100. yılları cefa dolu...

100. yılları cefa dolu...
'Üç küçükler' de 100 yaşında ama onları hatırlayan yok.
Beykoz, Vefa, Anadolu... 1908'de kurulan Üsküdar Anadolu ile Beykoz, F.Bahçe ve Beşiktaş gibi semt takımı. Aynı yıl kurulan Vefa da G.Saray gibi lise ekolünden. Ama 100. yıllarının eşiğine geldikleri şu günlerde üçünün de durumu içler acısı. Üsküdar Anadolu ve Beykoz amatöre düşmemeye, Vefa da amatörlükten kurtulmaya çalışıyor. Beşiktaş, G.Saray ve F.Bahçe’nin ardından Türk futbolunun en eski kulüpleri olan Beykoz, Vefa ve Ana-dolu, 100. yıllarını kutlamayı akıllarının ucundan bile geçirmiyor. 1903’te kurulan Beşiktaş, kulübün 100. yılını muhteşem etkinliklerle kutladı. 2005’te 100. yılını kutlayan G.Saray farklı etkinliklere imza attı. Şimdi sıra F.Bahçe’de. Hemen her hafta çeşitli organizasyonlarla gündeme gelen Sarı-Lacivertliler, sezon sonunda şampiyonluğa ulaşırsa, Beşiktaş gibi 100. yılı keyifli kapatacak. Ancak bu üç büyük kulübümüz kadar şanslı olmayanlar da var. 1908’de kurulan Anadolu Üsküdar, Beykoz ve Vefa, günü kurtarma derdinden 100. yılı düşünmeye fırsat bulamıyor. Alt liglerde her türlü çileyi çeken, imkansızlıklarla boğuşan bu asırlık çınarlar, aynı dönemlerde kuruldukları üç büyükleri iç geçirerek izliyor. Oysa Üsküdar ile Beykoz, tıpkı F.Bahçe ve Beşiktaş gibi semt takımı. Vefa, G.Saray gibi lise ekolünden geliyor. 3. Lig 4. Grup’ta son sırada bulunan Anadolu Üsküdar, böyle giderse 100. yılını amatör kümede geçirecek. Aynı gruptaki Beykoz da geçen hafta evinde mağlup olunca küme düşme korkusu hissetmeye başladı. Vefa ise yeniden profesyonel liglerde oynamanın hayalini kuruyor. Nisandaki 3. Lig’e yükselme maçlarına hazırlanan Vefa, 100. yılında amatörde kalmayı hiç istemiyor. Yani işin özeti, bir tarafta 100. yılını zenginlikler içinde geçiren üç büyükler, diğer yanda Türk futbolunun öteki 100’leri. *** Fener’i kuran Anadolu, amatöre gidiyor Aslında Anadolu Üsküdar’ın kökleri 1800’lerin sonuna dayanıyor. 1907’de kurucuların bir bölümü kulübü Kadıköy’e taşımaya niyetlenmiş. Buna itiraz edilince de aradaki ipler kopmuş. Bu fikri ortaya atanlar Üsküdar’dan ayrılarak Kadıköy’e yerleşmiş ve F.Bahçe’nin temellerini atmış. Kalan grup, 1908’de Anadolu ismiyle günümüze kadar ulaşan kulübü kurmuş. Mehmed Burhaneddin (Burhan Felek) ile kardeşi Dr. Hüdai Bey kurucular arasında yer alıyor. Güreş, atletizm, atıcılık başta olmak üzere çeşitli dallarda önemli başarılar elde edilmiş. Kuruluş renkleri yeşil-sarı olan Anadolu, İstanbul Ligi’nde uzun yıllar yer almış. Daha sonra adını Anadolu Üsküdar 1908, renklerini ise yeşil-beyaz olarak değiştirmiş. Bize bu bilgileri veren Kulüp Müdürü Erdal Özbey 65 yaşında ve bir dönem Üsküdarspor’da forma giymiş. 