Casusluk delili hırsızı ifşa etmek mi?

Casusluk delili hırsızı ifşa etmek mi?
Ortada bir cinayet yok iken, birini cinayetle suçlayabilir misiniz? İddia hırsızlık ise çalınan bir mal, tecavüz ise bir mağdur, icraya başvurabilmek için bir borcun mevcudiyeti gerekir.

Zaman Gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, polislere atfedilen ancak maddi delile dayanmayan vatana ihanet yani casusluk suçlamasının hangi şartlarda yapılabileceğini yazdı. Türköne'ye göre casuslukla suçlanmak için hırsızı ifşa etmek yeterli ve Diktatörler, muhaliflerini her zaman “vatana ihanet”le suçlayarak tasfiye ederler.

İşte o yazı
***
Yolsuzlukları soruşturan casuslar

Casusluk suçu ile insanları tutukluyor ve bunun üzerine “paralel devlet” diye ortalığı velveleye verdiğiniz bir iddiayı yerleştiriyorsanız iki soruya cevap vermeniz lâzım. Hangi ülke için casusluk yapıldı?  Ve bu ülke için yapılan casusluğa konu olan bilgiler nelerdi? Bu iki soruya somut karşılıklar veren bir delili ortaya koymadan bırakın birilerini casuslukla suçlamayı, bu suça dair küçük bir ihsasta bile bulunamazsınız.

Emniyetin kritik mevkilerinde görev yapan, başarılı operasyonlar yürüten polis şefleri, casusluk iddiası ile tutuklandılar. Neredeyse tamamı Hükümet’in propaganda mevkutelerine dönen medyada günlerdir bu polislerin işlediği suçlara dair çarşaf çarşaf haberler yayımlanıyor. İnanılmaz, gerçekten inanılmaz suçlar. Meselâ camileri bile dinlemişler. Neden acaba? Tilaveti kötü müezzinleri kanunsuz yollardan tespit etmek için mi? “Taammüden casusluk” başlığının altında bu haber verildiğine göre, camileri bir başka ülke için dinlemiş olmaları gerekiyor. Hani “Suud-i Arabistan veya İran, kendi din propagandalarını sahadan toplanan bilgilere dayandırmak istediler” diye düşünebilirsiniz; ancak camiler zaten herkese açık, casusluk yoluyla buralardan bilgi toplayıp neden tehlikeye giresiniz ki?

Casusluk filmlerinin etkisi altında hayaller görmenizi engellemek için, TCK’nın 328. maddesi bu suçu düzenlemiş. Mantık bütünlüğü içinde TCK, 326’dan itibaren devletin güvenliğini ilgilendiren suçları düzenliyor. Aynı içerikte iki farklı suç var. Devletin gizli kalması gereken sırlarını açıklamak ve bu sırları başka bir ülkeye vermek; yani casusluk suçu. 326 ve 327 birincisini, 328 ise casusluk suçunu düzenliyor. “Devlet sırrı”, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken ve açıklanması devlete zarar verecek bir bilgi türü. Ege kıta sahanlığı ile ilgili aldığınız tedbirler, Kıbrıs politikanıza dair bilinmesi size zarar verecek olan planlar gibi. Bunları açıklamak, devlet güvenliğine karşı suç işlemek demek. Bu bilgileri bir yabancı devlet adına ele geçirdiğiniz zaman, işte o zaman “casusluk suçu” oluşuyor. Özel amaçlı bu suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşabilmesi için bu özel amacın varlığı, yani “yabancı devlet yararı” gerekiyor. Eğer bu unsur yoksa, suç devlet sırrını açıklama suçundan ibaret kalıyor ve 326’nın kapsamına giriyor. Casusluk suçunu düzenleyen 328’i, devlet sırrını açıklama suçunu düzenleyen 326’dan ayıran tek fark bu durumda sadece “yabancı devlet yararı” oluyor. O yüzden polisler hakkında Yargıç İslam Çiçek’in casusluk suçlamasını bir yabancı devlete atfen vermesi gerekiyordu. Var mı böyle bir iddiayı duyan biri?

Casusluk suçu bir “vatana ihanet” suçudur. Siyasî muarızları “hain” ve “casus” olarak suçlama ucuzluğunu engellemek için kanun maddesine sıkı sıkıya raptedilmiştir. 17 Aralık tarihinden bu yana, Erdoğan’ı kayıtsız şartsız destekleyenler dışında herkes “ihanet içinde” olduğundan, bu hainliğin kapsamını anlamak çok zor değil. Hükümet’in İran petrolü üzerinden kurduğu para trafiğini ve bu trafikten elde edilen rüşvet ve komisyonları soruşturmak, -şayet yolsuzluk bir devlet tasarrufu ise- devlet sırrını açıklamak olduğu için 326. maddenin kapsamına alınabilir. Ancak “yabancı ülke yararı” olmadığı için 328 kapsamına alıp, bu soruşturmaları yürütenleri “casus” olarak nitelemek yine de imkânsız.

İmkânsızı başarmak için geriye mantıklı tek açıklama kalıyor. Diktatörler, muhaliflerini her zaman “vatana ihanet”le suçlayarak tasfiye ederler. Yolsuzluk yapıldı mı? Peki soruşturulabildi mi? Bizler, yolsuzluk yapıldığını ve bu yolsuzlukların soruşturulması gerektiğini düşünen herkes gibi kestirmeden casus oluyoruz. Vatanımıza ihanet içindeyiz. Aklınızın köşesinden bile geçirmeyin: Hükümet üyelerini “hırsız” diye dünya âleme rezil etmek casusluk suçunu oluşturur. Hükümet boş mu duracak. Sırf bu iş için mahkeme kurar ve sizi yargılar.

01 Ağustos 2014 10:37
DİĞER HABERLER