'2001'deki bir yapı hükümeti yıkmaya çalıştı'

'2001'deki bir yapı hükümeti yıkmaya çalıştı'
Bülent Ecevit'in koruma müdürü Recai Birgün, 2001 yılında karanlık bir yapının Ecevit'in kurduğu hükümeti yıkmaya çalıştığını söyledi.
Ecevit'in hastalığı döneminde, Rahşan Ecevit'in de kendisine, "Bülent'i elimizden almaya çalışıyorlar. Onu öldürmeye çalışıyorlar." dediğini belirtti. Bülent Ecevit'in koruma müdürü Recai Birgün, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasında ifade verdi. Kimlik tespiti yapıldığı sırada Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese'nin, "Sanıklardan herhangi birisi ile bir husumetin var mı?" diye sorduğu Birgün, herhangi bir husumeti olmadığını söyledi. Bunun üzerine tutuklu sanık Mehmet Haberal'ın avukatı Dilek Helvacı, Birgün'ün 29 Nisan 2009'de savcılıkta Haberal ve Bülent Ecevit'in tedavisine katılan 13 doktor ile aralarında davalar bulunduğu şeklinde ifadesi olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Birgün'ün ilk tanıklık ifadesinden öce Haberal ile aralarında açılmış herhangi bir dava bulunmadığını, açılmış ve devam eden bir dava da bulunmadığını belirterek tanıklığa engel bir durum bulunmadığını söyledi. Daha sonra ifadesine başvurulan Birgün, izinli olduğu bir dönemde Bülent Ecevit'in sırtında oluşan ağrı nedeniyle Başkent Üniversitesi Hastanesi'ne götüldüğünü, kendisinin de hastaneye bir süre sonra gittiğini, orada Mehmet Haberal ile tanıştığını belirtti. Ecevit'in yapılan müdahalenin ardından evine gönderildiğini belirten Birgün, "Daha sonra göğüs bölgesinde ağrı oluştu. Yine aynı hastaneye kaldırdık. Hastanede 10 gün kaldık. Daha sonra da omurgada çökme meydana geldi. 8 ay daha hastanede kalmamız gerektiğini söylediler. Çökmenin felç ya da ölümle sonuçlanabileceğini söylediler. Omurga çökmesine müdahale yapılmayacağını söylediler. Ayrıca dinlenmesini de tavsiye ettiler. Bu 8 aylık süreci hastanede geçirmemiz tavsiye edildi. Hastanede tedavi olmayacağından eve geldik." diye konuştu. Doktorların Ecevit için mutlak yatak istirahati önerdiğini anlatan Birgün, "1,5 metre uzaklıktaki lavaboya bile gitmemesi istendi. Ancak Bülent Ecevit çok tez canlı birisi olduğu için ilk günden başlamak üzere doktor tavsiyelerine hiç uymadı. Sabah kalkıyordu, ihtiyaçlarını gideriyordu. Gazetesini okuyordu. Bu sürecimiz 3 ay devam etti. Bu sırada doktorlar eve muayeneye geliyordu. Kıpırdamamasını ve hareket etmemesini söylüyorlardı." ifadelerine yer verdi. O dönemde Ecevit'in hastanede yatmasının medyada geniş yer tuttuğunu belirten Birgün, öldüğü şeklinde asılsız haberlerin bile yazıldığını dile getirdi. Kendisinin ve Rahşan Ecevit'in, Ecevit'in yanında bulunduğunu belirten Birgün, "Beyefendi yazılanlardan çok rahatsız oluyordu. Dışarıya çıkmak istiyordu ancak doktorlar izin vermiyordu. O dönemde MGK, Bakanlar Kurulu ve Kıbrıs Zirvesi yapılacaktı. Ecevit bu üç toplantıya katılmak istiyordu. Doktorlar gelip muayene ettiler. Doktorlar, bu toplantılardan bir gün önce yapılan muayenesinde de beyefendiye bu toplantılara katılabileceğini söylediler. Ama toplantıya gitmeden öne sabah muayene etmek istediler. Sabahki muayenede ise 'Siz kıpırdamışsınız' diyerek, katılmamasını tavsiye ettiler. Bir gün önceki duruma göre, toplantılara katılacağı şeklinde basına bildirmiştik ama ertesi gün katılamamıştı. Bu nedenle basında pek de hoş olmayan haberler