'3 defa konuştum, üçünde de operasyon yapıldı'

Eski AKP milletvekili Bülent Arınç Rotahaber sitesinden Eşref Aydoğmuş'a özel röportaj verdi

Arınç, birçok konudaki fikirlerini aktardığı röportajda, Türkiye çapında yapılan nefret operasyonları ve başta yakından tanıdığı Gazeteci Hidayet Karaca'nın tutukluluğu olmak üzere birçok siyasi tutuklamayla ilgili 'cübbeni al gel' ya da 'duruşmaları izlemeye gel' çağrılarına cevap verdi. Arınç, cezaevine ziyarete ya da duruşmalara gitsem tutuklu masumlara zarar verebilirim derken Manisa'daki nefret operasyonlarını örnek gösterdi.
Röportajdan ilgili bölüm...
***
(...)
*Siz, ‘Cübbemi giyesim geliyor’ dediğinizde tutuklu Gazeteci Hidayet Karaca bir çağrıda bulunarak, “O cübbeyi giymeseniz de sizi duruşmalara bekliyorum.” demişti…

Teşekkür ederim. Ben Başbakan Yardımcısı iken RTÜK’ten sorumluydum. Kendisi de Televizyon ve Radyo Yayıncıları Derneği Başkanıydı bildiğim kadarıyla. O zaman yeni RTÜK kanunu yaparken biz kendileriyle iş birliği yaptık. Şimdi içeride olduğunu biliyorum. 

İlk defa sorgulanacağı zaman da İnşallah tutukluluğuna karar verilmez dedim. Çünkü ben prensip olarak baştan beri tutuklu yargılamalara karşıyım. Bu Can Dündar da olsa böyle, Ahmet Şık da olsa böyle, diğeri de olsa böyle… İnsanlar, istisnai olarak tutuklanmalı. Hidayet Karaca şimdi beni duruşmaya davet ediyor. Sadece o davet etmiyor, Mehmet Baransu da bana ‘Cübbeni al gel’ diyor. Bunlar doğru şeyler değil. Çünkü benim onlarla ilgili bir şey söylemem onların aleyhine netice meydana getiriyor. Biz istemesek bile. 

Mesela Manisa’da çok iyi bildiğim insanların hiçbir suçları ve kabahatlerinin olmadığını, kötü şekilde suçlandıklarını söyledim. Bilerek söylüyorum  çünkü o insanları tanıyorum. O insanları o kadar tanıyorum ki bunlara biz zamanında İl Başkanlığı teklif etmişiz, Belediye Başkanlığı teklif etmişiz. Esnaf, işadamı bunlar. O kadar güvenmişiz ki, hatta birkaç tanesi Belediye Meclis Üyesi olmuş. Ama bunlar şimdi fetöcü örgüt mensubu olarak çağrılıyor. Sempatizan olabilirler. Milyonlarca insan gibi. Ama hukuk dışı hiçbir çalışmanın içerisinde olmadıklarına ben inanıyorum. Bunu üç defa söyledim, ben üç defa söyledikten sonra da üç defa operasyon yapıldı. 

“HİDAYET KARACA’YA, İLHAN İŞBİLEN’E, ZARAR VERMEMEK İÇİN GİTMİYORUM”

Şimdi bu açıdan baktığımız zaman benim Hidayet Karaca ile ilgili duruşmaya gitmem bir şey değil, onunla ilgili müspet bir şey söylesem dahi aleyhine yorumlanacak gibi. İlhan İşbilen Milletvekilimizdi. Kendisini eskiden beri tanırım. Bu süreç içerisinde hiçbir şekilde konuşmadık ve bir araya gelmedik. Şurada Sincan’da cezaevinde yatıyor, ben bu insanı da ziyarete gidemiyorum. Çünkü bu ilişkilerin, yani bir Milletvekiline geçmiş olsun ziyaretinin bile başka şekilde yorumlanacağını, başka şekilde sonuç vereceğini az çok tahmin ediyorum. O yüzden kimse kusura bakmasın.

*Zarar vermemek için gitmiyorsunuz yani?

