28 Şubat döneminde İstanbul Üniversitesinin bahçesinde kurulan ikna odalarının benzeri 15 Temmuz’dan sonra İBB’de kuruldu ve kurumdan ihraç edilen 300 kişi bu odalarda sorgulandı.
19 yıl çalıştığı İstanbul Büyükşehir Belediyesinden ihraç edilen gemici Sezgin Yurdakul, 15 Temmuz’dan sonra kurumda kurulan ‘sorgu odası’nda sorgulandığını söyledi. 23 Aralık 2016’da işten atıldıktan sonra üç yıldır gasp edilen ekmeğimi almak için mücadeleye devam ettiğini ifade eden başından geçen olayları KHK TV’ye anlattı.
HALA GÖREVDE OLAN MÜDÜRLER KURDU
“Bizim kurumumuzda 15 Temmuz sonrası sorgu odası kuruldu. Hala şu anda görevli olan müdürler tarafından. Orada işle ilgisi olmayan, tamamen özel hayatımızla ilgili, bana, eşime, çocuklarıma dair sorular soruldu. Bunlar kaydediliyor, arşivleniyor. Eşinizle kimlerle görüşüyor? Çocuklarınız hangi okula gidiyor? O okula neden verdiniz? Siz kimlerle görüşüyorsunuz? gibi sorular…
KAĞIT İMZALATIYORLARDI
Sosyal medya hesaplarımızın şifresi istendi. Neden istediklerini sorduğunuzda araştıracağız, özel yazışmalarınıza bakacağız, sözüm ona suç unsuru var mı diye araştıracağız diyorlar. Bir de şöyle enteresan durum var. Bunu yaparlarken size kağıt imzalatıyorlar. Ben bunu kendi isteğimle verdim demenizi istiyorlar. Yaptıklarının yasal olmadığını kendileri de biliyorlar ki, ileride bir problem çıkarsa diye kağıt imzalatıyorlar. Tamamen keyfi ve illegal bir tutum takınıyorlar size karşı. Ben şifrelerimi de vermedim, kağıdı da imzalamadım. Çok onur kırıcı bir davranıştı. Böyle bir süreç yaşadım. Yani 16 Ağustos 2016’da bizi ifadeye çağırdılar. 23 Aralık’ta işten çıkarıldım.
O dört ay çok zor geçti. Benim için, ailem için zor geçti. Sorgu odasına alındığımı duyan iş arkadaşlarım konuşmamaya, telefonlarıma bakmamaya, sosyal medya hesaplarımdan çıkarmaya başladılar. Bunlar çok önemsiz görünebilir ama onu yaşayan için çok travmatik bir durum.
KIZIMA SİZ DARBECİSİNİZ DİYE SUÇLADILAR
Çocuğumun okulu kapanınca başka bir okula gitti. Kızıma orada sormuşlar, hangi okuldan geldiğini. O da söylemiş. “Siz darbecisiniz, siz Fetöcüsünüz, siz suçlusunuz, senin baban suçlu” denilerek suçlandı. Kızım o dönemde 8. sınıfı okuyordu. TEOG dönemiydi. Sınav öncesi psikolojisi bozuldu. Çocuklar uyum problemi yaşadı, arkadaşları kabul etmedi, okula gitmek istemedi, ders çalışmak istemedi.
En küçük kızım daha 5-6 aylıktı. Sıkıntılardan dolayı eşim büyük bir travma geçirdi. Hayatında Aspirin kullanmamış bir insan. Antidepresan kullanmak zorunda kaldı, üzüntüden sütü kesildi. Ortanca kızım ana sınıfına başlayacaktı. Ekonomik nedenlerden dolayı okula gönderemedik.
Hukuk devletinde bir insanın suçlu olup olmadığına hakim, savcı karar verir. Bir kurumdaki müdür, insan kaynakları müdürü, operasyon müdürü ya da genel müdür karar veremez ki… Bunlar kendilerini hakim, savcı yerine koydular. Biz de karşılarına sanık olarak oturduk ve infazımızı yaptılar.
İBB’den 300 KİŞİ İHRAÇ EDİLDİ
Ekrem İmamoğlu ile İBB’nin önünde çok kısa ayaküstü, birkaç dakika görüşme fırsatım oldu. Şehir hatlarından ihraç edildiğimi anlattım. Benim gibi 300 kişi var bildiğim kadarıyla. Mağduriyetleri biliyoruz, elimizden geleni yapacağız dedi. Fakat bilemiyorum. Bu konuşmanın üzerinden 3 ay geçti. Sesinizi duyurabileceğiniz hiçbir mecra yok. Ne hakkımızı duyuracağımız bir sendika, bir kuruluş, bir medya bulamadık.
OHAL DÖNEMİNDE 37 KHK ÇIKARILDI
15 Temmuz sonrası bildiğim kadarıyla 37 KHK çıkarıldı. Bir gecede KHK’lar iptal edilebilir, bütün mağduriyetler bitirilebilir. O akşam gerçekten darbe yapan eline silah alıp seçilmiş hükumeti devirmek isteyenlere en ağır cezalar verilsin. Ama 15 Temmuz’a kadar yasal kurumlara çocuğumuzu gönderdik diye biz neden cezalandırılıyoruz. Ben çocuğumu özel bir okula gönderdim, illegal bir örgütünün hücre evine göndermedim. Çocuğumun okulunun kapısında MEB’in tabelası vardı.
HER ŞEYE İNANCIM SARSILDI
Türkiye’de ailesinde, yakın çevresinde KHK ile ihraç edilmemiş insan kalmadı. Toplum KHK’lılara yapılan zulmü görmezden geldi. KHK’lıları akrabaları bile dışlandı. Bu insanlar ne yaptı eline silah alıp sokağa mı çıktı! KHK’lıların büyük çoğunluğun ilk başlarda haklıyla haksızın ayrılacağını düşünüyordu, aradan 3 yıl geçti şimdi hepsi ümitsizliğe kapıldı. Herkes bu haksızlık ateşinin söndürülmesi konusunda karınca misali elinden geleni yapması gerekiyor. Topluma, siyasete, hukuka olan inancım sarsıldı, birilerinin bu gidişe dur diyeceğini düşünüyordum ama hiçbiri olmadı. Toplum bu insanları yalnız bıraktı.”
Sitemizi kullanmaya devam
ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz.
Detaylı bilgi almak için Çerez Politikasını ve Gizlilik Politikasını inceleyebilirsiniz.