Avrupa Birliği yetkilileri, yapay zekanın kullanımını düzenleyen dünyanın ilk kapsamlı yasa tasarısı üzerinde geçici anlaşmaya vardı. Bu sayede Avrupa Birliği yapay zekanın kullanımı konusunda kendi kurallarını belirlemeyi hedefliyor.
Yapay zekaya yasal çerçeve getirme konusunda önemli bir aşamayı kat eden Avrupa Birliği, yapay zekanın yönetimi konusunda da dünyanın ilk önemli gücü olma yolunda ilerliyor.
Avrupa Birliği ülkelerinin temsilcileriyle Avrupa Parlamentosu üyelerinin 36 saat süren görüşmelerinin ardından müzakereciler ChatGPT ve yüz tanıması gibi sistemlerde yapay zeka ile ilgili kurallar konusunda uzlaştı.
İki taraf önümüzdeki günlerde uzlaşmaya ilgili detaylar üzerinde görüşerek yasa tasarısının son halini şekillendirecek.
Avrupa Parlamentosu, konuyla ilgili gelecek yılın ilk günlerinde oylama yapacak.
2025 yılına kadar ise bir yasanın yürülüğe girmesi beklenmiyor.
Amerika, Çin ve İngiltere ise kendi ilkelerini belirlemek için çaba harcıyor.
AB’nin üzerinde uzlaştığı öneriler arasında, yapay zekanın Avrupa Birliği’nde kullanımında korumalar, kanun uyguluyacılar tarafından uygulanmasına da sınırlamalar getiriliyor.
Uzlaşmaya göre yapay zeka ile ilgili modeller, sistemler piyasaya çıkmadan önce şeffaflık yükümlülükleriyle uyumlu olmak zorunda.
Tüketicilerin şikayetler de bulunabilmesi ve ihlaller için cezalar öngörülüyor.
Avrupa Komisyonu üyesi Thierry Breton planı ‘tarihi’ olarak niteledi ve bunun yapay zekanın kullanımı için net kurallar ortaya koyduğunu kaydetti.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de düzenlemenin yapay zeka teknolojisinin insanların güvenliği ve haklarını tehdit etmeden gelişmesine yardımcı olacağını belirtti.
Uzlaşmaya tepkiler gecikmedi.
DigitalEurope önerilen kuralların şirketler için bir başka yük anlamına geldiğini belirtirken özel yaşam hakları grubu European Digital Rights-Avrupa Dijital Hakları Avrupa Birliği’nin kamusal alanda yüz tanımayı yasal hale getirmek için adım attığına dikkat çekti.
Avrupa Birliği’nin konuyla ilgili muhtemel yasası diğer devletler için de proje haline gelebilir ve hatta Amerika’nın yumuşak dokunuşlu yaklaşımına alternatif olabilir.