2. Kupür davasına, silinen ifadeler ve silinen log kayıtları damga vurdu

Hükümete yakın bir gazetede yayımlanan haberle polislere yönelik düzenlenen ikinci operasyonunun davasına, İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmanın üçüncü ayağında, 247 sayfalık iddianamenin okunması tamamlandı. İddianamenin okunması sonrası tutuksuz sanıklardan Burak Cemal Yılmaz ile polislerin avukatlarından Ali Aksoy savunma yaptı. Aksoy, müvekkillerinin sorguda verdiği ifadeler ile lehlerine olan log kayıtlarının silinmesine dikkat çekerek, mahkemeden dosyayla ilgili 'durma' kararı vermesini talep etti.

17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra Emniyet Teşkilatı'nın Terör, İstihbarat, Kaçakçılık, Organize Suçlarla Mücadele, Mali Suçlarla Mücadele, Narkotik gibi birçok biriminde görev yapan polislere yönelik operasyonlar düzenlendi. İzmir'de 2014 Ağustos ayında düzenlenen ilk operasyondan sonra 2015 Ocak ayında ikincisi düzenlenmişti. Hemen hemen aynı isimlere ve aynı iddialarla yapılan bu operasyonda, 26 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmıştı. 26 tutuksuz sanığın yargılanmasına İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya 17 tutuksuz sanık ile avukatları katıldı.

Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanıklardan Burak Cemal Yılmaz, iddianamede yer alan talep formlarındaki isimleri tanımadığını belirterek, "Talep formlarındaki isimleri tanımıyorum. Evrakların aslını, ıslak imzalı nüshasını görmeliyiz. Fotokopi evraklar nerede üretildi? Benim evraklarda parafım olduğu iddia ediliyor, bunlar mahkeme evrakları değil. Bu evrakların istihbarat şubede kurgulandığını, uydurulduğunu düşünüyorum. Bu evraklar üretildi. Sorgu hakimliğine verdiğimiz ifade silinmiş. Silinen verilerin getirilmesini, talep ediyorum. İfademizin silinmesi adil yargılanma hakkımızın gasp edilmesidir. İddianamedeki 92 başlıktan 70'i organize suç örgütlerine yönelik. Bunlara karşı deşifre olduk. Meslekten ihraç kararı verildi, silahıma el konuldu. Bu organize suç örgütlerinin hedefi haline geldik. Burada yargılanan insanlardan birine bir şey olursa bunun hesabını kim verecek? Bize bu kumpası kuranlar hakkımızda lehte delil olacak olan log kayıtlarını imha etmişler. Hepsini silmişler. Lehimizdeki log kayıtlarının silinmesi bu konudaki art niyeti ortaya koyuyor. Biz sürekli 'yok'un ispatını yapmaya çalışıyoruz. İstihbarat şubesinde çalıştığımız dönemde başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Hukuk önünde hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şey yok. Ben meslekten ihraç edildiğim evraklarda sadece parafım var. O evrakları hazırlayan memurlar hiç ceza almadı ben ise ihraç edildim. Evrakların asıllarının getirilmesini istiyoruz. Evraklardaki imzalar sahte" dedi.

