Zaman Gazetesi yazarı gazeteci Ali Bulaç, "28 Şubat gitti mi? Hayır bana sorarsanız bütün gücüyle, bütün ağırlığıyla şuan Türkiye'yi domine etmektedir." dedi.
Saadet Partisi tarafından Şişli Kent Kültür Merkezi'nde Necmettin Erbakan'ı anma etkinlikleri çerçevesinde 'Savaş değil! Barış, çatışma değil! Diyalog' paneli düzenlendi. Panelde 28 Şubat postmodern darbesine değinen Zaman Gazetesi yazarı gazeteci Ali Bulaç, "28 Şubat gitti mi? Hayır bana sorarsanız bütün gücüyle, bütün ağırlığıyla şuan Türkiye'yi domine etmektedir." dedi.
Necmettin Erbakan ölüm yıl dönümünde çeşitli etkinliklerle anıldı. Saadet Partisi tarafından Şişli Kent Kültür Merkezi'nde 'Savaş değil! Barış, çatışma değil! Diyalog' isimli bir panel düzenlendi. Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş'ın moderatörlüğünü yaptığı panele Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç, Milli Gazete Yazarı Burhan Bozgeyik, Gazeteci Nevzat Çiçek ve Yeniçağ Yazarı Arslan Bulut konuşmacı olarak katıldı.
Panelin açılış konuşmasını Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Birol Aydın yaptı. Konuşmasında diyalog vurgusu yapan Aydın, "İslam aleminin, ülkemizin hali ortadır. Bir ülkede iç barış yoksa, o insanlar birbirlerini anlamada, anlamasalar bile birbirlerini tahammül etmede belli bir eşiğe ulaşamazlar ise hiç bir dış tehdide karşıda ülkelerini, ailelerini ve toplumlarını savunamazlar. Hakeza İslam ülkeleri kendi sorunlarını da kendi çözemez hale gelirler ise onların sorunlarını bugün olduğu gibi Amerika ve Rusya oturur karar verir. Bu zilletten de Müslümanlar payını alırlar. Bu açıdan 'savaş değil barış, çatışma değil diyalog' teması önemlidir." dedi.
'28 ŞUBAT DEVAM EDİYOR'
Konuşmasında 28 Şubat'ın bitmediğini vurgulayan gazeteci Ali Bulaç, "28 şubat aslında, 6 milyon 100 bin oy almış bir partinin mağdur edilmesidir. Gayri meşru yollarla iktidardan düşürülmesidir. Eğer Erbakan hoca çatışma tarafını seçseydi. 6 milyon insanı belki daha da fazla insanı sokağa dökebilir, direnişe çağırabilirdi. Suriye'de maalesef İhvan'ın yaptığı gibi. O zaman Türkiye bir kaosa sürüklenirdi. Ama Erbakan hoca dedik ki bu bizim tarihsel yürüyüşümüzde bir virgül hükmündedir. Bu hakikaten çok basiretli, ferasetli bir politikaydı. Nitekim bunun mirası olarak 2002 yılında 28 adeta raftan kalktı milli görüş geleceğinden çıkmış ama gömleğini de çıkarmayı ihmal etmemiş bir hareket iktidar oldu, İktidarını halen devam ettiriyor. Diyeceksiniz ki 28 Şubat gitti mi? Hayır bana sorarsanız bütün gücüyle, bütün ağırlığıyla şuan Türkiye'yi domine etmektedir." dedi.
Panelin soru cevap kısmında cemaatler hakkındaki soruyu cevaplandıran Ali Bulaç şunları dile getirdi: "Bu toplumun ana gövdesi, çimentosu cemaatler ve tarikatlerdir. Bunda hiç şüphe yok. Sosyal İslamı onlar temsil ediyor. Bütün dünyada İslam aleminde böyledir. Cemaatlerin kendi alanı dışına çıkıp devletin içerisinde ülkenin aleyhine ve hükümetlerin aleyhine olmak üzere faaliyetlerde bulunması, kumpas kurması, farklı teşebbüslerde bulunması muhakkak ki bir suçtur. Bunda hiç şüphe yok. Fakat bir suç işlediği iddia edilen bir cemaate karşı eğer önlem alınacaksa; 1- Hukuk takip edilmeli. 2- Ceza ferdidir, kim bu işe karışmışsa o yargılanmalı. 3- Ceza kolektif olmaz, cemaatin tüm üyeleri bu kapsama alınmaz. 4- Ceza intikamcı olmaz, yani her ne ise odur.
