Uzun tutukluluk süreleri nedeniyle sıkça eleştirilen Türkiye’de, duruşmada cihatçı olduğunu söyleyip mahkeme başkanıyla şakalaşan IŞİD sanıkları tahliye ediliyor.
Reina’da geçen yılbaşı gecesi 39 kişiyi öldüren Abdulkadir Masharipov’un da aralarında bulunduğu 51’i tutuklu 57 sanığın yargılandığı IŞİD katliamı davasında tahliye kararları çıkması dikkat çekti. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti geçtiğimiz günlerde, “İster Suriye’de ister Medine’de olsun gider savaşırım. Çünkü ben cihat savaşına inanıyorum” diyen, dava dosyasında yer alan tapelerde kendisine ‘şeyh’ diye hitap edilen ve IŞİD’e katılmak isteyenlere yardım ettiği anlaşılan Celil Çelik’in de aralarında bulunduğu 7 sanığı, delillerin toplanması ve ölçülülük ilkesi gerekçeleriyle tahliye etti.
Cumhuriyet’in haberine göre, 18 bin kadın ve 700’ün üzerinde bebeğin hukuksuz bir şekilde hapse atıldığı Türkiye’de Reina davasında tahliye edilen sanıklarla ilgili dosya içeriğinde yer alan bazı bilgiler Türkiye’de hukukun işleme yöntemini gösteriyor:
‘İSTANBUL’U BOMBALAMAYI DÜŞÜNÜYORUZ’
CELİL ÇELİK: Duruşma savcısı Onur Ekinci, tahliye edilmesi yönünde talepte bulunmadı. 5 gün süren Reina davasının son gününde savunma yapan Çelik, mahkeme başkanı ile birçok kez şakalaştı. Savunmasında cihat savaşına inandığını söyleyen Çelik, soruşturma aşamasında verdiği ifadede şunları söylemiş: “2 çocuğum Suriye’de. Oraya kaçak yollarla gittiler. Çocuklarımdan birinin Suriye’de IŞİD’in etkin olduğu bir bölgede bulunduğunu biliyorum. 2016 yazında bombardımanda öldüğünü duydum. Çocuklarımın en küçüğü şu an Silivri Cezaevi’nde bulunmaktadır. 2 aydır cezaevinde yatmaktadır. Yaklaşık 4-5 ay önce kaçak yollardan Halep’e gidip geldiğini biliyorum.”
Çelik’in, Kâğıthane’de bulunan ve kiraya verdiği evinde, sanıklardan İlkhom Dzhuraev kalıyor. Dzhuraev, Masharipov’un eşi ve iki çocuğunun kaçmasına yardımcı olan ve halen kaçak olan Osman Sodirov’un kullandığı araç otoparka çekildiğinde yakalandı. Çelik’ten kiraladığı evinde, 2 adet Kalaşnikof, bu tüfeklere ait şarjörler ve farklı bir isimle düzenlenmiş pasaport ele geçirildi. Çelik, baskın sırasında kiraya verdiği evde bulunuyordu. Buraya tesisat arızası için geldiğini söyleyen Çelik’in kendi evinde ise, bir adet fişek ve 6 tane cep telefonu bulundu. Çelik’in dijital inceleme raporunda, evinde bulunan hafıza kartında farklı açılardan çekilmiş ve Kalaşnikof fişekleri ile yazılmış “Darul İslam” kelimesinin fotoğrafı bulundu.
IŞİD’e gidene yardım
Dosyada Çelik’e ait çok sayıda tape kaydı da yer alıyor. Birçok konuşmada Çelik’e “Şeyh” diye hitap ediliyor. 6 Eylül 2016’da Rania Korena isimli kişi ile yaptığı konuşmada arayan kişi kendini Muhammed olarak tanıtıyor ve Suriye’ye gitmek istediğini orada “İslam Devleti’ne” gideceğini söylüyor. Çadırkent’ten Suriye’ye geçeceğini oradan Azez ve El Bab’a gideceğini belirtiyor. Bu sırada Çelik, “Şu an kapı açık. Gidebilirsin. Bayramdan dolayı rahat geçersin” diyor ve iki çocuğunun Musul’da, iki çocuğunun da Rakka’da olduğunu söylüyor. Suriye’ye ulaştığında kendisine bildirmesini isteyen ve orada her şeyden sorumlu olan biri olduğunu söyleyen Çelik, “Dewle’de her şey var” diyor. Çelik, 11 Temmuz’da Mustafa isimli kişi ile yaptığı konuşmada da Kilis’te olduğunu belirtiyor ve “Bayram üstü gidenler, gelenler var. Onlara yardımcı oluyorum mecburen” diyor.
‘İstanbul karışacak’
19 Ekim 2016’daki bir başka telefon görüşmesinde ismi belirsiz bir kişi Çelik’e “Şeyhim IŞİD bombalanıyor. Sağ mısın diye aradım seni. Var mı kayıp çok” diye soruyor ve evinin üstüne uçaksavar takma tavsiyesinde bulunuyor. Çelik de “Biz İstanbul’u bombalamayı düşünüyoruz. Biliyorsun savaş açanlar savaşa razı olurlar. Burası da karışacak. Zannetme sakin kalacak. Ateş her yeri…” diyor.
‘Emekli teröristim’
Çelik, Nadim Taşdemir isminde bir kişiye yolladığı 4 Kasım 2016 tarihli bir mesajda ise, “Ben emekli teröristlerdenim. Sorun yok hallederiz” diyor.
