Hapiste 350 tutuklu avukat bulunduğunu, bunlara Avukatlar Günü’nde 30 avukatın daha eklendiğini söyleyen Ertürk, “savunma makamı tokatlandı, biz Avukatlar Günü hediyemizi aldık” diyerek Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na tepki gösterdi.

Avukatların kelepçeli biçimde gözaltına alındığını, haftalarca gözaltında tutulduklarını, yemek ve tuvalet gibi ihtiyaçlarının karşılanmadığını, küçücük hücrelerde yoğun biçimde konulduklarını söyleyen Osman Ertürk, “Bir insanı karanlıkta 20 gün tutmak işkencedir, temel haklardan yoksun bırakmak işkencedir” dedi.

Muhalefete ve ifade hürriyetini kullanan kesimlere öldürücü vuruşun yapılabilmesi için avukatların tutuklandığını anlatan Ertürk, “İnsan hakları konusunda devletle savaşan son kale avukatlardır. Tüm meslek gruplarını tutuklasalar, sadece avukatlar dışarıda kalsaydı, susturulmasalardı, AKP’nin kontra darbesi akim kalırdı.  200 avukat kalsaydı gerçek anlamda, devletin yaptığı zulmü, kurulan tüm kumpasları ve tuzakları, 15 Temmuz gerçeklerini ortaya çıkarabilirlerdi ama bırakmadılar.” şeklinde konuştu.

Avukatlara yönelik saldırıların darbe dönemlerinde görüldüğünü belirten Ertürk, savunma makamına karşı en yoğun saldırının  sabah erken kalkanın darbe yaptığı Guatemala’da olduğunu ancak oradaki rakamların bile Türkiye’ye yaklaşamadığını söyledi.

400’e yakın avukatın tutuklu olduğu Türkiye gibi bir örneğin tarihte yaşanmadığını belirten Avukat Osman Ertürk, son 30 avukatın tutuklanmasının Avukatlar Günü’ne bilinçli olarak denk getirildiğini söyledi.

Gözaltında bulunan 38 avukatın haftalardır bekletilip, son iki günde tüm işlemlerinin halledildiğini anlatan Ertürk, böylece Avukatlar Günü’nde savunma makamının tokatlanmasının hedeflendiğini belirtti.

Ertürk şöyle konuştu: “Savunma makamının en tepesindeki Baroların, bu tokatlamaya ses çıkarmaması çok ilginç. Bu süreçte gözaltına alınan Kürt avukatlar, Cumhuriyet gazetesi avukatlarının tutuklanması, Cemaat kapsamında avukatların tutuklamalarına ses çıkarmamaları utanç kaynağı.”

Genel olarak avukatlara yöneltilen suçlamanın terör örgütü üyeliği olduğunu, gerekçenin ise “savunma yapma” olduğnu belirten Ertürk, “Oysa bizim mesleğimiz bu” dedi.  

Ertürk sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fransa, Belçika, İngiltere Barolar Birliklerinin ve Avrupa Barolar Birliği’nin hepsi Türkiye’deki avukatlara yönelik tutuklamalarla ilgili beyanda bulundular, hepsi harakete geçtiler, Türkiye’yi dikkatle inceliyorlar fakat Türkiye Barolar Birliği’nden hiç ses çıkmadı.  Barolar Birliği Saray’a yamandığından beri savunma makamına yapılan saldırılara karşı ölüm sessizliğinde. İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, ‘bunlara avukat vermiyoruz’ dedi. Bu zihniyet savunma makamını içeriden yıktı. Avukatları yargılama ve iddianın gerisine düşürdü.”