MAHKEMEDEN 'DURMA' TALEBİ

Polislerin avukatlarından Ali Aksoy, iddianamenin çok kötü ve içi boş bir iddianame olmasının ötesinde, 92 kere tekrarlarla dolu bir iddianame olduğunu söyledi. Bu nedenle iddianamenin yaklaşık 15-20 sayfasının atlanarak okuduğunu dile getiren Ali Aksoy, "Bir müvekkilimiz savunma yaptı. Müvekkilimiz yaptığı savunmada sorgudaki ifadesinin getirtilmesini istedi. Belge asıllarının getirtilmesini istedik. 'Suçlandığımız mahkeme evrakları getirtilmeden davanın açılması, iddianamenin açılması doğru ve yasal değildir' dedi. Zaten bu yüzden 9. Ağır Ceza Mahkemesi bu iddianameyi reddetmişti. Delillerin sunulmadığı için karara etki edeceği kesin olan belgeler mevcut dosya içinde bulunmadığından dolayı iddianameyi reddetmişti. Bizde dosyayla ilgili 'durma' kararı verilmesini beyan ettik. Bunun gerekçesi olarak da adil yargılanma hakkı, lekelenmeme hakkı çerçevesinde, suçlamayla ilgili delillerin olmaması nedeniyle, soruşturmanın yürütüldüğü söylenen mahkeme evraklarının asıllarının bile nerede olduğu belli olmadığı halde, iddianameyi düzenleyen savcı tarafından iftira atmak suretiyle bir iddianame hazırladı. Ve delillerini koymadığını ve hatta bunun aksine İzmir Emniyet istihbarat şube müdürlüğünün müvekkillere suç oluşturmak için, onlara iftira atmak için kumpas çerçevesinde bir çalışma içinde olduklarını, şubenin evrakları içinden ihtas ettikleri fotokopi evrakları mahkemenin evrakları, aslı gibidir diyerekten fotokopi halinde dosyaya sunduklarını söyledik. Ve bunlarla suç işlendiğini beyan ettik. Ve bunlar hakkında suç ihbarında bulunduk. Burada yapılan işlem şudur: Mahkemenin, Türkiye'de başka ağır ceza mahkemelerinde de verilen durdurma kararları gibi, burada da, delil olmadığı için, hükme etki edeceği açık olan delillerin dosya içerisine konulmadığından dolayı ve müvekkillerin lekelenmeme hakkının ihlal edilmemesi açısından, adil yargılanma açısından iddianamenin düzgün bir şekilde herkese nasıl iddianame hazırlanıyorsa ve müvekkiller içinde aynı şekilde iddianame hazırlanmak üzere şu aşamada dosyanın durma kararı talebinde bulunduk. Mahkeme heyeti duruşmayı ekim ayına ertelemiş bulunuyor. Bizim taleplerimizle ilgili de henüz bir karar vermedi. Dosyayla ilgili birleştirme kararı verilmedi. Zaten başından itibaren bu dosya usulsüzlük ve kanunsuzlukla devam ediyor. Müvekkillerimiz suç örgütlerinin önüne afişe edilmiştir. Fakat kendileri 4 bin kez TMK 6. maddeyi ihlal ettikleri halde bunlarla alakalı işlem yapılmamıştır. Bunlar müfteriliklerine devam etmektedirler. Kamunun kaynaklarını kendilerine suç işlemek için kullanmaktadırlar. Kamunun kaynaklarını ve bilgilerini, insanlara suç uydurmak için, kamunun teknolojik bilgilerini, verilerini, insanlara suç uydurmak ve ihdas etmek için kullanmaktadırlar" dedi.

Mehkeme heyeti talepleri değerlendirmek üzere duruşmayı 12 Ekim tarihine erteledi.

17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra Emniyet Teşkilatı'nın Terör, İstihbarat, Kaçakçılık, Organize Suçlarla Mücadele, Mali Suçlarla Mücadele, Narkotik gibi birçok biriminde görev yapan polislere yönelik operasyonlar düzenlendi. İzmir'de 2014 Ağustos ayında düzenlenen ilk operasyondan sonra 2015 Ocak ayında ikincisi düzenlenmişti. Hemen hemen aynı isimlere ve aynı iddialarla yapılan bu operasyonda, 26 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmıştı. Operasyonda 24 kişi serbest bırakılırken tutuklanan iki polis müdürü de avukatlarının itirazı üzerine bir hafta sonra serbest bırakılmıştı. Cumhuriyet Savcısı Okan Bato tarafından, polislere yönelik ikinci operasyonla ilgili iddianame geçen mart ayında İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. İddianameyi inceleyen mahkeme heyeti, polisler aleyhinde delil bulunmadığı gerekçesiyle reddetmişti. Bunun üzerine Savcı Bato, bir üst mahkeme olan 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. Orası iddianameyi kabul ederek, yeniden 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. Bunun üzerine ilk duruşma, geçen pazartesi günü yapılmıştı. Duruşmada, 247 sayfalık iddianamenin okunmasına başlanmıştı. CİHAN
19 Haziran 2015 19:32
DİĞER HABERLER