AB Bakanlığı: İlerleme raporunda özgürlük-güvenlik dengesi göz ardı edilmiştir

Avrupa Birliği Bakanlığı, Avrupa Komisyonu'nun Türkiye ile ilgili 2015 İlerleme Raporu'nda özgürlük-güvenlik dengesinin göz ardı edildiğini savundu. Bakanlık, Türkiye'nin evvelki yıllarda yapılan reformlarından da raporda bahsedilmesinden ise memnun kaldı.

AB Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İlerleme Raporları doğası gereği eleştireldir ve aday ülkelere değerlendirme yapma fırsatı sunar. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Raporun içerisinde yer alan haklı ve makul eleştiriler dikkatle not edilecektir. İlerleme Raporu Türkiye'nin AB sürecinin ve reform çalışmalarının ilerlemesinde yapıcı bir unsur olarak kullanılacaktır. Ancak katılmadığımız ve haksız olduğunu düşündüğümüz tespitler Komisyonun dikkatine getirilecektir." denildi.

Raporda eleştirilerin ağırlıklı olarak hukukun üstünlüğü ve yargı sistemi ile ifade, toplanma ve basın özgürlükleri üzerinde yoğunlaştığı belirtilen açıklamada, "Raporda bu alanlarda yer alan bazı tespitlerin ülkemizin reform çalışmalarını yeterince yansıtmadığı, haksız, hatta yer yer ölçüsüz olduğu ve demokratik hukuk devletlerinde olması gereken özgürlük-güvenlik dengesini göz ardı ettiği değerlendirilmektedir." ifadelerine yer verildi.

"CUMHURBAŞKANIMIZI HALK SEÇTİ, YETKİLERİNİ KULLANMASINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER KABUL EDİLEMEZ"

Bakanlık açıklamasında devamla şöyle denildi: "Yargı süreci devam eden davalara ilişkin olarak genellemelere dayalı yorum ve tespitlerde bulunmanın en başta yargının bağımsızlığı ilkesine ters düşeceği açıktır. Türkiye bağımsız ve tarafsız yargı erkini ve ifade özgürlüğünü güçlendirmek için son yıllarda altı Yargı Reformu Paketi çıkarmıştır. Bu sene güncellenen Yargı Reformu Stratejisi de bu husustaki çalışmaların artarak devam edeceğinin en açık göstergesidir. Ayrıca ilk kez halkoyuyla doğrudan seçilen Sayın Cumhurbaşkanımızın Anayasa'nın kendisine verdiği yetkileri kullanmasına ilişkin değerlendirmelerin kabul edilmesi mümkün değildir.

"AB PARALEL YAPI İLE İLGİLİ GERÇEKLERİ DOĞRU OKUSUN"

Raporun bazı bölümlerinde 'paralel yapıya' atıf yapıldığı aktarılan açıklamada, "Türkiye, milli güvenliğini tehdit eden, kamu düzenini bozan ve yargının iç bağımsızlığını zedeleyen, iç ve dış legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten bu yapıya karşı yürüttüğü mücadeleyi kararlılıkla sürdürecektir. Bu itibarla AB'nin paralel yapı ile ilgili gerçekleri doğru okumasını ve hukuk dışı bu yapıya ve faaliyetlerine karşı gerekli hassasiyeti göstermesini bekliyoruz." denildi.

"TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI KARARLI ADIMLAR YETERİNCE ANLAŞILMAMIŞ"

Açıklamada, "Raporda, terörle mücadele alanında, PKK'nın terör örgütü olduğunun AB tarafından vurgulanmış olması önemli olmakla birlikte, Türkiye'nin PKK, DHKP-C, DAEŞ ve diğer terör örgütlerine karşı mücadelede ayırım yapmaksızın attığı kararlı adımların AB tarafından yeterince anlaşılamadığı görülmektedir. İnsanlığa karşı bir suç teşkil eden terörizm karşısında vatandaşlarının can güvenliğini korumak devletlerin birincil görevidir. Raporda ayrıca, ülkemizin DAEŞ'e karşı uluslararası koalisyona dahil olduğunun da altı çizilmektedir.
Öte yandan, özellikle Suriye krizi bağlamında, daha önce benzeri görülmemiş şekilde, 2 milyonu aşan Suriyeliye yönelik yürüttüğümüz insani yardım çalışmaları ve göçmen akımının oluşturduğu baskıya da dikkat çekilmektedir." ifadelerine yer verildi.

"KIBRIS'LA İLGİLİ BAKIŞ AÇISI TEK TARAFLI"

Kıbrıs konusunda, Ada'da taraflar arasında BM gözetiminde sürdürülmekte olan görüşmelere yönelik Türkiye'nin desteğine atıfta bulunulduğu aktarılan açıklamada, "Ancak Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm için çabaların yoğunlaştığı bir dönemde AB beklentilerin aksine tek taraflı bir bakış açısı sergilemeye devam etmektedir. Türkiye, Ada'da iki halkın siyasi eşitliği ve iki kesimlilik temelinde kalıcı bir çözüme ulaşmasını desteklemektedir. AB'nin tek taraflı bu bakış açısından vazgeçmesi Kıbrıs'ta kapsamlı çözüme ulaşılmasına yardımcı olacaktır. AB'nin Kıbrıs sorunu ile ilgili değerlendirmelerini yaparken Ada'daki gerçekleri dikkate alması, tarafsız ve çözüm için teşvik edici olması her şeyden önce kendi tutarlılığı ve inandırıcılığı açısından gereklidir." denildi.

AB Bakanlığı'nın açıklaması şu ifadelerle son buldu: "Türkiye'nin AB'ye üyelik tercihi konjonktürel değil, kalıcı ve stratejik bir yaklaşımın ürünüdür. Bu tercih, yüzyıllar içinde şekillenen Avrupa Projesine güç kazandıran ve geniş bir coğrafyada istikrar, refah ve huzura hizmet eden bir anlayışın sonucudur. Ülkemizin demokratikleşme ve çağdaşlaşma seviyesi ile vatandaşlarımızın yaşam standartlarının daha da yükseltilmesi açısından önemli olan AB'ye üyelik hedefi yönündeki reform çalışmalarımız, Reform Eylem Grubu gibi mevcut mekanizmalar süratle işletilmek suretiyle önümüzdeki dönemde daha da kararlı bir şekilde sürdürülecektir." CİHAN
10 Kasım 2015 17:03
DİĞER HABERLER