ABD ile Türkiye arasındaki ‘S-400 krizi’, akıllara 1998’de Kıbrıs’ın S-300 siparişi üzerine patlak veren krizi getirdi.
Dönemin Kıbrıs cumhurbaşkanı Glafkos Klerides, adadaki askerlerinin sayasını azaltması ve çözüm masasına oturması için ‘Türkiye’ye baskı yapma’ amacıyla Rusya’ya 4×48 adet S-300 füze bataryası sipariş vermiş; karşılığında 250 milyon dolar ödemişti.
Resmi gerekçe olarak ‘Türkiye’nin adaya olası yeni bir askeri operasyonu’ gösteriliyordu.
Bomba tesiri
Klerides’in bu beklenmedik kararı Türkiye’nin hiddetli tepkisine yol açtığı gibi, ABD, Britanya, Fransa, Almanya gibi ülkelerin yanısıra Yunanistan’da da ‘bomba tesiri’ yaratmıştı.
Türkiye, Kıbrıs’a getirilirse S-300 füzelerini imha etmekle tehdit ediyor; ABD ise Klerides’i bu kararından döndürmek için Atina’ya baskı yapıyor, gerek Atina’ya gerekse Kıbrıs’a “Türkiye’nin şakası yok . Blöf yapmıyor… Füzeleri vuracak..” minvalinde gayrı resmi bilgiler sızdırıyordu.
Dönemin en gelişmiş sistemi
S-300 füzeleri o dönemde hava savunması için en gelişmiş füze sistemi olarak bilinmekteydi.
150 km menzilli sistem, Kıbrıs’a yerleştirilmesi halinde radarları sayesinde Türk kıyılarının içine dek gözetleme, vurma ve havada seyreden 70 jeti ‘kilitleme’ gibi yeteneklere sahipti.
Klerides’in taktiği
Klerides, o dönemde BM’nin önerdiği her türlü çözüm formülünü reddeden ve iki devletli bir çözüm formülünde ısrar eden Türkiye’ye ‘Çözüm masasına oturun, S-300’leri iptal edeyim’ taktiğini uyguluyor; Türkiye ikna olmazsa da S-300’leri Kıbrıs’ın Troodos dağlarına konuşlandırmakta kararlı olduğunu söylüyordu.
Klerides’in bu kararlılığı ciddi boyut kazandığında ABD, -1996’da Türkiye ile Yunanistan’ı savaşın eşiğine dek getiren- Ege’deki ‘Kardak krizi’ni bastıran Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis’i devreye soktu.
Simitis, Atina’ya çağırdığı Klerides ve kurmaylarını ikna etmekte kararlıydı.
Simitis-Klerides diyaloğu
Bu kritik görüşmenin tutanakları aradan geçen 20 yıldan sonra gün ışığına çıkarıldı: Atina ile Lefkoşa’nın bu konudaki görüşlerinin taban tabana zıt olduğu, yapılan konuşmalardan anlaşılmaktaydı.
Simitis:: Sayın Klerides, S-300’leri adaya getirmeyin. Bunun birçok nedeni var. Birincisi rampaları 100 metre olan füzeleri yerleştirmek istediğiniz Troodos dağlarının yolları müsait değil. İkincisi S-300 füzelerini koruyacak hava savunma şemsiyeniz yok. Üçüncüsü, uluslararası tepkiler büyük olacak. S-300’leri getirirseniz BM Güvenlik Konseyi adadaki BM barış gücünün temditine onay vermeyecek. Kıbrıs’ın 2004 için öngörülen AB üyeliğini de kaybedeceksiniz.. Kaldı ki Türkiye’nin bu füzeleri jetleriyle vurmayacağına dair herhangi bir garanti yok. Biliyorsunuz, şu aralar Türkiye siyasi bir kriz içinde ve bunu kullanrak yeni bir maceraya atılabilir. Bunlardan hiçbiri olmasa bile S-300’lerin adadaki varlığı gerginlik ortamını kalıcı kılacaktır.
