Aykut Ünlüpınar - Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 18. Altın Koza Film Festivali kapsamında 238 film, 9 sinema salonunda 100 binin üzerinde seyirci ile buluşurken, bu yıl dağıtılan toplam para ödülünün toplamda 936 bin liraya çıkması gibi ilklere de imza atıldı.
Adana'da 17-25 Eylül tarihleri arasında yapılan 18. Altın Koza Film Festivali'nde geleneksel ''Sevgi Korteji'' ve ''Sinema Dayanışma Gecesi'' ile Türk sinemasının emektar oyuncuları hayranları ile buluştu.
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Akdeniz Ülkeleri Uluslararası Kısa Film Yarışması ve Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması'nın düzenlendiği festivalde Kadir İnanır, Nebahat Çehre ve Ali Özgentürk'e ''Yaşam Boyu Onur Ödülü'' verildi.
Bu yıl ilklere imza atılan festivalde, Uluslararası Altın Koza Sinema Kongresi gerçekleştirildi. Onursal Başkanlığını Türk Sineması'na yön veren yönetmenlerden biri olan ve akademisyen kimliği ile de tanınan Ömer Lütfi Akad ve Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Adanır'ın yaptığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarım Bölümü'nün yürütücülüğünü gerçekleştirdiği kongre, yurtiçi ve yurt dışından yaklaşık 40 sinema araştırmacısı, kuramcısı ve üreticisini bir araya getirdi.
''Türkiye Sineması: Türkiye'den ve Dünyadan Bakışlar'' temalı kongrede, ''Türkiye Sineması'nda Hukuki ve Ekonomik Sorunlar'', ''Türkiye Sineması'nda Türler'', ''Yönetmenler Üzerinden Türkiye Sineması'na Bakmak'', ''Türkiye Sineması'nda Politik Anlatının Yeri ve Sorunları'', ''Son Dönem Türkiye Sineması'na Dair Film Okumaları'' ve ''Geçmişten Günümüze Değişimin İzleri'' başlıklı oturumlar yapıldı.
Festival kapsamında yapılan Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda bu yıl Serkan Acar'ın ''Aşk ve Devrim'', Ali Özgentürk'ün ''Beni Sev'', Onur Ünlü'nün ''Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi'', Cemil Ağacıkoğlu'nun ''Eylül'', Özcan Alper'in ''Gelecek Uzun Sürer'', Erdoğan Kar'ın ''Kadife/Büyük Ana'', Tolga Örnek'in ''Kaybedenler Kulübü'', Caner Erzincan'ın ''Mar'', İsa Yıldız ve Murat Onbul'un ''Memleket Meselesi'', Haluk Ünal'ın ''Saklı Hayatlar'', Ruhi Karadağ'ın ''Simurg'', Burak Cem Arlıel'in ''Türk Pasaportu'', Mustafa Nuri'nin ''Vücut'' ve Muzaffer Özdemir'in ''Yurt'' filmleri yarıştı.
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda finalist filmler, yönetmen Derviş Zaim başkanlığında Beste Bereket, Bülent Vardar, Ebru Ceylan, Selim Demirdelen, Taner Birsel ve Yekta Kopan'ın yer aldığı jüri tarafından değerlendirildi. Ayrıca, SİYAD En İyi Film Ödülü'nün verileceği filmi de sinema yazarları Murat Emir Eren, Selin Sevinç ve Talip Ertürk belirledi.
Festival boyunca 238 film, 9 sinema salonunda 720 gösterimle 100 binin üzerinde kişi tarafından izlendi. Festivale 130'u basın mensubu, 73'ü yabancı 762 davetli sanatçı ve akademisyen katıldı.
Geçen yıl öğrencileri sinema salonlarında ağırlayan festival, bu yıla 15 okulda 15 bin öğrenciye film gösterimi sundu.
-''BİR ZAMANLAR ANADOLU''DA FİLMİNİN TÜRKİYE PRÖMİYERİ ADANA'DA YAPILDI-
Festivalin ilklerinden biri de 64. Cannes Film Festivali'nde ''Jüri Büyük Ödülü''nü kazanan Nuri Bilge Ceylan'ın ''Bir Zamanlar Anadolu'da'' filminin Türkiye prömiyerinin Adana'da yapılması oldu.
Nuri Bilge Ceylan ve yapımcı Zeynep Özbatur Atakan'ın yanı sıra, senaristler Ebru Ceylan ve Ercan Kesal, görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki, oyuncular Muhammet Uzuner, Yılmaz Erdoğan, Taner Birsel, Ahmet Mümtaz Taylan ve Cansu Demirci'nin katıldığı galada, film 3 salonda birden gösterilerek Türk seyircisiyle buluştu.