yazıldı. Hatta MGK toplantısı Ecevit nedeniyle 10.30'da başladı. Doktorların bu ikna edici sözleri nedeniyle Ecevit bu üç toplantıya katılmadı." şeklinde konuştu. Doktorların eve gelip gitmesinin ve sürekli kameraların çekmesinin rahatsızlığa neden olduğunu belirten Birgün, "1 gün önce 'iyisin', sabah gelince de 'kıpırdamışsın, his kaybı olmuş' deyince Rahşan Hanım ve ben şüphelendik. Beyefendi kalkıp geziyordu. Her sabah bahçeye çıkıp gazeteleri okuyordu. Rahşan Hanım ile tedavi sürecinde yaşadıklarımızı, tedavi sürecini ve 8 ay evde istirahat etmesini gerektirecek durumunun olmadığını değerlendirdik. Bu durumu da Bülent Ecevit'e söyledik. Benim yakın arkadaşım olan ortopedist Mücahit Pehlivan'dan bahsettim ve kabul ettiler. Basın mensupları kapının önünde 24 saat nöbet tuttukları için Mücahit Pehlivan'ı gece yarısı eve soktuk. İlk muayenesini elle yaptı. Bir çökme rahatsızlığı olduğunu ama bu durumun geçmiş olduğunu söyledi. Yürüyebileceğini, bir sıkıntı olmadığını söyledi. Ben de kendisinden bu tavsiyesini kağıda dökmesini istedim. Sonuçta Başbakan'ın sağlık durumu ile ilgili tavsiyede bulunuyordu." dedi. Daha sonra da özel bir poliklinikten temin ettikleri seyyar röntgen cihazlarını gece vakti eve soktuklarını belirten Birgün, "Film çekildi ve buna göre de çökmenin düzeldiği, riskli bir durumun bulunmadığı söylendi. Bunu Bülent Ecevit'e söyledik. Kaba bir korsemiz vardı. Korseye gerek yok dediler ama biz daha ince bir korseyle günlük yaşamımıza devam ettik." şeklinde konuştu. Bu yaşananlardan sonra Başkent Üniversitesi Hastanesi'nden gelen doktorları kabul etmediklerini anlatan Birgün, "Bir bahane buluyorduk. Beyefendinin hastaneye gitmesi isteniyordu. Daha sonra da DSP yöneticileri Zeki Sezer, Emrehan Halıcı ve Tayfun İçli ziyarete gelerek beyefendinin hastaneye gitmemesi gerektiğini, giderse çalışamaz durumda rapor verileceği şeklinde duyum aldıklarını söyleyerek, hastaneye gitmemesini istediler. 2006 yılına kadar gayet sağlıklı yaşadı ve daha sonrasında da beyin kanamasından vefat etti." ifadelerini kullandı. Mahkeme Başkanı Özese, konuşmasını tamamlayan Birgün'e, soruşturma aşamasında savcılıkta verdiği tanık ifadesini de okudu. Başkan Özese'nin ifadenin çeşitli bölümlerinde Birgün'e sorular yönelterek açıklamalar yapmasını istediği gözlendi. Başkan Özese'nin sorusu üzerine 2001 yılındaki bir yapının, Bülent Ecevit'in başında olduğu hükümeti yıkmaya çalıştığını kaydeden Recai Birgün, "O yapı bu yargılaması yapılan yapı mı bilmiyorum. Ama hükümeti yıkmaya çalıştı. Eline geçen fırsatları kullandı. Ecevit'in hastalığını kullandı. Benim ifadelerim aslında medyaya yansımış şeyler. Ben sadece birinci dereceden tanık olarak anlatıyorum." dedi. Ecevit'in hastalığı döneminde Rahşan Ecevit'in kendilerini ziyarete gelen hemen herkese başlarından geçen hadiseleri anlatmaya çalıştığını belirten Birgün sözlerini şöyle tamamladı: "Ancak beyefendi buna izin vermezdi. İleride siyasi tarih yazarlarının kendilerine yapılanları ortaya çıkaracaklarını söylerdi. Hanımefendi bu tür konuları açınca 'Rahşan o konuları kapat. O konuları dile getirmeyelim' derdi. Rahşan Hanım da kendilerine yapılanları anlatmaya çalışırdı. Hatta bu kendi yorumu ben katılmıyorum ama 'Bülent'i elimizden almaya çalışıyorlar. Nasıl kayıp gidiyor. Onu öldürmeye çalışıyorlar' dediği olmuştu."
21 Mayıs 2012 13:20
DİĞER HABERLER