Klerides: Sayın başbakan, Yunanistan Kıbrıs’ı iki kez satmıştır. Birincisi 1967 yılında Yunan cuntası, adadaki Yunan tümenini geri çekmekle bizi korumasız bıraktı. İkincisi 1974’te Türkiye’nin adaya ikinci çıkarmasını yapmasına izin verdi. Bir üçüncüsünün sizin tarafınızdan yapılacağına inanmak istemiyorum…
Bu noktada Simitis, Klerides’in sözünü kesiyor.
Simitis: Sayın cumhurbaşkanı siz ne söylediğinizin farkında mısınız? Beni şaşırtıyorsunuz. Söylediklerinizi kabul etmek mümkün değil. Benim hükümetim her zaman Kıbrıs’ın yanında olacaktır. Benim söylemek istediğim, S-300 leri adaya getirirseniz bunun sonuçlarının ne olacağı. Bu nedenle S-300’lerin gelişi ya tamamen iptal edilmeli ya da Yunanistan’ın Girit adasına getirilmeli…
Klerides: Kararınızı önceden verdiğiniz belli oluyor.. S-300’leri almazsak, Türkiye karşısında geri adım atmış olacağız. Aynı zamanda Yunanistan ile Kıbrıs arasındaki ‘Ortak Savunma Hattı Doktrini’ de zarara uğrayacak ve inandırıcılığı kalmayacak.. Bence S-300’leri Kıbrıs’a getirelim ancak şimdilik konuşlandırmayalım… Füzelerin iptali ya da Girit’e gönderilmesi görüşünüze katılmıyorum..
Simitis: Yani reddediyorsunuz. Peki, Türk jetleri Lefkoşa üzerinde uçarsa ne yapacaksınız?“
Klerides: BM Güvenlik Konseyi’ne şikayet ederiz…
Simitis: Yeni bir macera ortamında gelir kaynağınız turizmin çökeceğinden korkmuyor musunuz?
Klerides: Ekonomimiz sağlam… Dayanırız.
Simitis: Türkler küçük çapta bir kara operasyonu yaparsa ne olacak?
Klerides: Savaş çıkar…
Bu noktada Simitis, Klirides’in “Savaş çıkar” zönünü sinirli bir halde birkaç kez mırıldanıyor.
Toplantıda hazır bulunan dönemin Yunanistan dışişleri bakanı Teodoros Pangalos devreye giriyor.
Pangalos: Beyler, Türkiye bize saldırmak için her türlü fırsatı arıyor.. Biz de bu fırsatı bu füzeler sayesinde Türkiye’ye ikram etmiş oluyoruz. Türkiye küçük çapta bile olsa adada yeni kara operasyonları gerçekleştirecekir. Bu durumda Kıbrıs sorununun çözümü ve Kıbrıs’ın AB üyeliği ağır yaralar alacaktır. Bu nedenle siz siz olun füzeleri unutun!
S-300’ler Girit’e, kriz rafa
Atina ile Lefkoşa arasındaki taban tabana zıt görüşler, S-300’lerin Kıbrıs yerine Yunanistan’ın Girit adasına yönlendirilmesine yol açtı.
S-300’ler, Rusya’nın ve ABD’nin Türkiye’ye verdiği teminatlarla Boğazlar’dan geçti ve Ege üzerinden Girit’e getirildi.
Yunanistan, Kıbrıs’a S-300’lerin değeri olan 250 milyon dolar ödedi ve keza Rus yapımı küçük çapta TOR füzelerini satın alarak Kıbrıs’a verdi.
Aynı anda bir bakıma Türkiye’ye de ‘gözdağı’ vermek için S-300’lerin menzili Türk kıyılarını da içine alabilecek biçimde Girit’in en doğusuna konuşlandırılacağı açıklandı..
S-300’ler hiçbir zaman kullanılmadı..