Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Günü nedeniyle yayınladığı mesajında "Tarihi, coğrafi ve kültürel olarak yüzyıllardır Avrupa'nın bir parçası olan ülkemiz, stratejik hedef olarak gördüğü AB üyelik sürecini, karşılıklı saygı, eşitlik ve kazan-kazan anlayışı çerçevesinde devam ettirmek arzusundadır" dedi. Oysa aynı Erdoğan son bir ay içinde AB'ye rest üstüne rest çekiyordu.
Avrupa Günü nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinde mesaj yayınlandı. Mesajda Türkiye'nin Avrupa'nın bir parçası ve AB üyeliğinin stratejik bir hedef olduğu vurgulandı. İşte o mesaj:
"Avrupa bütünleşmesi fikrinin tohumlarını atan 9 Mayıs 1950 tarihli Schuman Deklarasyonu'nun kabul edildiği bu günü Avrupa Birliğine adaylığımızın tescil edildiği 1999 yılından beri 'Avrupa Günü' olarak kutluyoruz.
Şüphesiz Birliğin geleceğine yönelik en büyük tehdit, Avrupa sathında dışlayıcı söylemlerin popülist politikaların aracı haline getirilmesidir. Avrupa’da yükselen bu tür eğilimler ve politikalar, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerini de zehirliyor. Tarihi, coğrafi ve kültürel olarak yüzyıllardır Avrupa’nın bir parçası olan ülkemiz, stratejik hedef olarak gördüğü AB üyelik sürecini, karşılıklı saygı, eşitlik ve kazan-kazan anlayışı çerçevesinde devam ettirmek arzusundadır. Mülteci krizinin doruk noktaya ulaştığı dönemde AB ile geliştirdiğimiz işbirliği, bu anlayışın en somut ve güncel örneğidir. Temennimiz, AB ile işbirliğimizi göç, ekonomi, enerji, Gümrük Birliği ve üyelik müzakereleri gibi alanlarda en ileri seviyeye taşımaktır.
Bu düşüncelerle, vatandaşlarımız başta olmak üzere tüm Avrupalıların Avrupa Günü'nü kutluyor, Birlik için müreffeh bir gelecek diliyorum."
Oysa aynı Erdoğan son bir ay içinde AB'ye defalarca rest çekmiş ve 16 Nisan'daki referandumun tarihi bir dönüm noktası olacağını söylemişti. İşte o açıklamalardan bazıları:
15 Nisan: Bakıyoruz AB üyesi ülkeler Vatikan'a gitti. Vatikan'da ne işiniz var? Vatikan AB üyesi mi? Değil. Bunların içinde protestan, ortodoks, ateist var. Bunların hepsi katolik olan Vatikan'a gidiyor? Hepsi diziliyorlar, nasihatlarını aldılar, kuzu kuzu ayrıldılar. Çünkü bunlar tek millet. Bize gelip de şöyle, böyle demesinler. Külahımıza anlatsınlar. 54 yıldır bu ülkeyi oyaladılar. İşte 16 Nisan bunun dönüm noktası olacak.
17 Nisan: Sözünüzü derhal tutun, yoksa sonuçlarına katlanacaksınız.
29 Nisan: AB eğer haksız tavrında değişiklik yapmazsa, belki bu konuda da bir halk oylaması ihtiyacı olacak.
2 Mayıs: Bugüne kadar açmadığınız şu fasılları açmaktan başka çareniz yok. Açarsanız ne ala! Açmadığınız takdirde güle güle.
Erdoğan'ın 15 Nisan'da dediği gibi 16 Nisan gerçekten AB'yle ilişkilerde 'dönüm' noktası olmuş gibi görünüyor.
Ertuğrul Cihan/ Haber Analiz
Yorum yazA