Sınır Aşan Hukukçular (Cross Border Jurists) Derneği bünyesinde kurulan Hukuksuzlukları Araştırma ve Analiz Kurulu (HAAK), Ankara Cumhuriyet Savcısı serdar Coşkun’la ilgili şikayetlere ilişkin değerlendirmesini yayınladı. KHK’lı hakim Kemal Karanfil’in de aralarında bulunduğu başvurucuların sunduğu belgeleri detaylı şekilde inceleyen kurul, hiç bir somut delil olmaksızın sadece tek sayfalık bir tutanakla 2 bin 745 yargı mensubunu gözaltına aldıran Coşkun’u ‘suçlu’ buldu. Kurulun raporuna göre Coşkun, sadece resmi belgede sahtecilik suçunu değil, aynı zamanda ‘suç uydurma ve kişisel verileri hukuka aykırı kaydetme’ suçunu işledi.
CJB’nin Serdar Coşkun kararı derneğin internet sitesinde yayınlandı. Açıklamada, HAAK tarafından savcı Serdar Coşkun hakkında hazırlanan soruların sosyal medya hesapları mail aracılığıyla kendisine ulaştırıldığı ancak cevap alınamadığı kaydedildi.
TEK SAYFALIK TUTANAKLA BİNLERCE YARGI MENSUBU GÖREVDEN ALINDI
“15 Temmuz 2016 tarihi akşam saatlerinde Türkiye’de bir askeri darbe teşebbüsü vuku bulmuştur.” denilen değerlendirmede, “Anılan tarih itibarıyla başvurucular Türkiye’nin değişik adliyelerinde hâkim, savcı ya da Yargıtay tetkik hâkimi olarak görev yapmaktadır. Aynı gece Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, başvurucunun da içerisinde bulunduğu 2745 hâkim-savcı hakkında Darbeye Teşebbüs ve Terör Örgütü Üyeliği suçlarından ötürü ceza soruşturması başlatılmıştır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından ertesi gün öğle saatlerinde yapılan toplantıda başvurucunun da içerisinde bulunduğu 2745 hâkim-savcı hakkında görevden Uzaklaştırma kararı verilmiştir.” denildi.
Ayrıca, eş zamanlı olarak başvurucularla birlikte 2.745 hakim ve savcı hakkında Türkiye’nin değişik Cumhuriyet savcılıklarında gözaltına alınma kararı verildiği’ aktarıldı. Gözaltına alınanların çeşitli illerdeki Sulh Ceza Hakimleri tarafından ‘hükümeti devirmeye ve anayasal düzeni cebren ilgaya teşebbüs’ suçundan tutuklandığı hatırlatıldı.
TUTUKLAMA GEREKÇESİ İÇİN SUÇ UYDURULUYOR
Ardından, “Başvurucular dahil hiç bir hakim ve savcı hakkında adı geçen suçtan kamu davası açılmamıştır. Aksine bu suçtan takipsizlik kararı verilerek “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan haklarında kamu davası açılmıştır. Açılan ceza davaları, başvurucuların itiraz, istinaf ya da temyiz talepleri eşliğinde Türk adli yargısının çeşitli kademelerinde devam etmektedir. HSYK tarafından alınan 24.08.2016 tarihli karar ile içinde başvurucuların da bulunduğu 2847 hakim ve savcı hakkında “meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına” karar verilmiş, karara ekli listede başvurucuların ismi de yer almıştır. Bu karara karşı başvurucuların da içinde bulunduğu tüm hâkim ve savcılar tarafından yapılan itiraz HSYK Genel Kurulunun 29.11.2016 tarihli kararı ile kesin olarak reddedilmiştir.” denildi.
Binlerce hakim ve savcı, yukarıda gördüğünüz ve altında Serdar Coşkun’un imzası bulunan tutanakla gözaltına alındı, tutuklandı.