Kenya’daki bir öğretmeni sen niye cezalandırıyorsun. Bu dinde malların müsaderesi var mı? Cemaat suç işlemişse onun cezasını ver. Yargıla ve kim karışmışsa onun cezasını miktarınca ver. Başım gözüm üstüne. Benim tek itirazım bu. Eğer şu anda uygulanılanlar cemaate karşı uygulananlar, teammül halini alırsa yarın öbür gün iktidar değiştiğinde aynısını uygulayacaktır. Bu çok tehlikeli bir şeydir. Hiç kimse, hiçbir dini gurubun, hiçbir cemaatin güvencesi olmayacaktır bu memlekette. Herkesin malını müsadere edeceksiniz. Herkesi kolektif cezaya tabi tutacaksınız. Herkesin mal varlığını, çoluk çocuğuna kadar şey yapacaksınız. Onu cezalandırmaya kalkışacaksınız. Bundan Müslümanlar zarar görecek."
'ERBAKAN HOCAMIZIN SÖYLEDİKLERİ HAYAL MAHSÜLÜ DEĞİLDİ'
Konuşmasında Necmettin Erbakan'ı anlatan Burhan Bozgeyik ise "hocamızın en büyük özelliği insan yetiştirmesi. Yıllardan beri Türkiye'yi yöneten kadrolarda Erbakan hocamızın imzası var. Bu yönünü unutmamak lazım. İkincisi bu ülke insanlarının tamamının ve İslam dünyasının huzuru ve refahı için çalışmış hayatını buna adamıştı. Erbakan hocamızın söyledikleri hayal mahsül değildi. Hayal mahsülü olmadığını iktidara geldiğinde gösterdi. Topu topu bir yıl iktidarda kaldı. Bir yılında 6 ayı post modern darbenin hazırlıklarıyla, onun alt yapısıyla tencere, tava çalmakla, ışıkları söndürmekle yani psikolojik savaş taktikleriyle uğraşmakla geçti. Geriye kalan 6 ayda yaptıklarına baktığımızda bunun bütünüyle Cenab-ı Hakkı'n bir lütufu olduğunu görürsünüz." dedi.
Gazeteci Nevzat Çiçek, Necmettin Erbakan'ın iktidarı döneminde ekonomik anlamda yapmış olduğu reformlardan bahsetti. Bir ülkede siyasi bağımsızlığın olabilmesi için iktisadi bağımsızlığın olması gerektiğini vurgulayan Çiçek, "D8 dediğimiz projenin sadece siyasal anlamıyla okunması mümkün değil. İktisadi bağımsızlığa gidiyorsanız, o iktisadi bağımsızlığı engelleyen her şeyi yıkmanız gerekiyor. Bugün Türkiye enerji politikasında yüzde 71'de bağımlıyken siyasi anlamda bir politika üretmesi mümkün olabilir mi, hayır. Kendimizi kandırmamıza gerek yok. İslam coğrafyalarında temel problem buydu." şeklinde konuştu.
'AKP'DE MAYA EKSİK'
37 yıllık gazetecilik hayatında sadece olaylarla değil fikirlerle de ilgilendiğini belirten Arslan Bulut, 2003 yılında Necmettin Erbakan'la yapmış olduğu bir görüşmeyi anlattı. Erbakan'a AKP hakkında bir soru sorduğunu anlatan Bulut, "Orada kendisine sordum. Siz bugün mevcut AKP iktidarından şikayet ediyorsunuz. Siyonistler getirdi diyorsunuz. MHP'nin Avrupa Birliği ile ilgili politikasından rahatsızdılar dolayısıyla o iktidarı yıkıp bu iktidarı getirdiler. Medyayı kullanmak suretiyle ve bizim itibarımızı bizim adımızı işte Erbakan Hocayı Cumhurbaşkanı yapacağız diyerek bu iktidarı oluşturdunuz diyorsunuz ama bu kadar şikayet ettiğiniz kişiler sonuçta sizin milli görüş hareketinin içinden yetişmiş talebeleriniz bu bir çelişki değil mi diye sordum. O da dedi ki ekmek yapmak için un gerekir, su gerekir, tuz gerekir başka birde maya gerekir, maya herşeyden önemlidir." dedi." ifadelerini kullandı.
CİHAN