Türk hukuk tarihine geçecek pes dedirten skandal

Türk hukuk tarihine geçecek pes dedirten skandal
Sahur operasyonuyla gözaltına alınan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu, KCK, Ergenekon ve Balyoz gibi çok sayıda önemli operasyonda görev alan polislerin savcılık sorgusunda ardı ardına skandallar yaşanıyor.

Savcılar işlendiği iddia edilen suçların delillerini sunamadı. Delil olmaksızın sorgulama yapılmaya çalışılınca sanıklar itiraz etti ve sorgular deliller getirilemediği için uzuyor.

SAVCILIK SAFHASI KUTU:


1-Sanıklara tamamına genel ve kimin yaptığı belli olmayan soyut suç iddiaları soruldu. Fakat kimin hangi suçla ne şekilde ilişkilendirildiği ortaya konulamadı.

2-Suçlu ilan edilmeye çalışılan polislerin neredeyse tamamına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı niçin dinledikleri soruldu. Polisler, delillerinin kendilerine sunulmasını istedi ancak savcılar delil sunamadı.

3-Soruşturma ile hiçbir ilgisi olmayan kişiler soruşturmaya dâhil edilip daha sonra serbest bırakılarak adil yargılama illüzyonu yapılmak istendi.

4-Yasal gözaltı süresi dolmasına rağmen gözaltına alınan polislerin savcılık işlemlerine devam edildi.    

SOMUT SUÇ ORTAYA KONAMADI


22 Temmuz sabahı sahur vaktinde sofralarından kaldırılarak apar topar gözaltına alınan emniyet mensuplarının sorgusu başladı. Başlayan savcılık sorgusu sırasında yürütülen operasyondaki büyük hukuk skandalları da bir bir deşifre oluyor. Emniyet sorgusundaki sorularla savcılık sorularının tamamına yakını aynı. İlave yalnızca birkaç soru eklenebildiği ortaya çıktı. Sanıklara tamamına genel ve kimin yaptığı belli olmayan soyut suç iddiaları soruldu. Fakat kimin hangi suçla ne şekilde ilişkilendirildiği ortaya konulamadı. Sanık polisler işlendiği iddia edilen ancak kim tarafından, ne zaman ve ne şekilde işlendiği açıklanamayan suçlarla sorgulanıyor.    

SUÇ VAR DENDİ AMA DELİL SUNULAMADI

Başlayan savcılık sorguları sırasında hukuksuzca suçlu ilan edilmeye çalışılan polislerin neredeyse tamamına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı niçin dinledikleri soruldu. Asıl skandal ise bu sorular ile deşifre oldu. Sanıklar isnat edilen suçların delillerinin kendilerine sunulmasını istedi ve savcılar delil sunamadı. Somut deliller ortaya konmaksızın ifadeye devam etmeyeceklerini belirten polislerin sorguları savcıların delil sunamaması üzerine uzuyor. Oysaki polislerin emniyet sorgularının 4 güne uzatılmasının sebebi olarak da isnat edilen suçlara ilişkin delillerin hazırlanması idi. Ancak bu çalışmanın yapılmadığı da savcılık sorgusu ile ortaya çıkmış oldu. Emniyet sorgularının uzatılma sebebi olarak öne sürülen savcılık safhası için delil hazırlığı yapıldığı bahanesinin yalan olduğunun ortaya çıkması ise yürütülen yıpratmaya yönelik psikolojik operasyonu ifşa etti.   

ŞÜPHELİLERİ KAMUFLE İÇİN SUÇSUZ İNSANLAR LİSTEYE DAHİL EDİLDİ

Devam etmekte olan savcılık sorgusunda deşifre olan bir başka hukuk skandalı ise sanıkların suç ile ilişiğinin kurulamaması oldu. Onlarca sanığın soruşturmada işlendiği iddia edilen suçlarla alakası olmadığı ortaya çıktı. Savcılar sanıkların suç ile ilişiğini belirleyemeyince, "Sizin bu suç ile ilişiğiniz ne?" diye sanıklara sordu. Bu durum ise "Tutuklanacağı önceden belirlenmiş kişiler gizlenmek mi isteniyor?" yorumuna yol açtı. Bu şekilde, "Soruşturma ile hiç bir ilgisi olmayan kişiler daha sonra serbest bırakılarak adil yargılama ilizyonu mu yapılıyor?" diye soruluyor?  