17 senedir canla başla takıma hizmet ediyor. Emekleri karşılığında hiçbir ücret talep etmiyor. Onu kulübe bağlayan şey futbol ve Üsküdar sevgisi. Gelecek yıl kuruluşunun 100. yılını kutlayacak olan Türk futbolunun en eski kulüplerinden Anadolu Üsküdar, tarihinin en sıkıntılı günlerini geçiriyor. Yeşil-Beyazlılar, geçen hafta kendisi gibi ligden düşmemeye oynayan Çorluspor’a 2-1 yenilince ligin dibine indi. Kulüpte korkunç bir maddi sıkıntı var. Hiçbir gelirleri de yok dense yeridir. Az da olsa Üsküdar Belediyesi’nin desteği ve sağdan soldan toplanan paralarla ayakta kalmaya çalışılıyor. Geçtiğimiz sezon Lig B’den 3. Lig’e düşmesinin sebebi de parasızlık. Takımda tanıdık bir sima da var. Futbolseverlerin daha çok Bursaspor’dan hatırlayacağı Selim Özer, 38 yaşında olmasına rağmen Üsküdar’da top koşturmaya devam ediyor. Anadolu Üsküdar, Sivasspor’un pilot takımı olma yolunda ilerliyor. Mecnun Odyakmaz’ın el atmasıyla takımın kurtulabileceği düşünülüyor. Yakında olağanüstü genel kurul yapılacak ve mevcut yönetim değişecek. Amatöre düşülmezse Sivasspor’un da katkılarıyla gelecek sezon iyi bir takım kurulacak. Yani 100. yıl planları şu an için kümede kalıp kalmamaya göre ayarlı. 3. Lig’de tutunabilirlerse 100. yılda Lig B’ye yükselme hedefi de konabilir! *** 100 seyirciyle 100. yıl kutlanır mı? Üsküdar’da hali vakti yerinde olan insanların sadece eleştiri yapması yönetimi rahatsız ediyor. Takıma destek noktasında kimsenin kılının kıpırdamağından yakınılıyor. ‘Kulübün parası yenildi’ dedikodularından da artık herkes bıkmış. Olmayan paranın nasıl yeneceğinin izahı bulunamıyor. 1980 darbesinden sonra kulübün bazı tesislerine el konulmuş. Müzesinde kupa yok denecek kadar az. Çünkü hırsızlar kupa, fotoğraf ve ne bulursa götürmüş. Kulübün tarihi de böylece uçup gitmiş. Üsküdar meydanındaki bir berber dükkandaki birkaç eski fotoğraf da olmasa Anadolu Üsküdar diye bir takımın varlığından şüphe edilecek. Tek tesellileri, ilk lisanslı sporcu ve kurucuların isminin yazılı olduğu vesikaların çalınmamış olması. Anadolu Üsküdar, bir dönem maçlarını Burhan Felek’te oynuyormuş. Hem de 15-20 bin taraftara... Ancak oraya el konulunca, F.Bahçe Stadı’na gitmeleri istenmiş. Başa geçen çekilir misali boş tribünlere karşı epey maça çıkmışlar. Kendilerine ait bir statları olmadığı için çileleri sürüyor. Zaten en büyük sıkıntıları her maçı deplasmanda oynamak! Sezonun ilk yarısında iç saha maçlarını 450 YTL ödeyerek Beylerbeyi Stadı’nda oynamışlar. G.Saray burayı sahiplenince fiyatı 2 bin YTL’ye çekmiş. Tabii Üsküdar’ın gücü bu fiyatı ödemeye yetmemiş. Sezonun 2. yarısında Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün tahsis ettiği Maltepe Stadı’na gidiyorlar. Beylerbeyi’ne zor giden taraftarlar Maltepe’nin yolunu bile bilmiyor. Stadın bedeli 550 YTL, yani makul bir fiyat. Açıkçası başka çareleri de yok. Şimdilik en cazip yer orası gözüküyor. Maçlarını az sayıdaki taraftara oynuyorlar. Mesela, son Çorlu maçında 100 kişi bile yoktu. 100. yıl kutlamaları mı? Belki bir gece düzenleyip kutlama yapılabilir. Zaten başka bir şey de düşünülmüyor. Başta da dedik ya, yeter ki bu sezon amatöre düşülmesin, gerisi gelir! *** Arsaları bırak, Beykozspor’a bak! Köklü bir maziye sahip Beykoz, 1959’da başlayan 1. Lig’in ilk sezonunda yer alıyordu. 