'15 Temmuz, kitlesel baskı için bir bahane'

Hollanda merkezli İnsan hakları kuruluşu olan Stichting Justice Square çok önemli bir çalışmaya imza attı ve “Türkiye İnsan Hakları Raporu (2016-2024)”nu yayımladı.

Hollanda merkezli sivil toplum örgütü Stichting Justice Square tarafından hazırlanan Türkiye İnsan Hakları Raporu (2016-2024) yayınlandı. Raporun temel amacının, Türkiye’de meydana gelen ihlallerin, özellikle de uluslararası hukuk kapsamında insanlığa karşı suç teşkil edenlerin kapsamlı ve kanıta dayalı kapsamını uluslararası topluma sunmak olduğu belirtildi.

STK, raporun arkasında yatan motivasyonun Türkiye’de özellikle Gülen Hareketi ve diğer muhalif gruplara yönelik devlet şiddetinin giderek normalleşmesi ve daha fazla sessizliğe bürünmesi olduğunu ifade etti. Raporda “Stichting Justice Square bu raporu, sessizliği bozmak, pek çok kişinin karartmaya çalıştığı suçları belgelemek ve savunuculuk, uluslararası hesap verebilirlik ve tarihsel kayıt için güçlü bir kaynak sağlamak amacıyla hazırlamıştır.” denildi.

Raporda, Rejimin Harekete yönelik düşmanlığının 2013 yolsuzluk soruşturmalarından sonra yoğunlaştığı ve nihayetinde Hareket’in terörist bir oluşum olarak damgalandığı ifade edildi. 15 Temmuz darbe girişiminin kitlesel baskı için bir bahane olarak kullanıldığı ve başarısız darbe girişimi, rejimin kitlesel tutuklamaları, tasfiyeleri ve devlet şiddetini devreye sokması için bir katalizör olduğuna değinildi.

Justice Square’in raporunda “Görgü tanıklarının ifadeleri ve uluslararası medya, darbe girişiminin şüpheli bir şekilde düzenlendiğine işaret etmiştir. Orgeneral Akın Öztürk ve pilot Hüseyin Türk gibi isimler, birçoğu soruşturulmamış olan ayrıntılı baskı ve tuzak iddialarında bulunmuşlardır. Sonrasında tasfiyelerin hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi, Erdoğan hükümetinin önceden planladığına işaret etmektedir.” ifadeleri kullanıldı.

Rapor; Olağanüstü Hal İlanı ve Toplu İşten Çıkarmalar, Toplu Gözaltı ve Tutuklamalar, İşkence ve İnsanlık Dışı Muamele, Zorla Kaybetmeler ve Kaçırmalar, Cezaevleri ve Gözaltı Merkezlerindeki Koşullar, Ayrımcılık ve Nefret Söylemi, Yargıda Dönüşüm: Bağımsızlıktan Zapt Edilmeye ve İnsanlığa Karşı Suçlar: Yasal Çerçeve ve Kanıtlar adlı 7 ana başlıktan oluştu.

Türkiye’de yaşanan ihlallere karşı uluslararası toplumun sessizliğinin, devam eden baskıyı meşrulaştırma riski taşıdığının altı çizildi ve uluslararası kurumlar, hukuk organları ve sivil toplum bu ihlallerle ivedilikle yüzleşmeye çağırıldı. Yaşananların münferit olaylar değil, insanlığa karşı işlenen sistematik suçların kanıtı olduğu ve harekete geçilmemesinin küresel çapta otoriter rejimleri cesaretlendireceği ifade edildi.

Stichting Justice Square, Türkiye’de yaşananların yalnızca yerel bir mesele değil, küresel bir insan hakları krizi olduğunu belirtti ve Uluslararası Ceza Mahkemesi, BM Çalışma Grupları ve Avrupa organları gibi uluslararası mekanizmaların soruşturma yürütmeye ve gerekli yasal adımları atmaya çağrıldı.

17 Temmuz 2025 17:33
DİĞER HABERLER