İddianamede Emniyet’i bombaladığı belirtilen 110 kuyruk numaralı uçak bilirkişi raporuna göre hiç uçmamış, TBMM’yi bombalayan uçak ise, patlama anında kalkış yapmamış.
15 Temmuz’la ilgili en çok tekrarlanan cümle “Meclis’i bombaladılar, Emniyet’i bombaladılar” cümlesi. O gece, Türkiye’deki herkesi birleştiren an da “TBMM’nin bombalandığı”na ilişkin televizyonlara düşen son dakika bilgisiydi.
Ahmet Nesin, çeşitli kanıtlar ve görüntülerle TBMM’nin bombalanmadığı, patlamanın içeriden gerçekleştirildiğine ilişkin çok sayıda yazı kaleme aldı ve program yaptı.
TBMM’nin bombalanması, Akıncı Üssü davasının en önemli yargılama konularından birisi. Yargılananların bunu kabul etmedikleri biliniyor. Bu konuda iddianame ve ek klasörlerden sızan belgeler arasında ise çelişkiler mevcut.
O gece TBMM bombalandı mı, bombalandıysa hangi uçaktan bombalandı sorusuna iddianame ve dava dosyasına giren belgeler üzerinden ilerleyerek bakmak gerekiyor.
Bu konuya girmeden, ilk bölümde yayınladığım
habere bakmanızda fayda var. Akıncı Üssü’nde 15 Temmuz gecesi üsse ait 71 tane uçak bulunuyor. Diyarbakır’dan gelen 6 adet uçak da o tarihte üste. Böylece sayı 77 adet.
Savcılığın talimatıyla 15 Temmuz’da hangi uçaklarla bomba atıldığına ilişkin kriminal inceleme yapmak için TUSAŞ/TAİ görevlendiriliyor. Dava dosyasına göre TUSAŞ 66 adet uçak üzerinde kriminal inceleme yapıyor. 11 adet uçak ise incelenmiyor.
Üsteğmen Caner Fidancı ve Üsçavuş Yunus Özen’in savcılığa tanık sıfatıyla verdikleri ifadelerde; o gece Akıncı Üssü’nde “emekli savaş pilotlarını” gördüklerini belirtiyorlar.
Akıncı Üssü’nde MİT’e sabaha kadar bilgi veren Yarbay Nihat Altıntop ise üsten, o gece ışıkları kapalı, kuleyle telsiz irtibatı kurmadan kalkan uçaklar olduğunu belirtiyor. Ancak, şu an Ankara’daki farklı noktaları bombalamakla suçlanan pilotların tamamının kuleyle kurdukları temasa ilişkin dikta kayıtları Akıncı Dava dosyasında mevcut.
Bu durumda ortada şu tablo var: Akıncı Üssü’nde emekli savaş pilotları görüldü, üsten telsiz irtibatı kurmadan kalkıp inen karartılmış uçaklar vardı, savcılık üsteki 11 adet uçağın kriminal incelemesini yaptırtmadı.
Bu durumda ‘başta TBMM olmak üzere Ankara’daki bombardımanı, üste bulunan emekli pilotların kaldırdığı, kriminal incelemeden kaçırılan ve karartılmış biçimde kalkıp inen 11 uçak mı yaptı?’ sorusu gündeme geliyor.
Bu soru Akıncı Davası’ndaki belgelerle daha da karmaşık hale geliyor.
İKİ HEYET OLUŞTURULDU
Dava dosyasına göre 16 Temmuz 2016’da Akıncı Üssü’ne el koyan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Akıncı Üssü’nden o gece hangi uçakların kalktığı, hangi uçaklardan mühimmat atıldığına ilişkin tespit yapmak üzere iki ayrı teknik heyet oluşturdu. Hava Kuvvetleri’nden bir heyet; TUSAŞ/TAİ’den ise asıl geniş heyet.
İki heyetin tespit etmesi gerekenler ise “Uçağın kara kutusunu inceleyerek, kalkış zamanı, uçuş süresi, bomba butonuna hangi koordinatta, hangi irtifada ve süratte basıldığına ilişkin bilgiler ile kalan yakıt, DVR denilen kamera kaydı, bombanın uçaktan ayrılması için gereken ivmeyi oluşutaran patlayıcının bıraktığı barut izi, bombanın ayrılmasından sonra kalan boş katris kutusu, bombanın emniyet sigortasının durumu, bombanın uçaktan ayrılması sonrası kalan tel halka” bilgileriydi. Bunların tamamının toplanmasıyla yüzde 100 veri elde edilmiş olacaktı.
110 NUMARALI UÇAK
Akıncı İddianamesinin 532 numaralı klasöründe bulunan Hava Kuvvetleri Komutanlığı bilirkişi raporunda; 110 kuyruk numaralı uçak ile Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesi’ne saat 23:18’de bir adet GBU-10 bombasının atıldığı belirtiliyor.