1966’ya kadar tam 8 sezon bu ligde mücadele etti. Beykoz’un kurulması ve kısa sürede gelişip güçlenmesinde zamanın ünlü futbolcusu ve daha sonra yöneticisi Kelle İbrahim önemli bir rol oynadı. Yelken ve kürek takımları bu dönemde faaliyete geçti ve hatta önemli başarılar kazanıldı. Basketbol şubesi de bulunan Beykoz, aynı zamanda Beko Basketbol Ligi’nde mücadele ediyor. 1966’da küme düşen futbol takımı ise birkaç yıl sonra 3. Lig’e demir attı. 1981’de yeniden 2. Lig’e yükselen takım, yıllarca Süper Lig hayaliyle yanıp tutuşsa da bunu başaramadı. 1998-99’dan itibaren Tepe Grubu’nun el atmasıyla gözünü yükseklere diken Beykozspor’un, bu firma desteğini çekince kendi ayakları üzerinde durmaktan başka çaresi kalmadı. Sarı-siyah renklere sahip Beykoz; Beşiktaş, G.Saray ve F.Bahçe’den sonra Türkiye’nin 4. takımı olduğuna inanıyor. Geride kalan 99 yıl içinde amatöre düşülmemiş. Fakat böyle bir durumun hiç yaşanmayacağı söylenemez. Zira geçen hafta sahasında Tepecik Belediyespor’a yenilen takım kritik bir viraja girdi. Beykoz’un kendine ait ne bir idman sahası ne de stadı var. Maçlarını oynadığı Beykoz Stadı kulübün malı değil. Bir vakıfla mahkemelikler. Amatör takımların sahalarında idman yapıyorlar. Bugüne dek belediyeler yeterince sahip çıkmamış. Görevdeki belediye de desteğini çekse kulübün kapısına kilit vurulabileceği ifade ediliyor. Mahalle takımlarının dahi otoparklardan üç-beş kuruş geliri varken, Beykoz’un böyle bir imkanı yok. Daha önce takıma destek olanlar sadece ismini vermiş. Geride ne bir stat ne bir tesis bırakmışlar. Yani arsaları rant kapısı yapılan Beykoz’un takımı da aynı akıbete uğramış. *** Maç oynanırken dinamit patlatılır mı? Acarlar’dan yatırım yapmaları istenmiş; ama olumlu cevap verilmemiş. Beykoz’da konuştuğumuz bazı futbolseverler arasında, Acarlar’ın başına gelenleri futbola destek çıkmamalarına bağlayanlar vardı. Ormanlık arazisi bol olan Beykoz’da herkesin rant peşinde koştuğu, takıma sahip çıkmayana halkın da sahip çıkmadığı söyleniyor. 2. Başkan Birol Balıkçı, babadan yönetici. Bir zamanlar 1. Lig’de oynayan takımın 3. Lig’de dahi zar zor ayakta kalmasına içerleyen Balıkçı, ‘Keşke bugünleri görmeseydim.’ diyor. Başkan Adem Güney, 100. yılda en büyük amaçlarının Lig B’ye yükselmek olduğunu belirtiyor. Diğer hedefler, yeni stat ve tesis projesi. 100. yılı çok basit bir törenle geçiştirmeyi düşünüyorlar. Aslında o anki ekonomik durum ve takımın havasıyla da alakalı bir kutlama yapılması gündemde. Kendilerini üç büyüklerle kıyaslayamıyorlar. Geçtiğimiz haftasonu Beykoz Stadı’nda Tepecik Belediyespor maçını az sayıdaki taraftara oynadılar. Stadın zemini pek iyi değildi. 1-1 biten ilk yarının ardından herkes Beykozspor’dan galibiyet beklerken, mücadele rakibin 2-1 üstünlüğüyle sona erdi. Maç esnasında stadın yanında devam eden su arıtma tesisi çalışmasında büyük bir patlama oldu. Tribünlerde hafif şiddetli deprem havası oluşturan patlama nedeniyle taraftarların bir bölümü maçı bırakıp sesin geldiği noktaya doğru yöneldi. İşin ilginç yanı, 3. Lig maçı oynanırken stadın hemen dibinde dinamit patlatılmasıydı. 