12 Eylül Referandumu sonuçları 1987’de siyasi yasakların kaldırılmasında olduğu gibi “erken seçim” sonucu doğurur mu?
Özal, askeri darbenin ürünü yasakların Meclis kararıyla son bulması mümkünken, halkoylamasına gitmeyi yeğlemiş ve 1980 öncesi siyasi parti liderleri ve feshedilen parlamento üyeleriyle ilgili 5-10 yıllık yasakların kaldırılmasına karşı çıkmış, “hayır” kampanyası yapmıştı. 87 Referandumu’ndan demokrasi güçleri zaferle çıktı, darbe anayasasıyla bu ilk hesaplaşmada halk, yasakların kaldırılmasına “evet” dedi.
Pragmatist bir liderdi Turgut Özal, henüz sandıklar açılmadan sonucu tahmin etmiş ve erken seçim kararı alarak, “referandum yenilgisi”ni ANAP’ın ikinci dönem iktidarına dönüştürmeyi bilmişti.
Özal’ın 1987’de yaptığı hamleyi 12 Eylül’de referandum sandıkları açıldığında Erdoğan da yapar mı?
Anayasa Mahkemesi’nin, referandum sürecini kesintiye uğratmayan son kararından sonra yorumlar ikiye ayrılıyor:
AKP’nin rahatladığını, yüksek mahkemenin “özde” fazlaca değişiklik yapmayarak anayasa değişikliğine muhalefeti zayıflattığını düşünenler var. CHP’nin iptal başvurusunun büyük ölçüde reddedilmesiyle “yargı bağımsızlığı” gibi temel bir endişede bile söylemin bozulacağı, dolayısıyla referandumda “evet” çıkacağı savunuluyor.
Referandumda “hayır” çıkacağını düşünenler ise, Anayasa Mahkemesi’nin kaygıların odaklandığı iki maddeyi “paketten düşürmeyerek”, Erdoğan’ın doğrudan erken seçime gitmek yerine, “gücünü referandumda tüketmesine” zemin hazırladığını öne sürüyorlar. Böylece CHP-MHP koalisyonunun yolunun açılacağı tahmin ediliyor.
Cengiz Çandar’ın dikkat çektiği bu “projeyi” Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP liderliğini üstlenmesinde rol oynayan, “Baykal’a kaset darbesi”yle birlikte okumak gerekiyor. “Baykal giderse, Erdoğan da gider” beklentisi şimdi Anayasa Mahkemesi kararıyla referandum üzerinden hayata geçirilecek!
PKK saldırıları ve BDP’nin boykotu bile bu “komplo”ya bağlanıyor.
Araştırmacı Adil Gür’ün 12 Eylül’e dönük tahmini hayli gerçekçiydi: Kamuoyu araştırmalarıyla yakından tanıdığımız Gür, referandumda “evet” ve “hayır” oylarının birbirine yakın çıkabileceğini söylüyor.
Bu durumda karşımıza Özal’a “erken seçim” kararı aldıran 1987 Referandumu tablosu çıkabilir.
Referandumda “hayır” çıkarsa AKP ağır bir yenilgi almış olur ve iktidarda kalamaz.
Sandıktan az farkla “evet” çıkarsa da, ufukta gözüken CHP-MHP koalisyonu karşısında AKP daha fazla beklemeyi göze alamaz, “evet” rüzgârıyla seçime gitmek ister. Ekonomideki “bıçak sırtı” dengeler de AKP açısından seçimi bu yıl avantajlı kılıyor.
87 Referandumu bize seçimi çağrıştırıyor. Daha kesin tahmin için Dünya Kupası’nın gözde falcısı, “ahtapot Paul”e başvurmak gerekiyor!
Kupa İspanya’ya giderse Zapatero dostumuzdan yardım isteriz.