15 yılda kadın mahkum sayısı 6 kat arttı

Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Sığınma Evi Derneği (AKDAM) Başkanı Avukat Muhal İkikardeş, 2000 yılında 800 olan kadın mahpus sayısının 2015'te 4 bin 900'e çıktığını söyledi. Kadınların da çocuklar gibi suça sürüklendiğini aktaran İkikardeş, cezaevlerinin koşulları nedeniyle ortak alanları kullanamama, az kullanabilme ve taciz gibi sorunlar yaşadığını, suç işleyen kadınların aileleri tarafından reddedildiği ve istismara açık bir hale geldiğini kaydetti.

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde gerçekleştirilen basın açıklamasında Muhal İkikardeş, AKDAM'ın 'Sivil Düşün' Hibe Programı kapsamında 26-27 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilen Mahpusluk Sürecinde ve Sonrasında Kadınlar İçin Çözümler çalıştayının sonuç bildirgesini kamuoyuyla paylaştı.

İki gün süren çalıştayda alan çalışmaları yapan uzman, insan hakları aktivistleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin deneyimlerini paylaşıp, katılımcıların çözüm önerilerini tartıştığı atölyelerin gerçekleştirildiğini dile getiren Muhal İkikardeş, özellikle şiddet suçu işlemiş kadınların suç eylemine partner, eş, baba ya da akrabası olan erkek egemen nedenlerin etken olduğunu kaydetti.

Çocuklar için kullanılan 'suça sürüklenen' tabirinin kadınlar için de geçerli olduğunu ifade eden İkikardeş, ekonomik nedenlerle suça sürüklenen kadınların da olduğunu ifade etti.

MAHPUSLARIN YÜZDE 2.7'Sİ KADIN

Türkiye'de 290 ceza infaz kurumunda18 bin 256 kişinin mahpus olduğunu bunların, yüzde 2.7'sinin kadın olduğunu vurgulayan İkikardeş, kadın mahpuslardan bir kısmının yetişkin erkek cezaevlerinden dönüştürülen binalarda kendilerine ayrılmış koğuşlarda, geri kalanın da erkeklere göre dizayn edilen ve sonrasında kadın mahpuslara tahsis edilen cezaevi ortamında kaldığını söyledi. Avukat İkikardeş, kadınların bu nedenlerle ortak alanları kullanamama, az kullanabilme ve taciz gibi çok sayıda sorun yaşadığını vurguladı.

2000-2015 yılları arasında kadınlarda suça sürüklenme ivmesinin arttığına işaret eden AKDAM Başkanı Muhal İkikardeş, "Maalesef bu konuda tırmanan bir grafik var. Kadın mahpus sayısı 800'den 4 bin 900'e ulaşmış durumda. Kadın cezaevlerinde suçlu çeşitleri çok çeşitli ve hepsi de bir arada yaşamak zorunda. Yetişkin, bebek, ergen, yaşlı, kronik hastalıklı kadın mahpuslar, halen aynı şartlarda cezalarını infaz etmekteler." diye konuştu.

CEZAEVLERİNDEKİ ÇOCUKLARIN DURUMU

Her kadının ihtiyaçlarını merkeze alan bir kadın politikası üretmenin önemine işaret eden Av. İkikardeş, bazı ülkelerde 0-3 yaş arasında, bazılarında da 0-6 yaş arasındaki çocukların annesiyle kalmasını destekleyen ülkelerin olduğunu belirtti. Çocuğun yararını önde tutan Finlandiya'da ayrı kreş vb. birimlerinin var olduğunu aktaran Avukat İkikardeş, Türkiye'de ise bu konuyla ilgili özel bir çalışmanın bulunmadığının altını çizdi.

SUÇ İŞLEYEN KADIN AİLESİ TARAFINDAN REDDEDİLİYOR

Sosyal destek yoksunluğunun da suç sarmalını teşvik ettiğini vurgulayan İkikardeş şöyle devam etti: "Bir kadın suç işlediğinde çoğunlukla ailesi tarafından reddediliyor. İşverenler ve yakın çevre de aynı ikiyüzlülüğü yapıyorlar. İstismara çok açık bir duruma düşüyorlar. Toplumda kabul görmüyorlar ve travmatik bir süreçle hapse girmiş kadınlar, bu terk süreci ile daha da örseleniyorlar. Kadınların kendi şartları özelinde çözümler sunmak hayati bir konuma geliyor; ancak bunu sağlaması gereken kurumların bütünü bu özelliklerden habersiz."

Avukat İkikardeş, infaz sonrasında Adana yerelinde kadın mahpusların başvurabileceği barınma, yol, istihdama yönelik temel ihtiyaçların karşılamasına yönelik bir bütünlükçü bir politikaya ve bunlara ulaşabilmesini sağlayacak bir merkeze gerek olduğu sonucuna varıldığını sözlerine ekledi. Cihan CİHAN
04 Mart 2016 14:25
DİĞER HABERLER