Zarar vermemek için tabi. Sabah dualarımda, teheccüde kalktığım zaman da “Ya Rabbi, zulme uğratma, zulmettirme, bizi zalimlerden eyleme, bizi kötülüklere ve haksızlıklara karşı muhafaza et” diyorum. “Mağdur edilen masum insanlara da sen yardım et” diyorum. Yapabileceğim şimdilik bu.

*Gazeteci Mehmet Baransu 1 yıldan fazla bir süredir içeride. AYM, hak ihlali talebini reddetti. Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül’ün talebini kabul edip Baransu’nunkini reddetmesini nasıl yorumladınız? 

Ben hiçbir gazetecinin bir gün bile hürriyetinden mahrum  edilmesi taraftarı değilim. Bu sözümden dolayı beni baştan sona herkes eleştirmiştir. Ben, uzun tutukluluklardan dolayı kim müracaat etmişse, AYM’nin o kişinin lehine karar vermesini isterim.

* Türkçe Olimpiyatları’ndaki bir konuşmanızda Fethullah Gülen ve cemaati için “Adına enstitüler açılan, bu öğreti için parlamentolarını üniversitelerini tahsis eden dünyada yüzlerce ülke var. Ne diyor bu insan? İnsanlara ne söylemek istiyor? Hangi metodu takip ediyor? Açıyorlar, bakıyorlar, inceliyorlar altından barış ve müspet hareket çıkıyor. Bütün dünyanın takip ettiği bu sistemi biz de takip edeceğiz." diyorsunuz. Pişman mısınız bu söyledikleriniz için?

Pişmanlık duyuyorum, duymuyorum şeklinde bir cevap vermem. Şu açıdan vermem; siz benim sadece bir yerde yaptığım konuşmayı dediniz, ben Meclis Başkanlığı’m dönemimden itibaren hemen hemen her Olimpiyat törenlerine katıldım, ve her törende en az 140 ülkeden gelmiş çocuklara ev sahipliği yaptım. Onları övücü sözler söyledim. Dünyadaki bu eğitim gönüllülüğü hareketini başlatanlara da hep teşekkür ettim. Sözlerim  samimidir. Ama sadece ben yapmadım bu konuşmaları. Mesela son olimpiyatlardan birisi İstanbul’da yapıldığında Sayın Cumhurbaşkanımız TT Arena stadında yüz bin insanın önünde onlar için de çok olumlu sözler söyledi ve Fethullah Gülen’in Türkiye’ye dönmesini, bu hasretliğin bitmesini istedi. Daha önceki konuşmaları yapanlar Ahmet Davutoğlu’dur, Köksal Toptan’dır, Cemil Çiçek’tir, Bekir Bozdağ’dır, hepsi. Yani onlar pişman olmadılarsa,  bu sözleri söylemekte hepimiz mazuruz diyorlarsa benim de söyleyecek başka bir şeyim yok.

Tabi 17-25 Aralık’tan sonra bu tür toplantılara hiçbirimiz gitmedik. Hatta bunlara yer ve salon verilmedi.

Onlar şimdi yurtdışında yapıyorlar bunu. Yurtdışında yaptıkları bu toplantılara da Obama mesaj gönderiyor. UNESCO mesaj gönderiyor. Demek ki onlar ısrarla bu hizmetleri sürdürüyorlar, bu açıdan Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden bir şey olduğunu zannetmiyorum.


MANİSA'DA NE OLMUŞTU?

Manisa'da geçtiğimiz aylarda ev hanımları, esnaflar ve öğretmenlere yönelik yapılan operasyonlarda birçok kişi gözaltına alınmış, bu kişilerden bazıları tutuklanmıştı. Kermes ve sadaka topladıkları için gözaltına alınan ev hanımlarından bazılarının ellerine kelepçe takılması vicdanları kanatmış, bazı kadınlar tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Aynı operasyonlarda, içlerinde 80 yaşında esnafların da yer aldığı hayırseverlerin gözaltı çilesine maruz bırakılması tepkiye sebep olmuştu.

27 Mayıs 2016 16:49
DİĞER HABERLER