TİGEM'den edinilen bilgilere göre, koyun sayısının artmamasının et üretimini olumsuz etkilemesinden dolayı Üretici Şartlarında Sözleşmeli Küçükbaş Hayvancılık Projesi'yle sözleşmeli üretim modeli geliştirildi. Modelle köylerde, atıl kalan mera alanlarını üretime kazandırmak, koyun barınaklarının tam kapasite kullanımını sağlanmak, ülkede koyun varlığını artırmak, kırsalda koyunculuk yapan insanları sosyal güvenceye kavuşturmak amaçlandı.
TİGEM, proje kapsamında Ziraat Bankası aracılığıyla sözleşme imzalayacağı yetiştiricilere 300 başa kadar küçükbaş hayvanı ücreti karşılığında satacak. Kurumca, bakım, besleme ve hayvan sağlığı masrafları için avans verilecek. Doğacak kuzuların alımı garanti edilecek ve taban alım fiyatı önceden belirlenecek. Söz konusu hayvanların alımı için başvurular, TİGEM'in internet sitesinden (www.tigem.gov.tr) alınmaya başlandı.
Memlekette koyunculuk yapmaya meraklı ne kadar çok kişi varmış. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, “köye dönene 300 koyun vereceğiz, sigortasını ödeyeceğiz ve asgari ücret vereceğiz” dedi. Şehirde yaşayan binlerce belki yüz binlerce kişi köye dönmek için bu açıklamayı bekliyormuş gibi hazırlıklara başladı.
Tarım teşkilatlarını, bizleri arayan koyun meraklıları devletin “bedava” vereceği koyunları nereden alacaklarını soruyor.
Koyunların bedava olmayacağını, herkese verilmeyeceğini söylediğimizde küfürü yiyen biz oluyoruz.
Sadece üreticinin değil, bakanlığın da kafası karışık. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba önce şehirden köye döneceklere koyun vereceklerini açıkladı. Sonra yanlış anlaşıldığını, öncelikle köyde, kırsalda oturanlara verileceğini söyledi.
İster kentten kırsala, isterse kırsalda oturana verilsin, koyun dağıtılacak denilince bu işi bilen bilmeyen herkes sıraya girdi. Koyunla keçiyi ayırt edemeyenler bile “bende istiyorum” diyor.
Koyun projesi neden bu kadar ilgi gördü? Öncelikle, son yıllarda kömür, makarna, süt, sosyal yardımlar o kadar yaygın hale getirildi ki, toplum “bedava” bir şeyler almaya alıştırıldı. Bedava 300 koyunu duyan “bende istiyorum” diyor.
İkincisi, yoğun işsizlik nedeniyle herkes asgari ücretli, sigortalı bir işi olsun istiyor. Yılarca, doğduğu topraklara dönmeyi hayal eden birisi için, “bedava 300 koyun, artı iş, artı sigorta” gerçekten kaçırılmayacak bir fırsat olarak görülüyor. Yani işin cazibesi bedava olması,sigorta ve asgari ücret garantili olması.
Oysa, işin gerçeği çok farklı.
Verilecek koyunlar bedava değil. Köyde de olsanız, şehirde de olsanız bu projeden yararlanmanız için banka kredisi karşılığında ipotek verecek kadar toprağınızın, gayrimenkulünüzün olması gerekiyor. Ayrıca koyunları koyacak ağılınızın olması gerekir.
Toprağınız ve ağılınız varsa, devletin size temin edeceği 300 koyunu bedava değil, kredi karşılığında alabilirsiniz. Damızlık koyun fiyatı ortalama 1000 lira olduğuna göre minimum 300 bin lira kredi ile koyun alabileceksiniz. Diğer giderler hariç.
Dikkat edilmesi gereken bir başka önemli nokta, koyunculuk yapmak isteyenler köye dönmek için çok acele etmesin. Çünkü, bu proje ile isteyen herkese koyun verilemeyecek. Toplam 500 bin koyun verileceği açıklandığına göre, 300 koyun projesinden sadece 1667 kişi yararlanabilecek. Yani milli piyangodan biletinize ikramiyenin isabet etmesi kadar şansınız var.
Koyunlar nereden alınacak?
En önemlisi, dağıtılacak 500 bin baş damızlık koyun nereden temin edilecek? Cinsi, kalitesi, fiyatı ne olacak? Türkiye’de bu kadar koyun var mı? Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2016’de 30 milyon 983 bin baş olan Türkiye koyun varlığı, 2017’de 33 milyon 677 bin başa ulaştı. Bunun 2 milyon 420 bin başı merinos, 31 milyon 257 bin başı yerli ırklardan oluşuyor.
Hükümetin 300 koyun projesini uygulayacak Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün 8 Kasım 2017 itibariyle 161 bin 915 koyunu var. Bunların hepsini bu proje kapsamında verseler bile yetmiyor.
Genç Çiftçi Projesi kapsamında 2016 yılında 2 bin 680 proje kapsamında 107 bin 200 küçükbaş hayvan dağıtımı yapan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, 2017’de 121 bin 952 küçükbaş hayvan dağıtımı yapacağını ilan etmişti.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, kendi kaynaklarından hayvan temin edemediği için iç piyasadan sağlamaya çalıştı. Fakat, iç piyasadan da bu kadar koyun temin edilemediği için bir bölümü ithal edildi. Ortalama 100 bin koyunu temin edemeyen Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü 500 bin baş koyunu nasıl temin edecek?
Türkiye’nin 33 milyon 677 bin baş koyunu olsa da bu proje kapsamında dağıtacak 500 bin baş damızlık koyunu ne yazık ki yok. İç piyasadan koyun almaya başlandığı anda fiyatlar hızla artar. Bakan Fakıbaba’nın açıkladığına göre fiyat artarsa hemen ithalat yapılacak.
Koyun ithalatına 37 milyon dolar
Sadece 2017 yılında, Türkiye, 41 bin 459 baş damızlık koç ve koyun ithalatı yaptı. Bunun karşılığında 5 milyon 269 bin 748 dolar döviz ödendi. Bir yaşından küçük, damızlık olmayan 162 bin 956 bin baş kuzu ithalatı için 19 milyon 32 bin 265 dolar ödendi. Damızlık olmayan 76 bin 254 bin baş koyun ithalatına da 13 milyon 11 bin 220 dolar ödeme yapıldı.
Toplamda 2017 yılında, 280 bin 669 baş damızlık veya damızlık olmayan koyun,koç ve kuzu ithalatı gerçekleştirildi. Bunun karşılığında 37 milyon 313 bin 253 dolar ödendi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 300 koyun projesi kapsamında dağıtılacak 500 bin baş koyunun çok büyük bölümü ithalatla karşılanacak. Dolayısıyla koyun yetiştiriciliği desteklenecek diye seviniyoruz. Oysa, bu proje ile bedava koyun alacağını sanan çiftçilerimiz bankaya borçlandırılarak başka ülke çiftçilerine destek sağlanacak. Başka ülkelerin koyun yetiştiricileri bu işe daha çok sevinecek.
Özetle, devletin görevi koyun veya inek dağıtmak olmamalı. Hayvancılık yapılacak ortamın ve çiftçinin para kazanması sağlanmalı. İthalatla değirmen suyu dönmüyor. İthalat mevcut üretimi de yapılamaz hale getirir.