3. LİG 4. GRUP PUAN DURUMU TAKIM O G B M A Y P G.O.Paşa 24 18 5 1 49 15 59 Alibeyköy 24 13 5 6 39 27 44 Orhangazi 24 12 7 5 36 27 43 Tepecik Bld. 24 11 7 6 35 23 40 Gölcükspor 24 10 6 8 29 23 36 Bilecikspor 24 9 7 8 24 18 34 Kastamonu 24 7 11 6 33 35 32 O.G.Birliği 24 9 5 10 25 27 32 Yıldırım Bosna 24 8 7 9 27 28 31 Zonguldak 24 8 4 12 29 31 28 K.Çekmece 24 7 5 12 25 32 26 Beykoz 1908 24 6 8 10 18 26 26 Bakırköyspor 24 6 6 12 25 29 24 Beylerbeyi 24 5 9 10 23 36 24 Çorluspor 24 6 6 12 21 38 24 A.Üsküdar 24 6 4 14 22 45 22 Üç büyüklerin 100. yılı vur patlasın, çal oynasın! 3. Lig 4. Grup’taki Anadolu Üsküdar 1908 ve Beykoz 1908 ile Süper Amatör’de mücadele eden Vefa gibi takımlar imkansızlıklar içinde de olsa kuruluşlarının 100. yılını kutlamaya (!) hazırlanırken; Beşiktaş, G.Saray ve şimdilerde F.Bahçe, 100. yılını ‘Lale Devri’ni aratmayan görüntülerle geçirdi, geçiriyor. Balolar, senfoniler, piyango biletleri, özel logolar, hedefler... Bir kulübün 100 yaşını devirmesi çok önemli. Türkiye’de yalnızca Beşiktaş, G.Saray ve F.Bahçe, bu onura erişebildi. İstanbul’un asırlık çınarları, Beşiktaş’tan başlayarak sırayla 100. yılını kutluyor. 2005’te G.Saray’ın ardından bu yıl F.Bahçe çeşitli etkinliklerle unutulmaz bir 100. yıl geçirmek için çaba gösteriyor. Peki, 100. yılda ne gibi çalışmalar yapılması gerekiyor? Havai fişek gösterileri, balolar, albüm çıkarmak, senfoni hazırlamak mıdır mesela bu özel yılda ilk akla gelenler? Sportif anlamda başarı yoksa 100. yıl hakkıyla kutlanmış olur mu? 100. yılında şampiyonluk sevinci yaşayan tek takım şimdilik Beşiktaş. Siyah-Beyazlılar, birçok organizasyona imza atmasına rağmen sadece şampiyonluk kupasını müzesine götürerek kimilerine göre 100. yılın hakkını fazlasıyla verdi. G.Saray ise kabus dolu bir sezon geçirdi. Bırakın lig şampiyonluğunu, bayan basketbol takımı küme düştü, futbol takımı Süper Lig’i şampiyon bitiremedi. Yine de Sarı-Kırmızılar, sportif alanın dışında Beşiktaş’a benzer etkinlikler düzenledi. Rüya Takım maçı Cim Bom’un farklı yanlarından biri oldu. F.Bahçe, sezon başında kulübün faaliyet gösterdiği branşları güçlendirerek işe soyundu. Sarı-Lacivertliler’in parolası, 100. yılda tüm branşlarda şampiyon olabilmekti. Bu hedef futbol ve basketbol takımlarının Avrupa kupalarında başarısız olmasıyla biraz şaşsa da halen ligde iki dalda da F.Bahçe zirveye oynuyor. Sarı-Lacivertliler, sportif alanın haricinde tıpkı Beşiktaş ve G.Saray gibi etkinlikler yapıyor. Senfoni, balo, albüm bunlardan bazıları. Üç büyükler 100. yıllarını nasıl geçirdi? Beşiktaş şampiyon oldu Türkiye’de 100. yılını kutlayan ilk kulüp olacağı için herkes yapılacak etkinlikleri merakla bekliyordu. Beşiktaş yönetimi, kutlamalara Ankara’dan başladı. Öncelikle Anıtkabir’de Atatürk’e saygı duruşunda bulunuldu. 