Yönetmen Ceylan'ın ayrıca, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden çektiği fotoğraflardan oluşan bir sergi açıldı. Ceylan'ın 8 yıllık çalışmalarını yansıtan 40 fotoğraf bir hafta boyunca sergilendi.
-''HUDUTLARIN KANUNU'' YILLAR SONRA SEYİRCİYLE BULUŞTU-
Geçen yıl festivalin kapanışında düzenlenen ödül töreninde Yılmaz Güney'in unutulduğu eleştirileri dikkatleri çekmişti. Bir ödülü vermek üzere sahneye çıkan sanatçı Nur Sürer, festivalde Yılmaz Güney'e yeteri kadar yer verilmediğini belirterek, ünlü sanatçının bir filminin dahi gösterilmediği eleştirisinde bulunmuştu.
Eleştirileri dikkate alan Festival yönetimi bu yıl Altın Koza Film Festivali'nde ''Anısına: Yılmaz Güney'' bölümü oluşturup, ''Ağıt'', ''Arkadaş'', ''Hudutların Kanunu'', ''Sürü'' ve ''Umut'' filmlerini dönüşümlü olarak sinema salonlarında seyirciyle buluşturdu.
Öte yandan, yine Yılmaz Güney'in senaristliğini yaptığı ''Hudutların Kanunu'' filmi ile festival bir ilki daha gerçekleştirdi. Cannes Film Festivali'nde, Fatih Akın'ın önerisiyle Dünya Sinema Vakfı (World Cinema Foundation) tarafından restore edilmiş kopyası yıllar sonra tekrar izleyici ile buluşan ''Hudutların Kanunu'' filminin uzun aradan sonra Türkiye'deki ilk gösterimi de Adana'da yapıldı.
Çekildiği dönemde sansürle başı derde giren 1966 yapımı Hudutların Kanunu, ancak yurtdışında gösterilmeme koşuluyla sansür belgesi alabilmiş, bu nedenle uluslararası festivallere katılamamıştı.
Sadece bir kopyası bulunabilen ve zarar gördüğü için yıllardır gösterimi yapılamayan film, Dünya Sinema Vakfı tarafından restore edilmişti.
Festivalde ayrıca Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda ''Yılmaz Güney Ödülü'' de verildi.
-CEM ERMAN UNUTULDU-
Adana'da, 7 Ağustos tarihinde hayatını kaybeden Yeşilçam'ın en parlak dönemlerinin karakter oyuncularından Cem Erman için verilen söz ise unutuldu.
Altın Koza Film Festivali Genel Koordinatörü Ozan Aksu, oyuncu Erman'ın ölümünün ardından yaptığı yazılı açıklamada, ''En İyi Erkek Oyuncu'' ödülünün ölen sanatçının anısına verileceğini bildirmişti. Aksu, önerinin Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz'dan geldiğini belirtmişti.
Ancak, 24 Eylül Cumartesi günü gerçekleştirilen ''Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'' ödül töreninde ''En İyi Erkek Oyuncu'' ödülü Durukan Ordu'ya verilirken Erman'ın adı geçmedi. Altın Koza Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sıtkı Özer, yoğunluk ve festival heyecanından kaynaklı böyle bir olayın yaşandığını, 13 Kare Uluslararası Sanat Festivali'nde bunu telafi edeceklerini belirtti.
-MEDYADA KOZA'NIN EN ÇOK KONUŞULANI BÖCEK OLDU-
Altın Koza Film Festivali'nin açılış etkinliği olan ''Yaşam Boyu Onur Ödülü'' töreninde oyuncu Kadir İnanır'ın omzuna konan böcek medyada geniş yer aldı.
Ödülünü almak için sahneye çıkan İnanır, konuşma yaparken omzuna konan böceği fark etmemiş, daha sonra bir festival görevlisi sanatçının yanına gelerek böceği eliyle uzaklaştırmıştı.
İnanır, bu olayın ardından gazetecilerin sorusu üzerine, ''Böceği etkinlik sırasında fark etmedim. Böceği omzumdan alan kişiye darıldım. Eğer o kadar insanın içinde bir canlı beni seçmişse bundan çok büyük mutluluk duyarım. Çünkü bu yaşam sadece insanların değil, tüm canlıların yaşaması gereken bir yer. Eğer bilseydim, onu oradan alana mutlaka müdahale ederdim'' şeklinde açıklamada bulundu.
