İznik Çini Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Işıl Akbaygil Samanyoluhaber.com'a konuştu
Röportaj: Sarper Erkılınç
Samanyoluhaber.com özel röportajlarımızın bu bu haftaki konuğu 400 yıl sonra ülkemizin büyük bir zenginliği olan İznik Çiniciliğini tekrar hayata geçiren İznik Çini Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Işıl Akbaygil oldu. İznik Çini Vakfı'nın yeni genel merkezinin bulunduğu Etiler'de Sn. Akbaygil ile güzel ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
İznik Çini Vakfı'nın şeref üyeliğini Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yaparken vakfın üyeleri arasında Lübnan Başbakanı Hariri, TEB Yönetim Kurulu Başkanvekili Akın Akbaygil bulunuyor. İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ise vakfın çok sıkı bir takipçisi ve sempatizanı. Aynı şekilde Prens Charles'ta sıkı bir takipçi.
İznik Çini Vakfı Oxford İslamic Center'in çinilerini de yapmış ve bu merkezin üyelerinden biri de T.C Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül. Bunun dışında İstanbul Metrosu, Japonya Tokai Metrosu, Mescid-i Aksa'da vakfın yaptığı çok büyük ve önemli projeler. Amerika ile görüşmeleri ise halen devam ediyor.
İşte 400 yıl sonra yeniden başlayan tarihi bir değerimiz…
Prof. Işıl Akbaygil hanımı biraz tanıyabilir miyiz?
En zor şey insanın kendisinden bahsetmesi. Esasında iktisat profesörüyüm ama şimdi siz diyeceksiniz ki; ‘Bir iktisatçının İznik Çini Vakfı ile ne ilgisi var ?' İstanbul Üniversitesi'nde uzun yıllar iktisat okuttum hem de idarecilik görevim vardı. Sosyal Bilimler Enstitüsü idarecisiydim ve dolayısıyla bütün üniversitenin yüksek lisans ve doktora programları bana bağlıydı. Bu arada da arkeolojiyi çok önemsediğimin farkına vardım ve bu süreç başlamış oldu.
Nasıl başladı İznik Çini Vakfı projesi ?
İstanbul Üniversitesi olarak Prof. Oktay Aslan Apa ile başlayan İznik kazıları vardı. İznik kazılarını desteklemek amacı ile ufak bir sergi yapmayı düşündüm ve sergiyi yaptık. Süreç içerisinde bu sergi çalışmaları o kadar büyüdü ki sonunda koskoca bir İznik kitabı ortaya çıktı. Muazzam bir İznik sergisi ortaya çıktı ve bizde hemen o yılı (1989) İznik yılı ilan ettik. Kurumsallaşmaya çok fazla inanan bir insan olduğum için de vakıf kurduk ve bu işi yapmaya başladık. 400 yıldır yapılmayan bir iş kurumsal bir çatıya kavuşmuştu. Lakin şunu da ifade etmek isterim ki kuruluşumuzda asla bugünleri hayal etmedik, çok amatördük fakat süreç bizi buralara getirdi. Belki bir sanat tarihçisi olmamam, sanatçı olmamam sebebiyle bu iş bu kadar büyüdü. İktisatçılık tarafımızı kullandık sanırım. Sadece İznik çinisi üretmiyoruz, bu işin arkasında bir felsefe bir misyon var ve biz de bunu tanıtmak istiyoruz. Düşünün ki bir ürün 400 yıl sonra yeniden üretiliyor ama bunu getirirken, taşırken her yönüyle bir sanayileşme sürecinin içine giriliyor. Bu muazzam bir iş ve biz ilk bu işi başlattığımızda İznik'te dahi kimsenin böyle bir işten haberi yoktu. Ürün gelirken sanatı ile, geçmişi ile geliyor…
Çalışmalarınızda nasıl başladınız ? Bu çok önemli ve değerli bir çalışma…
Takvimler yaptırdık İznik Çinisini anlatan ve bunu bir çok yere astırdık. 2 sene içinde AR-GE merkezimizi kurduk ve bu işin arkasında da TUBİTAK vardı. Yabancı üniversitelerden Princeton ile çalıştık, malzeme bölümünde ki Türk hocalarla çalıştık. Bir yandan tanıtımını bir yandan da AR-GE ve üretimini yaptık. Ürün öyle bir hale geldi ki bir süre sonra Türk – İslam sanat tarihini anlatan bir hüviyete kavuştu. Bu ürünü bütün dünya ülkeleri ile paylaştık, özellikle Ortadoğu ile paylaştık. Tabi ki Avrupa ve Amerika ile de paylaştık. Ayrıca bilim olarak biliyorsunuz ki 16 yy çok parlak bir dönem. Şu açıdan çok parlak ve önemli; ilk kez çeliğe suyun verildiği yüzyıl. Bizde ki sanayileşme de 16. yy'de çok ileri. Teknolojiniz ne kadar ileri olursa o ölçüde sanatınız da ilerliyor. Dolayısıyla günümüz İznik Çiniciliği de bugünkü teknolojik durumun daha ileri olması sebebiyle 400 yıl öncesine göre çok daha iyi, kaliteli ve dayanıklı. Tasarım kısmında ise büyük bir perspektif ve çalışma var. İslam sanatının dışında şu anda İslam geometrisi üzerine çalışıyoruz.
