. yılında İsrail bunlara karşı koyabilmek için hâlâ çabalıyor. Hamas ise muhtemelen bunları daha etkin ve güçlü hale getirebilmek için çalışıyor. 2008-2009 Gazze Savaşı Kassemler yüzünden çıkmıştı; herhalde bundan sonraki (Allah saklasın) de muhtemelen aynı sebepten çıkacak. Kassemler stratejik dengeyi işte böyle değiştirdiler, İsrail'i böyle zora soktular. Bunları bugün hatırlamamak mümkün değildi.