Zaman Gazetesi’nin Yenibosna'daki binasına gelen gazeteciler kayyım atanmasına tepki gösterdi. Gazeteci Ali Bulaç, "Özellikle hükümetteki arkadaşların çoğunu tanıyorum benim arkadaşlarım.Ben o arkadaşların da bu gece yatmadan önce ciddi bir vicdan muhasebe yapmalarını arzu ediyorum" dedi.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdülhamit Bilici, medya grubuna kayyım atanması ile ilgili yaptığı açıklamada, kararın demokrasiye kara bir leke olarak düşeceğini söyledi. Bilici, baskıyla toplumsal grup ve fikirlerin ortadan kaldırılamayacağını söyleyerek, "Toplumsal grupları baskıyla ortadan kaldırmaya çalışanlar tarih boyunca lanetle anılmıştır" dedi.
Bilici, Zaman Gazetesi binası önünde toplanan grup çalışanları ve destek için gelen vatandaşlara hitap etti. Sözlerine "Değerli Zaman okurları, kıymetli arkadaşlarım. Sizleri çok daha güzel günlerde ağırlamak isterdik. Fakat ülkemiz maalesef her gün acı haberler alan bir konuma sürüklendi." dedi.
Meydan Gazetesi Yazarı Turgay Oğur, gazete önünde destek için toplanan vatandaşlara yaptığı konuşmada “Bu bina aslında bir puttur. Bırakalım inşaat, çimento, demirçelik müminleri gelip bu putu alsınlar.” dedi.
"4 MART TARİHE TÜRKİYE'NİN AÇIK FAŞİST REJİME GEÇTİĞİ GÜN OLARAK GEÇECEK"
Gazeteci Mümtaz'er Türköne, "4 mart 2016 cuma günü tarihe Türkiye'nin açık faşist rejime geçtiği gün olarak geçecek. Memleketimizde hak yok, adalet yok, hukuk yok, sadece tek bir kişinin isteği arzusu, çıkarı hesabı duruyor. Ve bizler onlar için hüküm geldiği zaman, bu dünyada olara adil davranacağımıza söz veriyoruz." dedi.
"İSLAMCI DEDİĞİMİZ ARKADAŞLARIMIZIN ELİYLE ÜLKE YIKILIYOR"
Gazeteci yazar Levent Gültekin, Zaman gazetesine kayyım atanması haberleriyle ilgili, “Bu artık Cemaat meselesi olmaktan çıktı, Türkiye yıkılıyor. Acı olan, benim de ömrümü vermiş olduğum –neredeyse 30 yılımı verdim- dindar, İslamcı dediğimiz arkadaşlarımızın eliyle ülke yıkılıyor.” dedi.
'BU GECE CİDDİ BİR VİCDAN MUHASEBESİ YAPMALARINI ARZU EDİYORUM'
Hükümettekilere seslenen gazeteci Ali Bulaç şunları dile getirdi: "Özellikle hükümetteki arkadaşların çoğunu tanıyorum benin arkadaşlarım. Beraber büyüdük beraber mücadele verdik bugün çok tepe noktalarda bulunuyorlar. Bu muameleyi onlara yakıştıramıyorum. Bu onların inancı değil bu onların politikası değil onların dünya görüşleri değil. Bu bambaşka bir şey, bambaşka bir olay. Ben o arkadaşların da bu gece yatmadan önce ciddi bir vicdan muhasebe yapmalarını arzu ediyorum. Rica ediyorum Türkiye bunu hak etmedi. Onların başta olduğu bir ülke, özgür bir ülke olmalı, ahlaki üstünlüğü bir ülke olmalı adaletin tesis edildiği bir ülke omalı. Sosyal barışın birlik ve beraberliğin korunduğu bir ülke olmalı ve İttihad-i İslam yolunda önemli adımların atıldığı bir ülke olmalı. Eğer Türkiye bu yolda ise ben yanlış yoldayım. Eğer Türkiye bu yolda değilse o zaman onların nefis muhasebesi yapması elzemdir. Bu onların hem dünyaları hem ahiretleri için önemlidir."
Zaman gazetesi yazarı Şahin Alpay, kayyım iddialarına yönelik yaptığı açıklamada, “Türkiye’de adım adım demokrasinin, özgürlüklerin, hukuk devletinin ortadan kaldırıldığı bir süreci yaşıyoruz.” dedi.
'İNŞALLAH BUNUN ŞAFAK AYDINLIĞI OLACAĞINA İNANIYORUZ'
Zaman gazetesi yazarı Ali Ünal da düşüncelerini şöyle açıkladı: “Gerek Türkiye’de gerek dünyada tanınan bir hizmet hareketi var. 170 ülkede. ‘Şu anda dünya üzerinde terörle ilişkilendirilemeyecek bir hareket’ denildiğinde, hemen herkes Hizmet Hareketi’ni diyeceklerdir. Hakikatlerin tersine çevrilerek, bu insanların terörle yargılanması, suçlanması ve terör bahanesiyle medyalarına el konması, bazı iş adamlarının takibe alınması tamamıyla Kur’an’daki ‘infak’ emrine uyarak, iyi nesillerin yetişmesi adına, insanlık ve ülke adına infakta bulunanların faaliyetlerinin terör içine alınması, bütün bunlar yapılabiliyorsa, böyle bir ülkede hukuk da yasa da manasını yitirir; hatta yasaya, hukuka, hakikate bir hakaret olur. Her türlü haksızlık ve hukuksuzluğun yapılabildiği bir süreci yaşıyoruz.
Bunun iki sebebi var; birincisi bu sürecin başındakiler, Allah insanlara bir vicdan vermiştir. Girdikleri çıkmazdan, ya hatalarını kabullenip çıkacaklar veyahut da bunu yapamazlarsa, kendilerini vicdanlarında aklamak için kamuoyunda aklamak için daha fazla o çıkmaz sokakta batacaklar. Şu anda onu yaşıyoruz. Fakat hiç tükenmeyen bir ümidimiz var Allah’tan. İnşallah bu ülke gerçek manada aydınlığa çıkacak fakat bunun çıkması bir takım bedeller ister. Gaye ne kadar büyükse o kadar bedeller ister. Hz. İsmail gibi bir şahsın kurban edilmesi çok önemliydi ki insanlık adına, Allah bunu emrediyor fakat H. İbrahim ve Hz. İsmail’in sadakatini görünce kurban yerine bir fidye gönderiyor. Şu anda Hizmet Hareketi de büyük bir kurban olarak, bu ülkenin geleceği adına, insanlığın geleceği adına bir fonksiyon görüyor. Allah bu şekilde seçmişse buna sevinmek lazım. Fakat usulü dairesinde, adaletten sapmamak kaidesiyle gerekli hukuki savunmalar yapılacaktır. Çizgiden çıkılmadıkça, gittikçe ülkeyi bir karanlığa, bir bataklığa saplayanlar bunun sonunda yaptıklarının bedellerini görecekler. Bütün bunlara sessiz kalan bir ülke tercini ahlaktan yana değil, menfaatten yana kullanan bir ülke bedeller ödeyecek ki ödüyor zaten. Hizmet’e de bir kurban olmak, bir fidye olmak düşüyor. Zaman gazetesi de bu fidyelerden büyük birisi olacak. Biz inşallah bunun şafak aydınlığı olacağına inanıyoruz.”