100. yıl marşı bestelendi. Özel albüm çıkarıldı. Formalar üretildi. Siyah-beyaz sergisi açıldı. Meşale yakıldı. Hatıra paralar piyasaya sürüldü. Set (takı) hazırlandı. Dolmabahçe Sarayı’nda balo organize edildi. Belgesel oluşturuldu. Okullar arası bilgi yarışmaları düzenlendi. Dünyadaki ünlü siyah-beyaz renklere sahip takımlarla maç yapma projesi gerçekleşmedi. 100. yıl bayrağı yapılarak ellerde taşındı ve en uzun bayrak rekoru kırıldı. Tüm bunlar bir yana, futbolda kazanılan şampiyonluk hepsinin üzerini örtmeye yetti. 100. yılda mutlu sona ulaşan Kara Kartallar, 2005’te G.Saray’ın şampiyon olamamasına sevindi. Bu yılki hedeflerden biri ise F.Bahçe’nin şampiyonluk kazanamamasıyla 100. yılda bu onuru yaşayan tek kulüp olarak kalmak. *** G.Saray, o yılı hatırlamak istemiyor! G.Saray’ın 100. kuruluş yıldönümü etkinlikleri, G.Saray Lisesi’nde yakılan meşaleyle başladı. Ardından tiyatrocu Tarık Papuçcuoğlu tarafından kulübün kuruluşu bir sınıfta canlandırıldı. Lisede yakılan meşale, Taksim ve Şişli üzerinden el değiştirerek Ali Sami Yen Stadı’na kadar götürüldü. Büyük bir coşkuyla karşılanan meşale, maç günleri dışında söndürüldü. Kulüp, Beşiktaş gibi Anıtkabir ziyaretinde bulundu. Rüya Takım maçı organize edildi. 100 yıllık süreç içerisinde tüm branşlarda forma giymiş sporculara törenle onur belgesi verildi. Hatıra para, özel logo, albüm, DVD hazırlandı. Dev bir senfonik konser verildi. Ne var ki G.Saray 100. yılında sportif anlamda adeta döküldü. Avrupa Fatihi unvanlı Cim Bom, futbolda Avrupa kupalarında yoktu. Basketbolcu bir başkan yönetimindeyken, bayan basketbol takımı küme düştü. Erkeklerde ise son anda düşmekten kurtuldu. *** F.Bahçe her alanda zirveyi hedefliyor Bu özel yılın hazırlıkları daha geçen sezon bitmeden başlatıldı. Başkan Aziz Yıldırım ve yönetim kurulu, çeşitli şehirlerdeki taraftar derneklerinden gelen grupla, Anıtkabir’i ziyaret ederek 100. yıl kutlamalarına start verdi. 2006-07’de tüm branşlarda şampiyonluk parolasıyla yola çıkıldı. Bu maksada uygun olarak transferler yapıldı ve milyonlarca dolar harcandı. Kombine biletlerin tamamına yakını satıldı. Şükrü Saracoğlu Stadı’nın çehresi değiştirildi. 2009 UEFA Kupası finali Saracoğlu’na verildi. Sportif alanın dışında piyango biletleri basıldı. Bağdat Caddesi’nde açık hava sergileri, Şükrü Saraçoğlu’nda düzenlenecek 100. yıl kutlaması, 100. yıl balosu, özel 100. yıl DVD’si gibi etkinliklere sponsor desteği alındı. Özel logo hazırlandı. Çift taraflı kullanılabilen formalar üretildi. F.Bahçe altınları piyasaya sürüldü. Athena ve Kıraç albüm hazırladı. Ünlü piyanist Fazıl Say, özel bir senfoni besteledi. F.Bahçe bayrağının zirvelerde dalgalanması için Everest’e ekip gönderildi. Ayrıca kulüp bazı etkinlikleri henüz kamuoyu ile paylaşmadı. Bunun sebebi ise sponsorlarla yapılan görüşmelerden kaynaklanıyor. Sarı-Lacivertliler, sponsor desteği almadan hiçbir projeyi açıklamıyor. Yani, ileriki günlerde F.Bahçe’nin 100. yılına özel daha birçok etkinlik ortaya çıkabilir. Vefa’yı en çok vefasızlık üzüyor! Vefasızlık örneği karşısında en çok dile getirilen cümle, “Meğer Vefa İstanbul’da bir semt adıymış!” oluyor. Evet, Vefa İstanbul’da bir semt ve bu semtin 100 yıllık takımı Vefaspor bugün Amatör Küme’de cefa çekiyor. 