40 yıllık MHP'liden EVET

40 yıllık MHP'liden EVET
12 Eylül sonrası 49 ay Mamak'ta hapis yatan, hayatının 40 yılını ülkücü harekete adamış Hakkı Şafak Ses: Darbe anayasasıyla hesaplaşma vakti geldi.
12 Eylül 1980 günü saat 04.00'te tankların sokaklarda yürümesinin üzerinden 30 yıl geçti. Darbenin ardından sistematik işkence ve ölüm, çekilen acıların sebep olduğu toplumsal travmanın izleri günümüze kadar taşındı. Belki de kaderin bir cilvesi olsa gerek, yine bir 12 Eylül günü, 12 Eylül 2010'da Türkiye, darbecilere yargı yolunu açabilecek düzenlemeleri de içeren anayasa referandumu için sandık başına gidiyor. SABAH da bu süreçte, 12 Eylül'de işlerini, yuvalarını, ailelerini, hayallerini yitirenlerin öykülerini ve referandumun onlar için ne ifade ettiğini derledi Ömrünün 40 yılını ülkücü harekete adayan Hakkı Şafak Ses, lise yıllarından bu yana siyasetin içinde... Bir ara MHP Genel Başkanlığı'na aday olan Ses, 12 Eylül darbesi öncesinde MHP teşkilatlarının eğitim sorumlusuydu. 12 Eylül'ün ayak seslerini bir gün öncesinde, bir askeri doktor arkadaşının muayenehanesinde duymuştu. Hamile eşini ve 3 yaşındaki çocuğunu İzmir'de bırakarak Ankara'ya yola koyulduğunda 25 yaşındaydı. 1.5 yıl kaçak yaşadı ve teslim olduğunda idam cezasıyla yargılandı. 49 ay Mamak Cezaevi'nde kaldı. Eve geri döndüğünde aradan 6 yıl geçmişti. Hakkı Şafak Ses, cezaevi yıllarını, darbe anayasasına bakışını ve referandum süreci hakkındaki düşüncelerini SABAH'la paylaştı. KARIŞTIR-BARIŞTIR YÖNTEMİ... Teslim olduğunuzda hangi cezayla yargılandınız? İdam!.. Mamak Cezaevi'nde 49 ay tutuklu kaldım. Sonra beraat ettim. Ceza alsam 7.5 yıl yatacaktım. İnfaz yasasına göre hapis yattığım süre 11 yıla karşılık geliyor. Yani alacaklıyım. Cezaevi günlerinizi anlatır mısınız? Mamak laboratuvardı. Biz de denekler. Sadece Mamak'ta uygulanan "karıştır-barıştır" yöntemi vardı. Ben televizyonla bile işkence edilebileceğini orada gördüm. Cop yemediğim tek gün bir bayram sabahıydı. 49 ay boyunca toplam 3 bin defa coptan geçtim. 'Karıştır barıştır' nasıl bir yöntemdi? Milli Güvenlik Konseyi, içeriye ve dışarıya karşı cezaevinde "Emniyeti sağlayamıyorsunuz, olaylar oluyor" denmesin diye solcuları yalnız bırakmak istemedi. Dolayısıyla 3 komüniste, 1 ülkücü koyarak dengeyi kurdular. Hücrelerde ise 2 komünist, 1 ülkücü dengelemesi yaptılar. Bir koğuşta daha önce çatışmış sanıklar bir arada, can güvenliği ne içeride ne de dışarıda var. Ama böylelikle sol, Mamak'ta eylem yapamadı. "ŞU AN İBRE 'EVET' YÖNÜNDE" "Televizyonla işkence" dediniz. Ne yapıldı? Solcular Avrupa'ya şikâyet ettiler, "Ceza evlerinde televizyon bile seyredemiyoruz" diye. Yıllar sonra yabancı heyetlerin cezaevlerini gezmesi ile televizyon izni çıktı. Bir gün bize "Sol ve sağ görüşlü tutuklular, aranızda anlaşarak biriniz televizyon sehpasını, diğerleriniz televizyonu getirebilirsiniz" dediler. O anı anlatamam, bütün ideolojiler kalktı, insani bir paydada buluştu. Tam 1986 Dünya Kupası öncesi. Yıllar sonra bir ekran görüyorsun; siyahbeyaz. Ama bize Şirinler çizgi filmini 10 dakika seyrettirip, kapattılar. Neyse sonunda Dünya Kupası geldi çattı. Ama maçın girişindeki törenleri gösterip iki dakika sonra da fişi çektiler. Sonunda sol-sağ o televizyonları alıp koridorlara bıraktı. 