Ancak 165613 numaralı dosyada TUSAŞ’ın hazırladığı raporda 15 Temmuz gecesi kalkan uçaklar listesinde 110 kuyruk numaralı uçak bulunmuyor. TUSAŞ uzmanlarının uçak üzerinde yaptığı incelemeden rapora yansıyan bilgide; 110 kuyruk numaralı uçağın son olarak 14 Temmuz’da kalkış yaptığı belirtiliyor.
Aynı raporda, 110 numaralı uçağın, yakıt tankının tam dolu olduğu, DVR ve DTC’nin olmadığı (uçak kalktığı an otomatik yapılan kamera kaydı) bombanın yüklendiği bölümün kontrolü sonucunda atış izi ve boş kovanının bulunmadığı, bomba yükleme istasyonunun sigortasının atık olduğu, tel halka olmadığı ve sonuçta bu uçaktan atış yapılmadığı belirtiliyor.
Kara kutu kaydı uçağın uçmadığını söylerken, kartiç sökülüp kontrol edildiğinde de bombaya ait bulunması gereken hiçbir ize rastlanmıyor. Rapor, “3 numaralı silah istasyonundaki bölümde kartiç sökülüp kontrol edildiğinde barut izinin olmadığı, emniyet sigortasının basılı olduğu, dolayısıyla mühimmat yüklenmediği ve atılmadığı görülmüştür” diyerek bunu teyid ediyor.
Ancak Hava Kuvvetleri Bilirkişi Raporu’nda 110 numaralı uçak uçmuş ve bir adet bomba atmış olarak belirtiliyor. Önemli nokta ise bu raporun kara kutu ve diğer somut verileri içermiyor oluşu. Yine de savcılığın iddianameye koyduğu rapor bu.
Raporda imzası bulunan kişi ise Binbaşı Uğraş Topçu. Bu isim oldukça önemli çünkü 15 Temmuz’da yıllık izinde olmasına rağmen, sonradan Dalaman’da olduğu ortaya çıkıyor. Dalaman’la Erdoğan arasındaki o geceki bağ düşünüldüğünde oldukça ilginç bir durum.
SAVCI UÇAK NUMARASINI MÜTAALASINDA SİLDİ
Akıncı Üssü Harekat Komutanı Albay Ahmet Özçetin’in, savunmasında TUSAŞ/TAİ raporundaki somut bilgilerle Emniyet’i bombaladığı iddia edilen 110 kuyruk numaralı uçağın hiç uçmadığını ispat etmesi üzerine ilginç bir gelişme yaşanıyor.
Savcılık, iddianamede yeralan “Emniyet’i bombalayan 110 kuyruk numaralı F-16” bilgisini mütaalasında çıkarıyor. Mütaalada bombardıman yapan uçakların numaraları yazılmıyor.
Bombardıman yapmakla suçlanan Albay Ahmet Özçetin’in “o gece havada başka uçaklar vardı, Emniyet’i onlar vurdu, tüm F-16’lar araştırılsın” talebi ise yerine getirilmiyor.
TBMM’Yİ VURDUĞU İDDİA EDİLEN 105 NUMARALI UÇAK
Emniyet’i vuran uçak bu gelişmeden sonra yargılamada kuyruk numarasız biçimde “bir uçak” şeklinde geçiyor ve 110 numaralı uçaktan artık sözedilmiyor.
TBMM’yi bombaladığı belirtilen uçak/uçaklarla ilgili durum ise daha farklı. İddianameye göre, 15 Temmuz gecesi 105 kuyruk numaralı uçakla 02:35’te ve 663 kuyruk numaralı uçakla 03:24 ve 03:25’te TBMM bombalanıyor.
Karakutu verilerine göre 105 numaralı uçak 02:33’te Akıncı Üssü’nden kalkış yapıyor. İddianameye göre ise Meclis’te patlama 02:35’te oluyor. Yani tam iki dakika sonra.
TUSAŞ’ın kara kutu verilerine göre ise 105 numaralı uçağın bomba butonuna 02:50’de 18.000 feette basılıyor. Görüldüğü gibi 15 dakikalık bir sapma söz konusu.
Yargılanan pilotların F-16 uçuş kabiliyetleri raporlarından aktardıklarına göre; Bir F-16’nın Akıncı Üssü’nden kalktıktan sonra 43 kilometre uzaktaki TBMM’ye ulaşması, bomba atış hazırlığını tamamlaması, bombanın 18.000 feetten yere düşüş zamanı için toplamda en az 4-5 dakika gerekiyor. Dolayısıyla 02:33’te kalkan bir uçağın, iki dakika sonra 02:35’te TBMM’deki patlamayı gerçekleştirmesinin imkansız olduğu belirtiliyor.
Bir diğer nokta da, iddianamede uçağın kalkış zamanı için karakutu verisi dikkate alınırken, bomba butonuna basılma zamanı olarak (02:50) karakutunun dikkate alınmaması. Konuyla ilgili savunma yapan Akıncı Komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim’in savunmasına göre; “105 numaralı uçak bu verilere göre TBMM’yi bombalamış olamaz.”