GÖZALTI SÜRESİ DOLDU AMA ALIKONMAYA DEVAM EDİYOR

Yasal gözaltı süresi dolmasına rağmen gözaltına alınan polislerin savcılık işlemlerine devam edildi. Sürenin 01.30'da dolması üzerine savcıya itiraz eden avukatlar buradan bir cevap alamayınca sulh ceza hâkimine başvurmak istedi. Bu talebe ilişkin dilekçe hazırlandı. Ancak hâkim  Bekir Altun, adliyede bulunamadı. Avukatlar 01.30 itibari ile tüm sanıkların kanunen serbest olduklarını kaydetti. Tüm bunlara rağmen bir gün sonra oluşturulan savcı İrfan Fidan imzalı tutanakta, “01:25 saatinde sona ermesi ve UYAP'taki teknik arıza sebebiyle şüphelilerin sevk işlemleri saat 02:05 itibariyle yapılabilmiştir.” denildi. Oysaki savcı saat 02:30 itibariyle hâlâ sorguya devam ediyordu e durum avukatlar tarafından tutakla tespit edildi ve belgelendi.  

SULH CEZA HÂKİMLİĞİNDEKİ SORGU SIRASINDA YAŞANAN SKANDALLAR:

 MAHKEME SAFHASI KUTU:

1-Anayasa gereği derhal serbest bırakılmaları gereken 49 polis artık serbest oldukları gerekçesiyle adliyeden çıkmak istediler ancak çevik kuvvet tarafından adliyede rehin alındılar.

2-Gözaltındaki polislerin tutulduğu nezarethanenin kapısına kilit vuruldu ve sanıkların avukatlarıyla görüşmesine dahi müsaade etmedi.

3-Hukuksuz bir şekilde gözaltında tutulan polisleri ziyarete gelen Bağımsız Milletvekili İdris Bal'ın da emniyet mensuplarını nezarethanede ziyaret etmesine izin verilmedi.

4-Hâkim odasından esrarengiz firar: “Kaç İsmail.. kaç! Skandalı”

5-Hâkim Çiçek, üç sivil görünümü şahıs ile toplantı halinde iken avukatlarca basıldı. Çiçek, skandalın ifşa olduğunun farkına varır varmaz, “Kaç İsmail.. kaç!” diye bağırarak ifşa olmasını istemediği bir şahsı kaçırmak istedi.

6-Gece saatlerinde yeniden başlayan duruşmalara avukatlar alınmadı. Salondaki avukatlar hâkim talimatı ile sürüklenerek dışarı atıldı. Bir avukat polislerce tekmelendi.      

HUKUK İFLAS ETİ:

ZORLA ALIKONAN POLİSLER REHİN ALINDI

Yasal sürede hâkim karşısına çıkarılamadıkları için Anayasa gereği derhal serbest bırakılmaları gereken 49 polis, Ceza Muhakemesi Kanunu 91. maddeye istinaden artık serbest oldukları gerekçesiyle adliyeden çıkmak istediler. Çıkış kapısına kadar geldiklerinde Çevik Kuvvet tarafından çembere alındılar. Bunun üzerine avukatları tarafından düzenlenen tutanağı imzalayan polisler yaklaşık 1 saat sonra tekrar hukuksuz bir şekilde nezarethaneye indirildiler.

NEZARETTE AVUKATLARLA GÖRÜŞMEYİ ENGEL

Gözaltı sürelerinin dolmasından dolayı adliyeden ayrılmak isteyen polislere engel olundu. Daha sonra Terörle Mücadele Müdür Yardımcısı Kadri Gençkaya ve Terörle Mücadele Müdür Yardımcısı Ömer Kumlu gözaltındaki polislerin tutulduğu nezarethanenin kapısına kilit vurdu ve sanıkların avukatlarıyla görüşmesine dahi müsaade etmedi. İstanbul Terörle Mücadele Şube Eski Müdürü Yurt Atayün bu hukuksuzluğa sert tepki göstererek savunma haklarının gasp edildiğini belirtti. Atayün, “Terörle Mücadele Müdürü Kadri Gençkaya, Terörle Mücadele Müdür Yardımcısı Ömer Kumlu ve yanında bulunan amirler suç işliyor sağlıklı yargılanma hakkına, savunma hakkında müdahale ediyorlar. Beni burada tutmazsın kardeşim, hakkıma engel oluyorsun. Avukatımla görüşmeme izin vermiyorsun. Sen bizim avukatlarımızla görüşmemize izin vermiyorsun.” dedi.