12 Eylül'de nasıl bir sonuç bekliyorsunuz? Öncelikle referandumda ister evet isterse hayır oyu versin, parti mensuplarının ve ülkücülerin herhangi bir yargıyla itilip kakılmasını istemiyorum. Bırakın insanlar vicdanına göre karar versin. Şu anda ibre "evet" yönünde. Bireysel olarak kararınız nedir peki? Ben 12 Eylül'le hesaplaşmak, bu fırsatı değerlendirmek istiyorum. Ayrıca, Türkeş de 12 Eylül'ün çıkardığı anayasaya ülkücülerin "hayır" demesini istemişti. Bugün bu anayasanın değişmesini istemekle o gün o anayasaya hayır demek aynı duruştur. Süregelen 'samimiyet' tartışmaları için görüşünüz? Burada samimiyet olgusunu hem "hayır" hem "evet"çilerde görmek lazım. Rahşan Affı'ndan ülkücüler hariç herkes yararlandı. Bu kişiler solla aynı suçu işlemiş. 12 Eylül mağduru cezaevindeki ülkücülerin ve firarda olanların ülkeye gelmesi için kanun değişikliği yapılmalı. 13 Eylül sabahı beyazları giyecek 12 Eylül darbesini protesto etmek için tam 30 yıldır sadece siyah giyen 72 yaşındaki Malatyalı Şeho Karakoç, referandumda 'evet' oyu kullanacağını söyledi ve ekledi: "Şimdiden tüm hazırlıklarımı yaparak 13 Eylül sabahı için beyaz bir gömlek satın aldım. Kenan Evren ve diğer işkencecilerin hesap vereceği günü iple çekiyorum." Şalvarı, kasketi, gömleği, çorabı, hatta saatinin kayışı bile siyah olan Şeho Karakoç yani Şeho Dayı, son günlerde her sabah 08.00'de kaldığı huzurevinden çıkıp çarşıya giderek arkadaşlarıyla gündemi ve 12 Eylül'de yapılacak referandumu konuşuyor. Sık sık ÖDP Malatya İl Başkanlığı'nı ziyaret eden Şeho Karakoç, "Deniz Gezmiş ve arkadaşları, Terzi Fikriler ve niceleri... Hepsi bu yolda bedel ödediler. Şimdi sıra yıllardır bizim bu işkenceyle yaşamamıza sebep olanlarda" diyor. OYUM 'EVET' OLACAK 12 Eylül darbesinden sonra aranan bazı kişileri evinde sakladığı için 4 ay hapis yatan ve işkence gören Şeho Dayı, darbecileri protesto etmek için başlattığı "siyah giyme" eylemini de, 12 Eylül'deki referandumla birlikte sona erdirmeyi planlıyor. Referandumda 'evet' oyu kullanacağını söyleyen Şeho Dayı, "Anayasadaki bu değişiklikle birlikte 30 yıldır sürdürdüğüm siyah protestoya son vereceğim" diye konuşuyor. Şeho Dayı protestosuna başladığı yıllarda, Ağılbaşı'ndaki köylüler "Vazgeç bu inadından" demiş. Ama o, siyah giymeyi sürdürmüş; gençlere de, "Benim yaşadıklarımı siz yaşamadınız" cevabını vermişti. Yıllar sonra ise bu protesto, "simge" haline gelmişti.
28 Temmuz 2010 09:35
DİĞER HABERLER