SORUŞTURMA GEREKÇESİ ‘TEK SAYFALIK’ SAHTE TUTANAK
“Kurulumuz yaptığı incelemede; 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen militarist girişimle eş zamanlı başvurucular hakkındaki ceza soruşturmalarının da, açığa alma işleminin de Ankara savcısı sıfatıyla Serdar Coşkun imzasıyla düzenlenen 16.07.2016 tarih saat 01.00 da düzenlenen bir sayfadan ibaret tutanağa ve Emniyet Genel Müdürlüğüne hitaben yazdığı aynı tarihli bir talimata dayanılarak başlatıldığı belirlenmiştir.” denilen değerlendirmede söz konusu tutanak şekil açısından ele alındı. UYAP ortamında yazılmadığı anlaşılan tutanağın nerede, hangi bilgisayarda, kim tarafından yazıldığının belli olmadığı aktarıldı. Gerekçeleri uun uzun anlatılarak, “Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde şekil unsurları açısından tutanağın bariz bir şekilde usule aykırı olduğu görülmektedir.” denildi.
TUTANAK HATALAR VE ÇELİŞKLERLE DOLU
Kararda ayrıca, tutanağın içerik olarak da hatalar ve çelişkilerle dolu olduğu aktarıldı. Tutanakta yer alan olayların bir çoğunun aslında hiç yaşanmadığı aktarıldı: “Tamamen sahte belge üretmek, bir belge de değişiklik yapmak bu suçun en tipik örneklerindendir. (…) Somut olayda meydana gelmemiş olayların tutanağa gerçekmiş gibi yazılması suretiyle fikri sahtecilik suçu işlendiği kanaatine varılmıştır.”
Serdar Coşkun imzalı ikinci tutanak ise çelişki ve hatalarla dolu. Coşkun, hiç yaşanmamış olayları 15 Temmuz gecesi yaşanmış gibi tutanağa geçirmiş.
Kararda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu’nca Emniyet Genel Müdürlüğü’ne 16.07.2016 tarihinde yazılan ve yine Ankara savcısı sıfatıyla Serdar Coşkun imzasını taşıyan tutanak da değerlendirildi. Tutanakta soruşturma numarası bile olmadığı aktarıldı. CMK’ya göre yazının Cumhuriyet Başsavcılıklarına ulaştırılması gerekirken, doğrudan kolluğa gönderildiği kaydedildi. Prosedür hatırlatıldıktan sonra şu ifadeler kullanıldı: “Yukarıda yer verilen her türlü yasal prosedürü ve teminatları bertaraf edilebilmek için; diğer değişle, hâkim ve savcıların soruşturulabilmesi, yakalanabilmesi, gözaltına alınabilmesi, tutuklanabilmesi için yazıya eklenen listede ismi bulunan 2745 kişinin tümünün, hiç bir delil, iz, emare bulunmadığı halde TCK’nun 309. maddesine temas eden Anayasayı ihlal suçu işlediği yazılmıştır. Başvurucular tarafından ibraz edilen soruşturma dosyaları üzerinde ve açık kaynaklarda yaptığımız inceleme sonrasında, haklarında soruşturma açılan hâkim ve savcıların isimlerinin yer aldığı “liste” ve Ankara savcısı tarafından hazırlanan “tutanak” haricinde, iddia edilen “Anayasayı İhlal Suçu”na ilişkin başkaca hiç bir belge ve bilgi bulunmadığı görülmüştür.”
SERDAR COŞKUN, BİLEREK VE İSTEYEREK SUÇ İŞLEDİ
“Anayasayı ihlal suçunun işlenmesinin ilk koşulu “cebir ve şiddet”tir. Yani farklı il ve ilçelerde görevli 2745 yargı mensubunun ayrı ayrı ya darbe girişimine silahla katılması, darbeyi organize etmesi, azmettirmesi ya da herhangi bir şekilde yardımda bulunması gerekir. Asgari hukuk bilgisi ve soruşturma yapma tecrübesine sahip herkesin kolaylıkla anlayabileceği açıklıkta bu şart gerçekleşmemiştir. O an darbe girişimiyle ilgili her türlü bilgi kendisine ulaşan, hatta bu konuda bir tutanak düzenleyen kişinin bu durumu evleviyetle bilmesi beklenir. Bu “olmazsa olmaz” unsur bulunmadığı halde 2745 hâkim ve savcının TCK’nun 309. maddesindeki suçla suçlanması, gerçeğe aykırı olarak bir olayı kendi huzurunda gerçekleşmiş gibi göstererek belge tanzimi niteliğinde olup “resmi belgede fikri sahtecilik” (TCK 204/2) suçu oluşturmaktadır. Ayrıca “İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uydur”mak suretiyle TCK’nun 207. Maddesine temas eden “suç uydurma” suçunun da işlendiği açıktır.”