1900’lerin başında F.Bahçe Kadıköy civarında, Beşiktaş kendi semtinde, G.Saray da Beyoğlu’nda kurularak Türk sporunda öncü görevini üstlendiler. Anadolu Üsküdar ve Beykoz’la aynı yıl (1908) kurulan Vefaspor, Vefa ve Fatih çevresinde futbolun yanı sıra çim hokeyi, bisiklet, atletizm, izcilik, kürek gibi sporun farklı alanlarında faaliyet gösterdi. 1959’da Milli Lig kurulana kadar İstanbul Ligi’nde oynadı. 1962-63’te 2. Lig’e düştü. Beykoz’un küme düştüğü 1965-66’da ise yeniden 1. Lig’de oynamaya başladı. Son kez 1. Lig’de yer aldığı 1973-74’e kadar inişli-çıkışlı bir grafik çizdi. Genelde puan cetvelinin alt sıralarında kalıyordu. Aslında Vefa’nın düşüşü üç büyüklerin yükselişiyle başladı. İstanbullular F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş’a destek çıkınca; Vefa, vefasızlığa kurban gitti. 1986-87’de 2. Lig’den, 1993-94’te de 3. Lig’den düştü. 1998-2000 yılları arasında tekrar 3. Lig’de mücadele etse de ilgisizlik takımın yerinde saymasına bile izin vermedi. Vefaspor, bugünlerde İstanbul Süper Amatör Ligi’nde oynuyor. Geçen sezon Balıkesir’de yapılan 3. Lig’e terfi grup müsabakalarında 6 takım mücadele etmiş, rakiplerini yenen Vefaspor ile Bozüyükspor finale kalmıştı. Ancak Vefaspor olaylı maçta profesyonel lige çıkmadı. 2006-07 sezonunda da grubunu 2. sırada tamamlayarak 3. Lig’e yükselme maçlarında oynamaya hak kazandı. Nisanda yapılacak yükselme maçlarında başarılı olursa, 100. yılında en azında 3. Lig’de olacak. *** Eski kupalar dizilerde kullanılıyor! Maçlarını 6 bin kişilik Vefa Stadı’nda oynayan Vefaspor, şüphesiz dolu tribünlere karşı ter dökemiyor. Vefa’nın müzesi ise kupalarla dolu. Ne var ki kupalar sadece dizi çekimlerinde kullanılıyor. Kulüp Müdürü Mazhar Apaydın, 100. yıl planlarını henüz yapmadıklarını anlatıyor. Yeni yönetimin belli olmasından sonra Vefa’ya yakışacak organizasyonlar planlanacak. Tabii hepsinden öte ilk hedef 100. yılda 3. Lig’de olabilmek. Yönetim seçimi yapılacağı için eski yöneticiler ismini vermeden Vefa’nın bu durumunu anlatmayı tercih ediyor. Vefa Lisesi mezunu ve 22 yıldır bu takıma çok şey veren bir yönetici, onur ve şerefle sadece bu tarihi yaşatmaya çalıştıklarını söylüyor. Kaçarak değil, kalarak mücadele etmelerine rağmen Vefaspor’un beş kuruşsuz profesyonel liglerin eşiğinde olduğundan bahsediyor. Üç büyüklerin 100. yıl kutlamasına ezilmiş ve fakir çocuk edasıyla baktıklarını anlatıyor. Tarihi eserler nasıl korunuyorsa devletin tarihi Vefaspor’u da koruyup kollaması isteniyor. Takımın bu hale gelmesine futboldaki endüstrileşmenin yol açtığı öne sürülüyor. Vefasporlular’ın tek umudu ise kıt imkanlarla takımı 3. Lig’e terfi ettirebilmek. Eğer bu rüya gerçekleşirse eski günlere dönüş için zengin bir grubun kulübü sahiplenmesini beklemekten başka çıkış yolu göremiyorlar. Ve son olarak durumlarını, “Allah’tan ümit kesilmez” şeklinde özetliyorlar. ERHAN GÜVEN - Zaman / Sporvizyon
22 Mart 2007 00:01
DİĞER HABERLER