Türkiye’nin içinde bulunduğu kritik durumlar, özelde ise seçimler, kamuoyu araştırma şirketleri için en verimli zamanlardır.
Çünkü sonraki dönemlere ilişkin gelişmeler hep merak edilir ve bu merak şirketlere ‘anket siparişi’ olarak geri döner.
Ancak, bugüne kadar olan deneyimler gösterdi ki, kamuoyu araştırma şirketleri seçim sonuçlarını tahmin etme noktasında çok başarılı değiller. Sözgelimi, 1994 yerel seçimlerinde, 1999 ve 2002 genel seçimlerinde yaptığı tahminlerle pek çok şirket sınıfta kaldı. Aynı zamanda, gelişmeleri doğru tahmin etseler bile, sonuçları, sunanlar tarafından manipüle ediliyor. Yani, anketi hangi kurum veya kişi yaptırmışsa kendi işine geldiği şekilde sunuyor.
Diğer taraftan, kamuoyu araştırma şirketlerinin pek çoğunun herhangi bir partiye veya siyasi görüşe açık açık yakın olduğu da bir sır değil. CHP muhalifi Tarhan Erdem ve Bülent Tanla’nın kamuoyu araştırma şirketleri var; AKP’li Devlet Bakanı Beşir Atalay bir şirketin kurucusu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın arkadaşı Hasan Basri Yıldız başka bir kamuoyu araştırma şirketinin başında bulunuyor.
Bir kamuoyu araştırma şirketinin sahibi olan Hasan Bayrakçı da geçtiğimiz seçimlerde MHP’den aday olmuştu. Anketler, sağlıklı olup olmadıkları kadar, çalışmanın hangi amaçla ve kimin için yapıldığı, kim tarafından finanse edildiği noktasında pek çok tartışmayı beraberinde getiriyor.
“Bu sonuçları saklayınız. İlk genel seçimden sonra, sonuca en yakın tahminin bu olduğunu göreceksiniz.” Bu ifade, bir gazetede yayınlanan kamuoyu araştırmasının ne kadar iddialı olduğunu dile getirmek için kullanılıyor. Özellikle seçimler öncesinde, gazeteler ve televizyonlar yoğun bir şekilde anket yayınlama telaşına düşüyor, neredeyse yapılan araştırmalar havada uçuşuyor.
Herkes seçim sonuçlarını en yakın, en doğru şekilde tahmin etmeye çalışıyor. Ancak, daha önceki deneyimler gösterdi ki, anketler seçim sonuçlarını çok iyi tahmin etmekten uzak veriler ortaya koyuyor, sonuçları manipülatif amaçlarla kullanabiliyorlar.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 2002 seçimleri öncesinde sırf bu nedenle anket yasağı getirmişti. Kamuoyu araştırmalarından beklentinin sonucu bilmek değil, kamuoyu meydana getirmek için anketin etkisinden yararlanmak olduğuna dikkat çeken Verso’nun sahibi Erhan Göksel, “Medya da anket sonuçlarını ya iktidara şirin gözükmek için ya da sopa göstermek için kullanıyor.” diyor. Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Kenan Çayır ise anketlerin seçmen davranışını etkilediğini; ancak seçmen davranışının da değişken olduğunu düşünüyor.
Uzman ellerde yapıldığında ve denetlendiğinde iyi sonuçlar veren kamuoyu araştırmaları, aksi durumda ise hedeflenen amaca yönelik olarak kullanılabiliyor. Denetleme mekanizmalarına rağmen Türkiye’de henüz bir standarda ulaştırılamayan kamuoyu araştırmaları, ağırlıklı olarak 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde başladı. En yoğun manipülasyonun yaşandığı dönem ise 27 Mart 1994 tarihinde gerçekleşen yerel seçimler öncesinde oldu.
Kamuoyu araştırma şirketleri ve onların yaptıkları araştırmaları yayınlayan basın kuruluşlarına göre, Ankara’da SHP’li Korel Göymen, İstanbul’da CHP’nin adayı Zülfü Livaneli belediye başkanı olacaktı. İstanbul’da seçimi kazanan Tayyip Erdoğan dördüncü sırada, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de üçüncü sırada yer alıyordu. Her iki seçimin birlikte yapıldığı 1999 seçimlerinde kamuoyu araştırma şirketlerini ters köşeye düşüren, DSP ve MHP’nin tahmin edilemeyen yükselişi oldu. 2002 seçimlerinde ise sadece bir kuruluş, AKP’nin yüzde 34,2 oy alarak tek başına iktidara geleceğini tahmin etti. CHP’nin 19,4’lük oy oranını hiçbir şirket yakalayamadı.
İki anket iki tablo
Şimdi 22 Temmuz’da yapılacak seçimler öncesinde yine anketler yayınlanmaya başladı. Pek çok anket yayınlandı bugüne kadar ve bugünden sonra da devam edecek.
