Oray Eğin bir süredir alttan alta konuşulan fısıltıyı ilk kez açıkça yazdı.
15 Temmuz günüyle ilgili herkes şablon bir hikaye anlatıyor. Sözcü Gazetesi Yazarı Oray Eğin, bu hikayeye yeni bir boyut kazandırdı.
YAZ KIZIM HANDE FIRAT
“Ankara'da kulaktan kulağa yayılan ve son olarak da stenograf Hande Fırat'ın kitabında yer alan bir darbe günü hikayesi var. Hükümet kanadından ‘off the record' kime sorsanız hemen herkes ezberden aynı kelimelerle aktarıyor. Biri ‘Yaz kızım‘ demiş, Fırat da kağıda dökmüş.“ cümlesiyle Hande Fırat’a ince bir göndermede bulunan Oray Eğin, kitapdaki ve Ankara’da anlatılan hikayenin dizimini şöyle özetledi:
“Saat 14.45… 15 Temmuz günü esrarengiz bir binbaşı MİT'e geliyor ve orduda bir hareketlilik olduğunu söylüyor.
Saat 16.00… Binbaşı'nın anlattıklarını dinleyen MİT görevlisi sonunda MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın odasına giderek duyduklarını aktarıyor.
Saat 16.21… MİT Müsteşarı güvenli hattan Genelkurmay İkinci Başkanı'nı arıyor.
Saat 17.30… MİT Müsteşar yardımcısı Genelkurmay'a gidiyor.
Saat 18.00… MİT Müsteşarı Hakan Fidan bu sefer bizzat Genelkurmay'a gidiyor.
Saat 18.30… Uçakların havalanmasıyla tank ve birliklerin hareketlenmesi yasaklanıyor.
Saat 21.00… Darbeciler harekete geçiyor. Erdoğan'ın istirahatte olduğu öğreniliyor.
Saat 22.00… Başbakan ve MİT Başkanı konuşuyor.“
O ÜÇ BUÇUK SAATTE DAVUTOĞLU MU VARDI?
Oray Eğin’in ve herkesin üzerinde durduğu nokta 18.30-22.00 arasındaki üç buçuk saatlik sürede ne olduğu.
“Anladığım kadarıyla bu zaman diliminde ne olduğunu bilen gazeteci yok. Nitekim stenograf Fırat da bilmiyor, çünkü kendisine o kısım anlatılmamış.“ diyen Eğin’e göre bu hikaye Hakan Fidan tarafından senaryolaştırılmış bir hikaye ve amacı birilerini temize çıkarmak.
Yazısında bu noktanın izini süren Oray Eğin, Hakan Fidan ile Ahmet Davutoğlu arasındaki samimi ilişkiye dikkat çekiyor. Fidan’ı Erdoğan’a lanse eden kişinin Davutoğlu olduğuna dikkat çeken Oray Eğin’e göre, o üç buçuk saatte darbenin siyasi ayağındakilerin çalışmaları var. Eğin’e göre Saray da bunu biliyor ancak “sıra gelmediği“ için şimdilik bu konuda adım atmıyor.
Bu noktada hikayenin kurgulanış biçimini ise Oray Eğin şöyle özetliyor:
“Önce kulaktan kulağa, sonra da iPhone'lu demokrasi kahramanı Fırat'a yazdırılıp 15 Temmuz'un resmi tarihi olması için uğraşılan bu hikaye. Fırat'ın kitabının saray tasdikli olduğu ortada; o üç buçuk saatten ne olduğunun bilinmediğinin yazılmasını, özellikle vurgulanmasını da bizzat saray mı istedi acaba… Hemen herkesin aklına gelen bariz soruları ben de bu hikayeyi ilk dinlediğimde sordum tabii ki. Neden öğleden sonra hükümete bilgi verilmiyor? MİT'e binlerce böyle ihbar geliyormuş da doğrulatmak zaman alıyormuş. Erdoğan'a neden ulaşılamıyor? Çünkü o sırada istirahatteymiş ve üçüncü şahıstan değil, doğrudan kendisine iletmek gerekiyormuş. Büyük bir deha olmak gerekmiyor bu soruları düşünmek ve karşılığında verilecek cevapları bulmak. Hikayeyi ilk yayan (ya da yazan) kişi de muhtemel açıklara karşı tedbirini almış.“
DARBENİN SİYASİ AYAĞI TARTIŞMASI
15 Temmuz'un ilk günlerinde darbenin siyasi ayağı üzerine tartışma çıkmış, Davutoğlu'na yakın kalemlerden Yıldıray Oğur, "bütün darbelerin siyasi ayağı var ama bu darbenin siyasi ayağı yok" diye yazı kaleme almıştı. Saray'a yakın troller ise Yıldıray Oğur'un bu yazısıyla dalga geçmişler ve "neden panikliyorsun" diye sormuşlardı.