-SİNEMA TARİHİ MÜZEDE YAŞATILIYOR-
Festival kapsamında konsepti ''Türk sineması ve Adana'nın tarihten günümüze kadar sinema ile olan ilişkisi'' üzerine kurulan Adana Sinema Müzesi açıldı. Müzede, sinemanın dev isimlerine ait pek çok doküman sergileniyor.
Müzede Yılmaz Güney için özel bir bölüm ayrılırken, sanatçının ilk kez ortaya çıkan cezaevi mektupları, filmlerinde kullandığı bazı eşyalar ve balmumundan heykeli yer alıyor.
Müzede ressam Abidin Dino ve yazar Orhan Kemal'in bal mumundan heykelleri, İrfan Atasoy'un daktilosu, sinemayla ilgili siyah-beyaz fotoğraflar, sinema kostümleri, yüzlerce orijinal sinema afişi, yazlık sinema maketi, 35 milimetrelik sinema makineleri, Altın Koza Film Festivali'nin afiş ve tarihçesine ait eserler de sergileniyor. Ayrıca Türk sinemasına ait kitaplar da bulunuyor.
Açılışta Yönetmen Ali Özgentürk, Abidin Dino'nun kendisine hediye ettiği hat sanatı eserini, sanatçı Yılmaz Köksal ise bir film afişini müzeye bağışladı.
Altın Koza Film Festivali'nin dününü ve bugününü gözler önüne seren bölümün de yer aldığı müze, fotoğraf ve sinema sanatına ait 2 bin adet kitabın yer aldığı bir kütüphane ve film arşivini de içinde barındırıyor.
Adana Büyükşehir Belediyesi'ne ait restore edilmiş bir konakta oluşturulan müzenin açılışı, Adana protokolünün yanı sıra Yılmaz Güney'in eşi Fatoş Güney ve Ali Özgentürk gibi isimlerin katılımıyla gerçekleşti.
Aynı zamanda müzenin danışmanlığını da yapan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Güzel Sanatlar Galerisi Müdürü Vadullah Taş, yıllardır biriktirdiği sinema afişlerinden bin 500'ünü, oyuncu, yönetmen Yılmaz Duru'nun kıyafetleri, Ali Özgentürk'ün ilk filmini çektiği kamera, senarist İrfan Atasoy'un ilk senaryosunu yazdığı daktiloyu müzeye bağışladı.
-ALTIN KOZA'DA ''ARAP BAHARI''-
Geçen yıl Filistin sinemasını gündemine taşıyan festival bu yıl da uluslararası etkinliklerinde ''Arap baharı''nı anlatan filmlere yer verdi.
''Filistin'de Sinema Yapmak'' konulu söyleşinin yapıldığı geçen yılki festivalde, Akdeniz'in barış ve özgürlüğe hasret ülkesi Filistin'i anlatan filmlerden bir seçki sunulmuş, ''Filistin: Barışa Hasret'' adlı bölümde Filistinli sinemacılar tarafından anlatılan dokunaklı insan öyküleri ve başka ülkelerden duyarlı yönetmenlerin Filistin'de çektiği belgesellere yer verilmişti.
Bu yıl ise savaş, çeşitli dramlar ve değişimlerin yaşandığı Asya ve Afrika kıtalarından yükselen sinema beyaz perdeye yansıtıldı. Festival kapsamında, Mısır'daki Arap Baharı'nı, devrimi konu alan 10 yönetmenin Tahrir Meydanı'nda çektiği görüntülerden oluşan ''18 Gün'', Tunus'tan Moufida Tlatli'nin yönettiği ''Sarayın Sessizliği'', Lübnan'dan Behiç Hojeij'in ''Gece Yanığı'', Fas'tan ''Uyuyan Çocuk'', Cezayir'den ''Sığınmacılar'' adlı filmlerin gösterimi yapıldı.
Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda, Alin Taşçıyan'ın moderatörlüğünde ''Ben Asyalıyım, Ben Afrikalıyım'' başlıklı panel gerçekleştirildi.
-FESTİVAL ELEŞTİRİLERİ-
Altın Koza Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sıtkı Özer de, festivalin geçen yıllara göre daha görkemli geçtiğini, bu yıl Altın Koza'nın tamamen sinemaya dönük, ciddi bir festival haline geldiğini belirtti.
Özer, Altın Koza'ya Çin'den Fas'a, Mısır'dan ABD'ye, İsrail'den Avrupa ülkelerine kadar çeşitli ülkelerden sinemacının katıldığını vurguladı.