Uçaktaki ve karakutudaki zaman verileri doğrudan GPS uydularından alındığı için değiştirilmesi mümkün değil. Bu durumda 105 numaralı uçak daha yerden kalkıp irtifa kazanma aşamasındayken Meclis’te meydana gelen patlamanın nasıl gerçekleştiği sorusu gündeme geliyor.
Sanıkların iddiasına göre ise F-16’dan TBMM’de görülen “basketbol smaç hareketi gibi” bomba atılması mümkün değil ve TBMM o gece F-16’lar tarafından bombalanmadı.
BAŞKA UÇAK BOMBALAMIŞ OLABİLİR Mİ?
Meclis’i bombaladığı iddia edilen 105 numaralı uçakla ilgili durum böyle. Raporlara göre o saatte 696, 074 ve 689 numaralı uçaklar havada görülüyor. Ancak yapılan bilirkişi incelemelerinde bu üç uçaktan atış yapılmadığı tespit ediliyor.
Bu bilgiler ışığında Tuğgeneral Hakan Evrim savunmasında şöyle diyor: “02:35’teki bombalamayı Akıncı uçakları yapmamıştır. Bu bilirkişi raporlarına göre o kadar açık ki, o zaman Meclis 105 numaralı uçak tarafından bombalanmamış ise kim bombaladı Meclis’i? Meclise adeta basketboldaki smaç hareketi gibi bir bombalama yapan uçak hangi üssün veya ülkenin uçağıdır? Meclis’e bombalama yapan başka bir uçak ise 105 numaralı uçağın 02:50’de attığı iddia edilen bomba nereye atılmıştır? Yoksa 105 numaralı uçağa mühimmat hiç yüklenmemiş midir?”
663 NUMARALI UÇAK
İddianameye göre üç kez bombalanan Meclis’e ikinci ve üçüncü bombayı atan uçak olarak ise 663 kuyruk numaralı uçak olarak belirtiliyor. Bu uçağın dört adet TÜRKSAT’a ve iki adet Meclis’e bomba atışı yaptığı iddia ediliyor.
Bilirkişi raporuna göre, uçaktaki DVR ve DTC yani kamera görüntülerine ulaşılamadığı belirtiliyor. TUSAŞ’ın Kara kutu kaydını içeren raporuna göre uçak 03:19’da Akıncı’dan havalanıyor.
İddianamede TÜRKSAT’ın vuruluş zamanı olarak: 03:14, 03:15, 03:17 ve 03:19 olmak üzere peş peşe dört atış zamanı belirtiliyor. Bu patlama saatlerinde karakutu verisine göre 663 kuyruk numaralı F-16 daha yerde, henüz kalkış yapmamış durumda.
TBMM’ye atıldığı iddia edilen bomba için ise 153516 numaralı rapora göre verilen saat 03:22:49.
Yani 663 kuyruk numaralı uçağın kalkışından 3 dakika sonrası. Uçağın 3 dakika içinde önce TÜRKSAT’ı ardından Meclis’i toplamda 6 kez bombalamış olması gerekiyor. Ancak tüm bu zamanlar ile karakutu birbiriyle uyuşmuyor.
Tuğgeneral Hakan Evrim’e göre tüm bu verilen TÜRKSAT ve TBMM’nin Akıncı Üssü’nden kalkan uçaklar tarafından bombalanmadığını gösteriyor.
Ancak burada Akıncı Üssü’ndeki uçaklardan 11 tanesinin kriminal incelemesinin yapılmadığını, o gece karartılmış olarak kuleden izinsiz olarak kalkan uçakların bu 11 uçak olabileceğini ve bu uçakların üste görüldüğüne ilişkin şahitler bulunan emekli savaş pilotları tarafından uçurulmuş olabileceğini hatırlatmakta fayda var.
BAKIM GÖREVLİLERİNİN İFADELERİ
Akıncı Üssü’nde kalkışların yapıldığı belirtilen 143 Hat Bakım Komutanı ve Personeli’nin ifadeleri burada oldukça dikkat çekici. 143 Filo hattında çalışan bakım subayı Üsteğmen Ahmet Fatih Akbulut ifadesinde gördüklerini şöyle anlatıyor: “Sabaha kadar olan uçuşlarda hiçbir uçağımızdan hiçbir mühimmat atılmamıştır. Uçaklar gittikleri mühimmatla aynı şekilde geri dönmüşlerdir”
Aynı şekilde uçuş hattında görevli Başçavuşlar Serhat Maçar, Süleyman Soner Aksoy ve Mehmet Acı da ifadelerinde uçakların kalkış yaptıkları mühimmatla geri geldiklerini ifadelerinde belirtiyorlar.
Tuğgeneral Hakan Evrim’in savunmasında dile getirdikleri bu noktada oldukça önem taşıyor: