Avrupa Birliği ile Polonya arasında uzun süredir devam eden gerginlik Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’nın devreye girip onayına sunulan yasalardan ikisini veto etmesine rağmen dinmedi. Brüksel, Varşova’nın uzun süredir takındığı tavrı da dikkate alarak tonunu değiştirmemeyi tercih etti.

Avrupa Birliği Komisyonu, Polonya’ya bir ay süre vererek, yasal düzenlemeleri Birlik standartlarına uygun hale getirmesini istedi. Avrupa Birliği, yüksek yargı hakimlerinin görevden alınması ya da emekliliğe zorlanması halinde Polonya’nın bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağının altını kalın şekilde çizdi.

Bu yönde adım atılması durumunda Polonya’nın, üye ülkelerden oluşan Avrupa Birliği Konseyi’ndeki oy hakkının askıya alınması sonucunu doğuracak 7’nci maddeyi devreye sokmaktan kaçınmayacağı da Brüksel’in mesajları arasında yer aldı.

Sert uyarılara rağmen Avrupa Birliği, Poloya ile yapıcı bir diyaloğu tercih ettiğini de net şekilde ortaya koyuyor.

Avrupa Birliği, Polonya hükümeti tarafından devreye sokulmaya çalışılan reformlardan ciddi endişe duyduğunu gizlemiyor ve bu reformların ülkede hukukun üstünlüğünü ciddi şekilde tehdit ettiği görüşünde olduğunu açıkça dile getiriyor.

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, “Komisyon, Avrupa Birliği’nin temel değerlerinden biri olan hukukun üstünlüğünü tüm üye ülkelerde koruma konusunda kararlı. Avrupa Birliği'ne üyeliğin önemli bir ön koşulu bağımsız bir yargı sistemidir” dedi. Juncker, Avrupa Birliği’nin, keyfi şekilde yüksek yargı hakimlerinin görevine son verilmesini öngören bir sistemi kabul edemeyeceğini belirtti.

Başından bu yana Polonya konusunda ön cephede yer alan Avrupa Birliği Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans da

yargı reformuna ilişkin tartışması süren dört tasarının onaylanmasının Avrupa Birliği açısından kabul edilemez olduğunu kaydetti. Timmermans, “Biz bu sorunu yapıcı bir şekilde çözmek istiyoruz” diye konuştu.