Geçen yıl 550 bin lira civarında ödül dağıttıkları festivalde bu yıl toplam ödülü 936 bin liraya çıkardıklarını anlatan Özer, ''Altın Koza'da ödüller açısından rekor kırıldı. Buna karşın festival harcamaları 6 milyon 729 bin liradan 4 milyon 689 bin liraya düştü'' dedi.
Davetlilerden, en çok siyasilere törenlerde çok fazla yer verilmesiyle ilgili eleştiri aldıklarını ifade eden Özer, şöyle devam etti:
''Bütün sinema sanatçıları, 'neden bizler dururken milletvekillerine, siyasilere ödül verdirdiniz' diye bizi eleştirdiler. Doğrusunu isterseniz bende o eleştiriye katılıyorum. Hiçbir emeği olmayanların, gerçekten sinemaya emek harcamış kişilerin bulunduğu ve sinemanın yarıştığı ortamda ödül vermeleri, 'bende ödül vermek istiyorum mantığıyla yaklaşmaları' bana da ters geliyor. Bunu içten bulmuyorum. Festivalin sinemayı sinemacıların konuştuğu, tartıştığı, ödüllendirdiği bir ortama kavuşturulması gerektiğine ben de inanıyorum.''
Özer, festival etkinliklerinin gerçekleştirileceği bir kültür merkezinin olmaması konusundaki eleştirileri de haklı bulduğunu belirterek, ''Onu baştan beri ben de söylüyorum. Belediye meclis üyesi olarak belediyede yaptığım konuşmalarda da dile getirdim. Maalesef Adana Büyükşehir Belediyesi'nin sahip olduğu tek bir salon var. O da 1940 yılında yapılmış. Kentte bin 500-2 bin kişilik salonu olan, yanında 4-5 sinema salonu bulunan, restoran, konferans ve sergi salonunu içeren bir kültür merkezine ihtiyaç var. Bunu belediyenin yapması gerektiğine inanıyorum'' dedi.
-EN İYİ FİLM ÖDÜLÜ ''AŞIRI ACIKLI HİKAYEYE''-
Festivalin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda ''En İyi Film Ödülü''nü yönetmenliğini Onur Ünlü'nün yaptığı ''Celal Tan ve Ailesi'nin Aşırı Acıklı Hikayesi'' aldı. Film Onur Ünlü'ye ''En İyi Senaryo Ödülü''nü de kazandırdı. Ayrıca, festival jürisi, ''Celal Tan ve Ailesi'nin Aşırı Acıklı Hikayesi''nin oyuncularına toplu performans ödülü verdi.
''Yılmaz Güney Ödülü'', Özcan Alper'in yönettiği ''Gelecek Uzun Sürer'' isimli filme gitti. ''En İyi Yönetmen Ödülü'', ''Eylül'' filmiyle Cemil Ağacıkoğlu'nun olurken, ''Adana İzleyici Jürisi Ödülü'' Ruhi Karadağ'ın yönettiği ''Simurg''a layık görüldü. Yarışmada Hatice Aslan ''Vücut'', Görkem Yeltan ise ''Eylül'' filmlerindeki rolleriyle ''En İyi Kadın Oyuncu'' ödülünü paylaştı. ''En İyi Erkek Oyuncu'' ödülü ise, ''Gelecek Uzun Sürer''deki performansıyla Durukan Ordu'nun oldu.
Ayrıca, ''En İyi Yönetmen Ödülü'' ''Eylül'' filmiyle Cemil Ağacıkoğlu'na, ''Umut Veren Genç Erkek Oyuncu'' ödülü ''Vücut'' filmiyle Hakan Kurtaş ve ''Aşk ve Devrim'' filmiyle Gün Koper'e, ''Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü'' ''Aşk ve Devrim'' filmiyle Deniz Denker'e, ''En İyi Kurgu Ödülü'' ''Eylül'' filmiyle Taner Sarf'a, ''En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü'' ''Aşk ve Devrim'' ve ''Saklı Hayatlar'' filmiyle Adalı Aksoy'a, ''En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü'' ''Memleket Meselesi'' filmiyle Tuna Orhan'a, ''En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü'' ''Vücut'' filmiyle Şeyla Halis'e, ''En İyi Müzik Ödülü'' ''Gelecek Uzun Sürer'' filmiyle Mustafa Biber'e, ''En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü'' yine ''Gelecek Uzun Sürer'' filmiyle Feza Çaldıran'a, ''Jüri Özel Ödülü'' ise Aşk ve Devrim filmine verildi.
''Gelecek Uzun Sürer'' filmi ''SİYAD En İyi Film Ödülü'' ve ''Yılmaz Güney Ödülü''ne layık görüldü.
(KUT-ERS)27.09.2011 14:19:11