Burada örnek olarak iki anketi alırsak, birbirinden çok farklı bir tablo ortaya çıkıyor. AKP’nin yaptırdığı Andy-Ar Sosyal Araştırmalar Merkezi anketine göre, AKP’nin oyları yüzde 40,7 olarak ortaya konuyor. Burada CHP yüzde 14,1, MHP yüzde 8, DP yüzde 7,2, GP yüzde 5,3, DTP yüzde 2,6 olarak belirleniyor. MHP’ye yakınlığı ile bilinen Ortadoğu Gazetesi’nin yaptırdığı ankette ise MHP’ye yüzde 34 oy çıkıyor. AKP’ye yüzde 19, CHP’ye yüzde 13, DSP’ye yüzde 6, DP’ye yüzde 4, diğer partilere yüzde 11 veriliyor. Hatta, “Bu sonuçları saklayınız. İlk genel seçimden sonra, sonuca en yakın tahminin bu olduğunu göreceksiniz.” diye anketi köşesinden duyuran Doç. Dr. Mehmet Günal, daha da iddialı bir şey söylüyor: “Yanılma ihtimalimiz olabilecek tek sonuç AKP’nin yüzde 19 oranında tutunmuş olması olabilir. Çünkü AKP belki de barajı bile geçemeyecektir. Mümkün değil diyenlere DSP örneğini hatırlatırım. % 21’lik DSP’yi yüzde 1’e düşüren bu millet, yüzde 32’lik AKP’yi de elbette yüzde 10’un altında bırakacak kararlılığı göstermeye muktedirdir.”
İnternet anketi manşet oldu
Anketler seçim dönemlerinde yoğun olarak kullanılıyor; ancak seçim dışındaki olağanüstü dönemlerde de, kişi ve grupların kendi savlarını desteklemesi açısından büyük önem taşıyor.
Hürriyet Gazetesi, Genelkurmay’ın 27 Nisan gecesi yayımlanan bildirisi sonrasında, CNN International’ın internet anketini manşetine taşıyarak, “bildiriden rahatsızlık yok” mesajı vermişti. Asker bildirisinin demokrasiye zarar vermediği tezi üzerine kurulu haberde, ankete katılanlardan yüzde 76’sının bildirinin demokrasiye zarar vermediği görüşünü savundukları ifade edilmişti. 78 bin 599 kişi üzerinde yapılan ankete katılanların yüzde 24’ü ise bunun zıddını savunuyordu. Ancak, konunun uzmanları telefon ve internet üzerinden seçim anketi gibi konulardaki anketlerin yapılamayacağını belirtiyorlar.
Aynı gazete, The Economist dergisinin aksi yöndeki bir haberini ise iç sayfadan tek sütun olarak vermişti. Türkiye’nin temelleri üzerinde bir tartışma yaşandığı belirtilen haberde, Türk halkının demokrasi ve laiklik arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsa demokrasiyi tercih edeceği ifade ediliyordu.
Kürt nüfusu değişken!
Kamuoyu araştırmalarında sadece siyasi partilerin oy oranları üzerinde muhtelif veriler ortaya çıkmıyor. Farklı alanlarda birbirinden tutarsız anket sonuçlarını görmek mümkün. Bunun bir örneğini ise, Türkiye’de yaşayan Kürt nüfusu üzerindeki verilerde görüyoruz.
KONDA’nın geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Türkiye araştırmasının sonuçlarına göre Türkiye’de yaşayan halkın yüzde 15,4’ü Kürt. Muhataplarına, “Kendinizi ne olarak hissediyorsunuz?” sorusunu yönelten şirket, 1993 yılında aynı soruyu yönelterek yaptığı araştırmada, Türkiye’de yaşayan halkın yüzde 4’ünü Kürt olarak tespit etmişti.
Söz konusu anket ise TESEV adına gerçekleştirilmişti. 1999’da yapılan TÜSES anketine göre, kendisini Kürt olarak tanımlayanların oranı yüzde 6,3 çıkmıştı. 2004 yılında yapılan Diyarbakır Dicle Üniversitesi anketinde Kürt nüfusu yüzde 4, 2005 yılında AB Komisyonu’nun yaptırdığı ankette ise yüzde 6 olarak tespit edilmişti.
Anketler güvenli, sunum yanlış
Erhan Göksel (VERSO): Anketler eğer düzgün yapılırsa kesinlikle güvenlidir. Ancak kamuoyu araştırmalarında istenen sonuç bilmek değil, liderler kamuoyu yaratmak için anketin etkisinden yararlanmaya çalışıyor. Seçimlerden önce AKP hariç hiç kimsenin kendi durumunu ölçmek için anket yaptığını düşünmüyorum. Siyaset, ticaret, medya ilişkisi bu işi çığırından çıkardı. Siyasi iktidarlar yandaş medyaya ulufe dağıttı, onlar da prezantasyon yaptılar. Ben, anket yayınlıyorsanız finansörünü sorun diyorum. Bazı arkadaşlar her ay anket yayınlıyor. Bunun 40-50 bin YTL maliyeti vardır. Yılda 500 bin YTL yapar. Böyle bir para yok. Anketlerin ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır ancak medya da anket sonuçlarını ya iktidara şirin gözükmek için ya da sopa göstermek için kullanıyor.
