'Akil İnsanlar Heyeti'nden ayrılanlara o da eklendi

'Akil İnsanlar Heyeti'nden ayrılanlara o da eklendi
Çözüm sürecinin halka anlatılması amacıyla hükümet öncülüğünde oluşturulan ‘Akil İnsanlar’ heyetinden ayrılan isimlere akademisyen Deniz Ülke Arıboğan da katıldı.

Akademisyen ve yazar Prof.Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Diken'e verdiği röportajda ‘Artık akil heyetin bir işe yaraması mümkün değil”dedi. 

İşte Arıboğan'ın o röportajı:

'YOL HARİTASIZ SİVİL İNİSİYATİFLER FAYDA YERİNE ZARAR VEREBİLİR'

Bugün gelinen noktada sürecin siyasi ve hukuki bir aşamaya geldiğini ve direkt muhatabın da devlet olduğunu belirten Arıboğan, “Ciddi riskler barındıran kırılgan bir aşamadayız ve elinde bir yol haritası olmayan sivil inisiyatifler fayda yerine zarar getirecek bir rol oynayabilirler” dedi.

Bu nedenle ayrılma kararı aldığı heyetin ‘Akil İnsanlar’ ismi ve aynı içerikle devamına da karşı olduğunu vurgulayan Arıboğan, “Kendi adıma sürece katkımın bireysel davranmam halinde çok daha güçlü ve kapsayıcı olabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

'SONSUZA KADAR SÜRECEK BİR KADROLU AKİLLİK POZİSYONU DÜŞÜNMEMİŞTİM'

“Akil heyetin kuruluş amacı ve vizyonu o dönemin koşulları içerisinde işlevseldi ve bir süre sınırlaması vardı. O dönemdeki başbakanımız Tayyip Erdoğan, heyetin süresini önce bir ay olarak açıklamış, sonra heyetten gelen bazı itirazlar neticesinde süre iki aya uzatılmıştı.

Haziran 2013’te raporlarımızın teslimiyle birlikte görev süremiz bitmiş, Akil Heyet lağvedilmişti. En azından ben böyle algıladım. Sonsuza kadar sürecek bir kadrolu akillik pozisyonu düşünmemiştim.

'ARTIK AKİL HEYETİN BİR İŞE YARAMASI MÜMKÜN DEĞİL'

Akil Heyet o dönemde elinde bir yol haritasıyla göreve başlamadı ve o iki aylık zaman zarfında doğal bir biçimde halkın barış süreci konusunda konuşmasını, tartışmasını sağlayan; herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan süreçten beklentilerini ve endişelerini dile getirmesine vesile olan bir moderasyon işlevini üstlendi. Nitekim raporlarımızda en fazla öne çıkan konu genel bir demokratikleşme beklentisiydi.

Bugün gelinen nokta artık sosyolojik bir hazırlanma süreci değil, siyasi ve hukuki bir aşamadır ve direkt muhatabı da devlettir. Akil heyetin bir işe yaraması mümkün değildir. Halkla devlet arasında var olan bir gerilimden değil, siyasi muhataplar arasında süren bir görüşme sürecinden bahsediyoruz artık.

Üstelik ciddi riskler barındıran kırılgan bir aşamadayız ve elinde bir yol haritası olmayan sivil inisiyatifler fayda yerine zarar getirecek bir rol oynayabilirler.

Heyetin bu isim ve içerikle devamına da karşıyım

Bu nedenle akil heyette artık yer almadığım gibi, heyetin bu isim ve içerikle devamına da karşıyım. Heyette misyonlarını devam ettirmek isteyen arkadaşlarımızın da daha farklı bir içerik ve kavramsallıkla yeni görevler edinmesini daha anlamlı buluyorum.

Kendi adıma sürece katkımın bireysel davranmam halinde çok daha güçlü ve kapsayıcı olabileceğini düşünüyorum. Bu şekilde herhangi bir siyasi bagajı üstlenmeden, sonuna kadar inandığım barış fikrinin daha fazla yayılmasına ve benimsenmesine yardımcı olabilirim.”

21 Ekim 2014 11:15
DİĞER HABERLER