Mehmet Baransu, Hidayet Karaca ve diğer tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için kurulan 'Kalemime Dokunma Platformu'nun yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekmek amacıyla internet üzerinden başlattığı 24 saatlik canlı yayın devam ediyor. Programa katılan, akademisyen, gazeteci ve hukukçular, Karaca ve Baransu'nun yaşadıkları hukuksuzluklara dikkat çekti.
Programa katılanlardan Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu, "Bizim önümüzü tıkayan bir askeri vesayet vardı. Biz bundan çok korktuk. Ben 28 Şubat sürecinde polis akademisinde okuyordum. Polis akademisinin maruz kaldığı korkuları bizzat yaşadım. 28 Şubat döneminde polis kolejlerinin kapatılması konusunda şayialar vardı. Biz bir korku imparatorluğunun içinden geldik. Biz Mehmet Baransu'nun yayınları sayesinde bu korku cumhuriyetini yıktığımızı düşünüyorum." dedi.
Uslu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "2010 referandumu ile korku cumhuriyetini katlayıp, korku raflarının içine bıraktık ve biz özgür olacağımızı düşünüyorduk. Benim samimi mücadelem buydu. Bugün kendimi aldatılmış bir kadın gibi hissediyorum. Ben Mehmet Baransu'nun Balyoz davasından tutuklandığını düşünmüyorum. Balyoz belgelerini yayınladığı için tutuklandığını düşünmüyorum. Bizim için kırılma noktası Uludereydi. Biz devletin ateşini o zaman hissettik. Mehmet Baransu ile ikimiz, Ben Uludere'nin olduğu gece an be an duyuran Kürt gazetecilerin yanında bulunan tek Türk gazetecisiydim. Devletin eski sahipleri ile mücadele ettiğimiz gibi yeni sahipleri ile de mücadele etmeye başladık. Açık söyleyeyim, devletin eski sahipleri yeni sahiplerinden daha delikanlıymış."
'SÜREÇ BİTİNCE İNSAN İÇİNE ÇIKAMAYACAKLAR'
Rota Haber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık da, süreç bittiğinde bu hukuksuzlukları yapanların insan içine çıkamayacağını belirtti. Tanık, "Ben ne devleti kutsayıp en yücelere çıkarmak gerektiğini düşünüyorum. Ne de devleti batırmak gerektiğini düşünüyorum. Devlet, toplumuna hizmet ediyorsa benim için devlet önemlidir. Değilse devlet mekanizması yanlış kişilerin eline geçmiş demektir. Bu dönem bitecek. Sürdürülebilir bir yanı yok. 1980 darbesi nasıl sürdürülemezse, 1993'deki dönem nasıl sürdürülemez bir durumdaysa, 28 Şubat nasıl sürdürülemez ise bu dönemin sürdürülemeyeceğini bilmemiz gerekiyor. Önemli olan bu dönemde takındığımız tavırlar. Bu çok acı veriyor. İnsanların hayatlarını yok ediyor, mallarını eritiyor. 'Su akarken testini doldurmak' bu sürdürülemez. Vicdanları sızlatan işlere imza atmışsa bu kişilerin insan içine çıkacak durumu kalmayacak. Meslek değiştirmek zorunda kalacaklar." ifadelerini kullandı.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı da, olağanüstü dönemlerde yargıda bazen akla hayale gelmedik mantık dışı işlerin olduğunu belirterek, "İlerleyen yıllarda çokça güleceğimiz olaylar olmuştur ve oluyor. Ancak bu dönem ki kadar absürt suçlamaların yapıldığı dönem yok. Bu komedilikleri sıkıntılar geçtikten sonra göreceğiz. Bizim şu an yargılandığımız Tahşiye dediğimiz, komedi… Komedi de diyemiyorum çünkü bu meseleden dolayı Hidayet Karaca -çok değerli bir insan- 7 aydır hapishanede bulunuyor. Türkiye daha önce de sıkıntılı dönemler yaşadı. Bu seferki kadar kaba, saba, hoyratça kanun nizam tanımayan bir dönem hiç olmadı." diye konuştu.
Meydan gazetesi yazarı İhsan Yılmaz ise, şöyle konuştu: "Yaptıkları ile sindirmeye bezdirmeye çalışıyorlar. Pes etmemek lazım. Sözün bittiği yerdeyiz desek de konuşmaya devam etmeliyiz. Başka gücümüz yok. Başka silahımız yok. Eleştirme hakkı elimizde olan tek şey. Çok şükür şu an farklı kanal ve mecralar var. Bugün, Cumhuriyet tarihinde ilk defa hakimler verdiği karardan dolayı hapis cezası verildi. Eşini işten attılar, çocuğunu kreşten attılar. Bakın bu kadar pervasız ve zalimiz mesajı veriliyor. Sindirme operasyonu. Bir devir bitti."
Samanyolu TV Ankara Temsilcisi Abdullah Abdulkadiroğlu da, "21 yıldır gazeteciyim, böyle bir dönemi yaşamadım. Daha önce de akreditasyonlar uygulandı, medya üzerinden farklı baskılar uygulandı ama bu kadar hukukun bir kenara bırakıldığı, benim canım böyle istiyor denilen bir dönem olmamıştı. Bu ülkenin geldiği nokta açısından çok üzücü. İktidar şiddet uygulayarak susturmaya çalışıyor." şeklinde konuştu.
ABAY: AKP TÜRKİYE'Sİ, TUTUKLU GAZETECİ SAYISINDA DÜNYA BİRİNCİSİ OLDU
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) sözcüsü Necati Abay ise şu görüşleri dile getirdi: "AKP Türkiye'si, tutuklu gazeteci sayısında dünya birincisi oldu. Eğer bir gazeteci, Mehmet Baransu gibi gazetecilik görevini yaparken saldırıya uğramışsa, biz TGDP olarak ideoloji ve siyasal görüş ayrımı yapmadan ona sahip çıkarız. Hidayet Karaca da sahip çıktığımız gazeteci arkadaşlarımızdan birisidir. Bizim 3 tane ölçütümüz var. İlk olarak tutuklanan gazetecinin beyanını alıyoruz. Görevi nedeniyle mi tutuklandı? Yoksa yasadığı faaliyetleri sebebiyle mi? Sonra avukatının görüşlerini alıyoruz, üçüncü olarak da dosyasına bakıyoruz. Mehmet Baransu gibi bir gazetecinin bir gün bile tutuklu kalması zuldür. Dosyasındaki iddiaların birçoğu asılsız. Çifte standart anlayışından uzaklaşalım, hangi görüşe sahip olursa olsun gazetecilere sahip çıkalım. Memleketimizde 14 yıldır cezaevinde bulunan gazeteci var. Müebbet hapis cezası alan gazeteciler var. Cumhuriyet tarihinde Türkiye ilk kez AKP döneminde tutuklu gazeteciler sayısına dünya birincisi oldu."
CİHAN