Sınırlı etkisi var
Kenan Çayır (Sosyolog): Ankette belli bilimsel prosedürlere dikkat edilmesi gerekiyor. Doğru örneklem alınır ve araştırma süreci doğru yürürse, çalışma sonuca ulaşır. İnternet anketleri toplumun bileşenlerini oluşturan bir örneklemi yansıtmadığı için bilimsel açıdan güvenemeyiz. Her anket aslında belli bir dönemi ölçer. Seçmen davranışı hepimiz biliyoruz ki, aylarca değişmeyen tutumlar değildir. Biz bir anket ssyaptığımız zaman o konjonktürel ortamdaki durumu ölçüyoruz. Bunlar bir kısım üzerinde etkili olabilir; ama çok büyük bir oran olduğunu düşünmüyorum. Toplum bir taraftan çok yönlendirilir gibi gözüküyor bir taraftan da, basının yaptığı haberler dahi toplumu yönlendiremiyor. Bunun çok büyük bir etkileme olduğunu düşünmüyorum. Belli bir kesim üzerinde belli bir zaman diliminde etkili olur.
HANGİ ŞİRKET KİMİN?
Estima: Yönetim Kurulu Başkanı, CHP’li Bülent Tanla’nın oğlu Hasan Tanla. Daha önce ismi Piar Gallup idi, geçtiğimiz yıl Tanla ailesinin şirketleri bir araya gelerek bu ismi aldı. Tanla’nın CHP içinde sıkı bir muhalif olduğu biliniyor. Şirket basında daha çok Vatan Gazetesi ile çalışıyor.
A&G Araştırma: Tarhan Erdem’in şirketi. 1997 yılında kuruldu, genel müdürü sosyal demokrat olarak bilinen bir isim Adil Gür. Daha çok Doğan grubundaki gazetelerde anketleri yayınlanıyor. Sahibi Tarhan Erdem, CHP’den ayrıldıktan sonra sıkı bir CHP ve Baykal muhalifidir.
ANAR (Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi): 1998 yılında Ankara’da kurulan şirketin sahibi Devlet Bakanı Beşir Atalay’dır. Genel Müdürü İbrahim Uslu. Daha çok AKP için anket çalışmaları yapan şirket, basından da Yeni Şafak Gazetesi ile çalışmaktadır. 2000 yılından bu yana her ay düzenli olarak gündem araştırmaları yayınlıyor.
Denge Araştırma: Başbakan Erdoğan için özel anket çalışmaları yapan bir şirket. Özel servis yapıyor. Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Yıldız. Başbakan Erdoğan’la ilk siyasete atıldığı yıllardan beri çalışıyor. AKP İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu da şirkete danışmanlık yapıyor. Denge, seçmen davranışları, siyasi parti imajı, lider popülaritesi, siyasi söylem analizi, ülke gündemi araştırması, toplumsal eğilimler araştırması gibi çalışmalar yapıyor.
POLLMARK Piyasa ve Kamuoyu Araştırmaları: 2003 yılında kurulan bir kamuoyu araştırma şirketi. İbrahim Dalmış, Ertan Aydın, Yusuf Ziya Özcan, İhsan Dağı tarafından kuruldu. AKP’ye yakınlığı ile biliniyor. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, AKP teşkilatı, belediye başkanları ve milletvekillerine anket uyguladı.
Konsensus Araştırma ve Danışmanlık: Genel müdürü ve sahibi Murat Sarı. Aynı zamanda Araştırmacılar Derneği Genel Sekreterliği’ni de yürütüyor. Şirket, 2001 yılında kuruldu.
GENAR Araştırma Eğitim Danışmanlık: 1997 yılından beri faaliyet gösteren şirketin yönetiminde önemli akademisyenler bulunuyor. Hüsrev Hatemi, Ümit Meriç, Nilüfer Narlı, Davut Dursun, İlber Ortaylı, Haluk Şahin, Edibe Sözen, Arus Yumul, birlikte çalıştığı isimler arasında yer alıyor.
SONAR Araştırma: Sahibi Hasan Bayrakçı, 1999 seçimlerinde MHP’den İstanbul milletvekili adayı olmuştu.
KONDA Araştırma ve Danışmanlık: Tarhan Erdem’in sahibi olduğu şirket. Yönetiminde Tarhan Erdem ve Bekir Ağırdır bulunuyor.
KAMAR Araştırma: Emre Kongar, 1987 yılında kurdu. Dört yıl sonra bu şirketten ayrıldı. Daha sonra Bülent Tanla araştırmalarını yayınladı. Şu andaki başkanı Murat Doğan.
VERSO Siyasal Araştırmalar Merkezi: Sahibi Erhan Göksel. 1987’den beri bu işi yapıyor.
Zaman