Bir misyon olarak bir yönüyle İznik Çini Vakfı insanlara İslam'ı da anlatıyor diyebilir miyiz?
Tabi elbette. İnsanlar İslam'ın sanata bakan yönünü görüyorlar. Ürün daha çok camilerde kullanılıyor ve ben diyorum ki bu açıdan sanat bir ibadettir. Onun için camilerde en iyi hattı, halıyı ve çiniyi görüyorsunuz. Bunun için hat sanatımız, halıcılığımız ve çiniciliğimiz çok ileri…
İstanbul Metrosunu da siz yaptınız değil mi ?
Evet. Başbakanımız o tarihlerde belediye başkanıydı. Kendisine giderek vakfımızı ve yapmak istediklerimizi anlattık, o da zaten kıvrak zekası ile hemen yapılmak istenen güzelliği anladı ve İstanbul metrosunu yapmamızı istedi. Esasında vakfın bu hale gelmesinin en büyük destekçisi ve yardımcısı Sn. Başbakanımızdır.
Halen görüşüyor musunuz ?
Halen görüşüyoruz tabi ama vakit buldukça. Biliyorsunuz kendisi çok yoğun… Tekrar buradan kendisine teşekkür ediyorum. Eğer o bu destekleri vermeseydi vakfımız bu kadar büyüyemezdi.
Mescid-i Aksa projesini de gerçekleştirdiniz sanırım ?
Allah'ın bize en büyük lütfu oldu bu proje. Yine Sn. Başbakanımız bu konuda vesile oldu ve orayı da İznik Çinisi ile yaptık.
İşleriniz o kadar büyümüş olmalı ki Japonya'ya kadar İznik Çinisini götürmüşsünüz…
Tokai metrosunu yaptık orada da. İstanbul metrosu bizi oralara götürdü. Japonlardan çok şey öğrendik. Orada çok büyük bir doğa kültürü var ve çok önemli bir ağaçları var adı ise Kafur ağacı. Fazlaca değer veriyorlar ve o ağacın bize resimlerini yolladılar. Bizde burada tasarımlarını yaptık. Yaklaşık 10 kez resim-tasarım çalışması devam etti ve en sonunda karara vardık projeyi yaptık.
Amerikan metroları ?
San Diego metrosu için görüşmelerimiz devam ediyor. Amerika da çinilerimiz satılıyor.
Keşke NYC metrolarını da giydirseniz çünkü çok ihtiyaç olduğunu düşünüyorum, yanılıyor muyum ?
Bakalım kısmet. Amerika ile sürekli görüşüyoruz ileride neden olmasın…
Fransa da Çinileriniz çalındı ve siz çok mutlu olduğunuz söylendi ?
Şato Bagatel'de çinilerimiz çalındı ve bu beni memnun etti. Demek ki değerli dedim.
İznik Çinisi bir lükstür diyorsunuz, pahalı olmalıdır diyorsunuz ve bunu sıkça tekrar ediyorsunuz ?
Burada bir sanat var, emek var, el emeği-göz nuru var. Bunun bedeli biçilemez ve bu açıdan sözlerimin arkasındayım. İznik Çinisinde çok fazlaca emek var, sanat var…
Türkçe Olimpiyatlarında da sizi gördük…
Uluslararası Türkçe Olimpiyatların da hediye sponsoru olduk ve çok memnun olduk bu duruma da