KATLİAMCIYLA KONUŞMUŞ
MUHAMMED KERİM: Savcı Onur Ekinci, Muhammed Kerim’in de tahliye edilmesi yönünde talepte bulunmadı. Kerim’in telefonunda yapılan incelemede Telegram programında Abu Huzayfa rumuzuyla Abu Muhammed isimli bir kullanıcı ile gerçekleştirdiği bir konuşma bulundu. İncelemede Abu Muhammed rumuzlu kişinin Reina katliamını gerçekleştiren Abdulkadir Masharipov olduğu belirtildi. Masharipov konu ile ilgili olarak Emniyet’teki ifadesinde şunları söylemişti:
“Ebu Huzeyfe isimli rumuzu kullanan ve benim Gıyasettin olarak tanıdığım şahsı IŞİD, adına faaliyet gösteren Rahova isimli arkadaşım 2016 yılı başlarında tanıştırdı. Gıyasettin isimli şahsın IŞİD adına faaliyet gösterip göstermediğini ya da İstanbul’da tüccarlık yapıp yapmadığını bilmiyorum. Rahova isimli arkadaşım bana bu şahsa 300 dolar vermemi söylediği için bu şahısla irtibata geçtim ve parayı verdim. Bu şahıs bana ben Konya’da iken İsveç’te tanıdığım olup olmadığını sordu. Ben de tanıdığımın olduğunu söyledim. O da bana İsveç’ten gelecek olan 15 bin dolardan bahsetti. Banka yoluyla gönderildiği zaman 1000 dolar kadar komisyon kesildiğini bu sebeple tanıdık biri vasıtasıyla elden getirilmesini istiyordu.”
Emniyet’ten yazı
Kerim ile ilgili Emniyet’in hazırladığı fezlekede, Kerim’in IŞİD içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet yürüten şahıslar ile irtibatlı olduğu belirtildi. Örgüt adına para alışverişi ve finansman konularında faaliyet gösterdiği ifade edilen Kerim’in çeşitli kod isimler kullanarak örgüt adına faaliyetlerinde kimliğini gizli tutmaya çalıştığı kaydedildi.
55 BANKA KARTI VAR
HÜSNÜCAN KURBANOV: Katliamın firari planlayıcılarından İbrahim Danyelik kod isimli İbrahimjon Asparov ile ABD vizesi için irtibat kurduğunu söyledi. Evinde yapılan aramada yarı otomatik bir tabanca ve farklı isimlere ait 55 tane Özbekiskan Ulusal Bankası’na ait banka kartı bulundu. Bu duruma yönelik verdiği ifadesinde, “Özbekistan yurtdışına turistik amaçla çıkan vatandaşlarına 1500 dolar limitli kartlar vermektedir. Bu kartlar otel, restoran ve eczanede kullanılabilmektedir. Turistik amaçla gelen ve elinde 1500 dolar limitli kart bulunduran tanıdıklarım ile irtibata geçiyorum. Tanıdıklarımdan almış olduğum kartların limitini yüzde 8 komisyon aldıktan sonra nakit olarak kendilerine veriyorum. 55 tane ATM kartı bu işlemle ilgilidir” dedi.
TELEFONDAN IŞİD ÇIKTI
SABRİ BENTHABET: “Kadı” olmakla suçlanan sanık Yasser Mohammad Salem Radown’un Zeytinburnu’nda gözaltına alındığı evdeki aramada 1 adet Samsung marka telefon ele geçirildi. Telefonda IŞİD’e ait bilgilere ulaşıldığı belirtildi. İncelemede telefonun Sabri Benthabet’e ait olduğu ifade edildi. Telefonda Radown’un eşinin havalimanından alınması ile ilgili bir konuşma tespit edildi. Telefondaki sesli mesajlarda bir kişiye “Muaviye” diye hitap ediliyordu. Bu kişi soruşturma aşamasında IŞİD üyesi olduğunu itiraf eden ve güvenli evlerden sorumlu olan Abdurrauf Sert idi. Konuşmanın birinde Sert’ten Radown’un eşinin gelmesi için bir ev adresi isteniyordu. Masharipov, Sert’in soruşturma aşamasında verdiği adreslerden birinde yakalandı.
Yol sorunu çözülecek
Bir başka konuşmada da Tunus’tan Türkiye’ye gelecek birine “Yılbaşını geçmesin. Yılbaşından önce gelmeye çalış” dediği görüldü. Başka bir konuşmada ise dikkat çeken mesajlardan biri şöyle: “Arkadaşım Allah’a tevekkül et ve Cezayir’e git. Orası kolay, korkma. Burada yol sorunu yakında çözülecek. Devle’nin yolu yakında çözülecek. Buraya geldiğinde burada fazla kalmayacaksın.”
ARAÇ VE EV KİRALAMIŞ
ABDULLAH TÜRKİSTANLI: Masharipov’un eylemden sonraki geceyi geçirdiği Zeytinburnu’ndaki Mölcer Dağ Kafe’nin karşısında kitapçılık yaptığı belirtiliyor. Masharipov’u evinde sakladığı iddia edilen Devlet Mehmetali ise daha önce onunla ev kiralamak için pazarlık ettiğini söyledi. Türkistanlı, Emniyet’teki ifadesinde aynı zamanda araba kiralama işi de yaptığını söyledi. Soruşturma aşamasında ortağının, duruşmada çelişkili ifadeler veren Omar Asım ve Ahrar uşŞam’a bağlı Abdulhamid Han Tugayı’na giden sanık Abdulaziz Abdulhamiti’ye 1 ay süre ile araç kiraladığı ortaya çıktı.