MİLLETVEKİLİ İDRİS BAL'IN DA GÖRÜŞMESİ ENGELLENDİ

Hukuksuz bir şekilde gözaltında tutulan polisleri ziyarete gelen Bağımsız Milletvekili İdris Bal'ın da emniyet mensuplarını nezarethanede ziyaret etmesine izin verilmedi. Nezarethane kapısına kilit vurularak ne avukatları ne de Milletvekili İdris Bal ile görüştürülen polisler hukuk skandalına isyan ederek, "Bu suç, bizim avukatlarımızla görüşmemize engel olamazsınız. Buradan tüm Türkiye'ye sesleniyorum. Burada hukuk ayaklar altında." dedi.

HAKİM ODASINDA 'KAÇ İSMAİL' SKANDALI

Avukatlar, duruşmaya ara veren hâkim İslam Çiçek'i sürenin uzaması üzerine ziyaret ederek duruşmaya tekrar ne zaman devam edileceğini sormak istediler. Ancak asıl skandal burada ortaya çıktı. Hâkim Çiçek, üç sivil görünümü şahıs ile toplantı halindeydi. Avukatlar tarafından sivil şahısların kim olduğu soru. Hâkimin, “Emniyetten arkadaşlarla toplantıdayız.” gafı sonrası avukatlar “Siz nasıl yasa dışı bir şekilde bu toplantıyı gerçekleştirirsiniz?” diye skandal hukuksuzluğa isyan etti.  Hakim Çiçek, skandalın ifşa olduğunun farkına varır varmaz, “Kaç İsmail.. kaç!” diye bağırarak ifşa olmasını istemediği bir şahsı kaçırmak istedi. Kaçarken avukatlar tarafından görüntülenen esrarengiz şahıs hakkında “Hâkim MİT ile toplantı haline miydi?” sorusu soruldu. Başsavcı vekili Orhan Kapıcı'dan ‘basın odasını boşaltın' talimatı Terör ve örgütlü suçlar bürosundan sorumlu İstanbul Başsavcı Vekili Orhan Kapıcı, adliye içinde bulunan ulusal basın odasının boşaltılması talimatı verdi. Basın odasına gelen 10 kadar polis, Kapıcı'nın talimatını iletmesi üzerine gazeteciler, bu durumun kendilerine yazılı olarak bildirilmesini istedi. Gazetecilerin bu itirazı üzerine polisler odadan ayrıldı. Polisler, Kapıcı ile görüştükten sonra tekrar odaya geldi ve gazetecileri görüntü almaları halinde adliye binasından atılacakları şeklinde tehdit etti. Tehdidin ardından ikinci bir skandala daha imza atılarak gazetecilerin adliyeye girişi yasaklandı.

AVUKATLAR SÜRÜKLENDİ, TEKME-TOKAT ATILDI

İstanbul Adliyesi'nde saatler sonra yeniden başlayan duruşmalara avukatlar alınmıyor. Salondaki avukatlar hâkim talimatı ile sürüklenerek dışarı atıldı. Yaklaşık 8 saat sonra yeniden başlayan duruşmada avukatların duruşma salonuna girmesine izin verilmedi. Oysaki duruşma salonunda 20'den fazla polis duruşmayı izliyordu. Avukatlar polislerin dışarı çıkmasını, polislerin yerine kendilerinin içeri girmesini talep ederek duruşma salonundan içeri girdi. Bunun üzerine hâkim İslam Çiçek avukatların duruşma salonunu terk etmesini istedi. Avukatlar duruşmada gizlilik kararı alınmadığı sürece   duruşma salonunu terk etmeyeceklerini, ayrıca polis memurlarının duruşma salonunda ne aradığını sordu. Bunun üzerine Hakim Çiçek, avukatların duruşma salonundan polis zoruyla çıkarılması talimatını verdi. İzleyici olarak salonda bulunan avukatlar polis zoruyla sürüklenerek ve fiziki şiddet uygulanarak duruşma salonundan dışarıya çıkarıldı. Bu sırada bir avukat duruşma salonundan polisler tarafından tekmelenerek çıkarıldı.  Adliye koridorları bariyerlerle ablukaya alındı. Avukatlar sorgunun yapıldığı salona dahi yaklaştırılmadı. Avukatların tamamı mahkeme salonunu terk etti. Avukatlar şikâyet için savcılığa başvurdu.

ZAMAN

28 Temmuz 2014 07:43
DİĞER HABERLER