Başbakan'ın mutlaka cevaplaması gereken 7 soru

Başbakan'ın mutlaka cevaplaması gereken 7 soru
Bugün Gazetesi Gültekin Avcı Başbakan Erdoğan'ın grup toplantısında dile getirdiği kaset şantajı konusu köşesine taşıdı.

 "Başbakan şu sorulara cevap vermeli, yoksa ağır bir şaibeden hatta "kasetçi" damgasından kurtulamaz" diyen Avcı,  "Şu hususlar ispat edilmeden kurgulanan her iddia suçtur ve iftiradır" dedi.

Kaset şantajında kritik ihtimal

Başbakan grup konuşmasında şantaj kasetlerinden bahsetti.

Malum tabiatı gereği yine delilsiz konuştu.

Yine Camia'ya hakaretler yağdırdı.

Başbakan iddiaları için delil gösterme ihtiyacı hissetmiyor.

Zira kendi seçmeninin delil talebi olmadığını düşünüyor.

Gerçekten de Erdoğan'ın sözleri AKP seçmeni için bir doğma gibi.

Yazık ki doğruluğu araştırılmadan inanılması gereken olgular muamelesi görüyor AKP seçmeninden.

Hukuk ve demokrasiyi zehirleyen de siyasi liderin efsunlu ve hikmet dolu bir varlık hüviyetine bürünmesi değil mi?

Oysa fikir namusu ispat gerektirir.

Devlet adamlığı ispat gerektirir.

İslami düşünce ispat gerektirir.

Modern hukuk da ispat gerektirir.

Masumiyet karinesi ve Başbakan'ın dilinden düşürmediği "Beraatı zimmet asıldır" ve "Müddei iddiasını ispatla mükelleftir" ilkeleri tam da budur işte.

Şu hususlar ispat edilmeden kurgulanan her iddia suçtur ve iftiradır:

1- "Paralel yapı"nın varlığını ve örgütsel yapısını ispat.

2- "Paralel yapı" varsa hangi suç ve faaliyetlerin paralel yapı eylemi olduğunu ispat.

3- "Paralel yapı" varsa, bu yapının Gülen Camia'sıyla iltisak veya bağlarını ispat.

4- İllegal dinlemenin kimlerce yapıldığını ve dinlemeleri ispat. (Ortada sadece legal ve illegal dinlemeler var.)

5- İllegal dinlemenin ve dinleme yapanların paralel yapıyla ilişki ve iltisakını ispat.

6- İllegal dinleme yapanların Camia mensubu olduğunu ispat.

Suçsuz insanlara iftira

En azından bunları belgelerle ispat edemeden, suçsuz insanlara ısrarla iftira etmek normal insanların ve Müslümanlar'ın harcı değildir.

Yaşadığımız politik cinnet, AKP politikalarına ters düşen her hayat emaresi ve her varlığın paralel devlet ithamıyla karşılaşmasıdır.

Siyasal meşruiyetin hukuki meşruiyetin varlığına kastettiği bir zemindeyiz.

Başbakan'a göre "paralel yapı" illegal dinlemeler yapıyor. Ve bu iddianın doğruluğu için belge göstermeye gerek yokmuş.Eğer Başbakan veya bakanlar dinleniyorsa, mutlaka bir paralel yapının olduğuna ve o yapının da kesin Hizmet Camiası'yla ilişkili olduğuna inanmamız gerekiyormuş.

Başbakan söylüyor ya, delile gerek var mı?

Başbakan söylüyorsa, hukukun genel ilkelerini unutacaksın ve delil filan demeyip söylediği her şeyi doğru kabul edeceksin."Başbakan gazetecileri fırçalarken müddei iddiasını ispat etmeli diyor ama" diyebilirsiniz.

O tür hukuki ilkeler bizim gibi sizin gibi normal insanlar için geçerli.

Başbakan gibi "olağanüstü varlıklar" söylüyorsa, hukuk da demokrasi de teferruat.

Ya "ispatla" demeden inanacaksın ya da paralelsin!

Başbakan "paralel"le ilgili "belge" soranlara dinlemeleri işaret edip, "ne belgesi belge bu" diye cevap verirken, Cumhurbaşkanı'nın, kendisinin ve Genelkurmay Başkanı'nın kasetlerinin olduğunu iddia etti.

Başbakan’a 7 soru

Başbakan şu sorulara cevap vermeli, yoksa ağır bir şaibeden hatta "kasetçi" damgasından kurtulamaz:

1- İllegal dinleme varsa gereği mutlaka yapılmalı ama bunun "paralel devlet" ve oradan da Camia eylemi olduğunu nereden çıkarıyorsunuz?

Dinleme iddialarında yargılanan kişilerin üzerinden "Gülen Camiası kimlik kartı" mı çıktı?

2- Cumhurbaşkanı kendisinin dinlenmediğini ısrarla ifade etti. Ama Başbakan da ısrarla dinlendiğini söyledi ve hatta kaseti olduğunu belirtti. Bu durum Cumhurbaşkanı'nın şahsıyla ilgili olduğu halde kaset bilgisini (doğruysa) neden Abdullah Gül'le paylaşmadı ve neden onu zor durumda bıraktı?

3- Cumhurbaşkanı kendisine yönelik şantaj kaseti olduğunu bilmiyor. Ama Başbakan biliyor. O halde Başbakan Cumhurbaşkanı'nı hizaya getirip kasetle dolaylı olarak tehdit mi etti?

4- Başbakan kendisine yönelik şantaj kaseti olduğunu söyledi. Ve bundan korkmadığını söyleyerek failleri "kaseti açıklamaya" çağırdı.

Madem korkun yok, neden şantaj kasetiyle ve failleriyle ilgili hukuki süreç başlatmadın?

5- Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı şantaj kaseti mağduruysa ve kimin yaptığını biliyorlarsa neden harekete geçip şikâyetçi olmadılar?

Neden doğrudan kendilerini ilgilendiren şantaj kasetiyle ilgili açıklama yapmıyorlar? Neden susuyorlar?

Neden onlar değil de Başbakan açıklıyor onların kasetlerini? Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı'nın şantaj kaseti bilgisi ne zamandan beri Başbakan'da saklıydı?

Yoksa şantaj kasetleri Başbakan ve MİT patentli mi? MİT'te AKP'lilere yönelik böyle bir kaset arşivi oluşturulduğu iddiası doğru mu?

6- MİT'in kanunen bilgi vermek zorunda olduğu 4 makam var. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve MGK Genel Sekreteri.

O halde Başbakan'ın iddia ettiği şantaj kasetlerini Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı nasıl bilmez? Başbakan ve MİT bu ikiliye özellikle bilgi karartması mı yaptılar?

7- Başbakan "şantaj kasetleri var paralel devlet yaptı" diye bas bas bağırırken Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı neden "paralel devlet" diye bağırmıyor?

Yoksa onlar da mı paralel?

24 Nisan 2014 08:09
DİĞER HABERLER