Abant Platformu 'Türkiye üzerine farklı bakışlar'ı konuştu

Abant Platformu 'Türkiye üzerine farklı bakışlar'ı konuştu
Türkiye'nin önemli meselelerine çözümler arayan Abant Platformu, 27. toplantısında 'Demokratikleşme ve Türkiye'nin Demokratik Dönüşümü'nü ele aldı.
'Türkiye üzerine farklı bakışlar' ana başlığını taşıyan toplantının katılımcıları da ağırlıklı olarak Türkiye'de yaşayan yabancı bilim adamları, gazeteciler ve diplomatlardan oluştu. 120 uzman ve akademisyen, demokrasi adına gelinen seviyeyi değerlendirirken, 'elde edilen kazanımların güvence altına alınması gerektiği' görüşü öne çıktı. Boston Üniversitesi'nden Jenny White, demokrasinin, seçilen partinin görüşlerini empoze etmesine izin verilmesi gibi algılanmasından yakındı. Şehir Üniversitesi'nden William Knapp da, bu görüşe destek verdi. Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Kenyalı Muhammed Bakari, demokrasinin yaşaması adına her yerde problemlerin görülebildiğini hatırlatırken, 11 Eylül sonrası Amerika örneğini verdi. Büyükelçi Vika Khumalo ise Güney Afrika'nın tecrübelerini aktardı: "Bir ülkeye demokrasi gelecekse bu istek mutlaka vatandaştan gelmeli. Yukarıdan empoze edilmemeli. Sürdürülebilir bir demokrasi için insanları dinlemek çok önemli." Büyük Abant Otel'deki toplantının açılışını yapan Platform Başkanı Prof. Dr. Levent Köker, Türkiye'den katılımcılarla Türkiye'de yaşayan yabancıların ülke üzerine farklı bakışları tartışacaklarını söyledi. Köker, "Türkiye'de demokrasinin ne olması gerektiğini, özgür seçimler, bunu sağlayacak siyasi kurumlar, seçimler sırasında hukukun üstünlüğünü sağlayacak siyasi kurumlar ve bunun bir hayat biçimi olarak herkes tarafından kabul edilmesi şeklinde düşünüyoruz." diye konuştu. İlk oturumun başkanlığını Boğaziçi Üniversitesi'nden Ersin Kalaycıoğlu yaptı. Boston Üniversitesi'nden Jenny White, Türkiye'de demokrasi konseptinin oluşmasında eğitim sisteminin etkisine işaret etti. Demokrasilerde farklı hayat tarzlarının kendini baskı altında hissetmeden yaşayabilmesi gerektiğini ifade eden White, "Türkiye'de demokrasi, seçilen partinin kendi politik görüşlerini empoze etmesine izin verilmesi gibi algılanıyor." eleştirisinde bulundu. Türkiye'ye demokrasi gelseydi, gitmezdi Today's Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş ise Türkiye'de demokrasi tarihini 1908, 1923 veya 1950 gibi değişik tarihlerde başlatanlar olduğuna işaret etti. Şu ifadeleri kullandı: "Ben bu tarihlerin hiçbirine katılmıyorum. Çünkü Türkiye'de hiçbir zaman gerçek demokrasi gelmedi. Sadece demokratikleşme süreci yaşandı. Eğer Türkiye'ye demokrasi gerçekten gelseydi bir daha gitmezdi. Devlet içi kurumlar demokrasiyi içselleştiremediler. Yani Türkiye'de demokrasi mevsimsel olarak geliyor ve gidiyor. Demokrasi anayasa ile güvence altına alınmadıkça demokratik yollardan gelenler demokratik yollarla gitmek istemiyor. Bu da demokrasinin yerleşmediğinin bir göstergesi. Demokrasinin anayasa ile güvence altına alınması gerekir." Pakistanlı gazeteci Naveed Ahmad, Türkiye'de muhalefetin yetersiz olduğunu söyledi. Seçim döneminde Suriye konusunun Türkiye'nin iç meselesi olarak görülmesine rağmen bugün konunun tamamen gündemden düştüğünü anlattı. Naveed Ahmad, "Benim geldiğim yerde de Türkiye gibi politika yine tepkiler üzerine kuruluyor. Muhalif siyasi partilerin yetersiz olduğu bir ortam var. Bütün bu sıkıntıları aşmanın yolu anayasa." diye konuştu. Halktan kaynaklanmayan her şey sorun Şehir Üniversitesi'nden William Knapp, Türkiye'de demokrasinin gücü elinde bulunduranın diğerinin hakkını çiğnemesi gibi algılandığını belirtti. İstanbul'da araba kullanırken çok zorlandığını ifade etti. Knapp, "Trafikte öncelik hakkının gerçekte kimde olduğu önemli değil. Arabasının burnunu öne çıkaran önceliği alıyor. Aynı şekilde demokrasilerde de yüksek oyu alan her şeyi yapabileceğini düşünüyor." değerlendirmesinde bulundu. Güney Afrika Büyükelçisi Vika Khumalo eski yaşadığı yerlere göre Türkiye'de araba kullanmanın daha kolay olduğu söyledi. Kendi ülkelerinde anayasayı farklı ülkelerdeki sistemlerle karşılaştırdıklarını vurgulayan Khumalo, şöyle konuştu: "Sivil toplumun rolü bizim için çok önemliydi. Sadece genel toplumda değil, üniversitelerdeki siyasi aktivizm gelişti. Bir ülkeye demokrasi gelmesi için bu isteğin mutlaka vatandaştan gelmesi gerekiyor. Halktan kaynaklanmayan her şey sorun meydana getirir. Yukarıdan empoze ediliyorsa başarısız olmaya mahkûmdur. Eğer sürdürülebilir bir demokrasi kurmak istiyorsanız insanları dinlemek çok önemli." Cumhuriyet ve demokrasi aynı şey İstanbul'da Rumca yayın yapan Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis, cumhuriyet ve demokrasi kavramlarının eşanlamlı olduğuna dikkat çekti. Türkiye'de cumhuriyetin kurulmasından sonra demokrasiye geçildiği mitosu bulunduğunu ifade eden Vasiliadis, "Bu iki kelime zaten aynı anlamlara geliyor. Birbirlerini tamamlayan ifadeler. Biri diğeriyle birlikte gelir. Biri olmadan diğerinden söz edilemez." tespitinde bulundu. Türkiye'deki uygulamanın 'bir soydaş ve dindaş cumhuriyeti' olduğuna işaret eden Vasiliadis, "Buradaki insanlara başka ülkelerdeki kendi dindaşlarının veya soydaşlarının sorunları, kendi ülkelerindeki vatandaşlarının sorunlarından daha sıcak geliyor." dedi. Ukrayna Büyükelçisi Sergei Korsunsky ise demokrasinin dışarıdan empoze edilecek bir şey olmadığının altını çizdi. Kimsenin 'benim demokrasim seninkinden daha iyi' diyemeyeceğini belirtti. Kürtaj konusu halka sorulmalıydı Son günlerde sıkça tartışılan 'kürtaj' konusu, platformun da gündemindeydi. Agos gazetesi muhabiri Lili Gasparian, kürtaj tartışmalarının ifade özgürlüğünü kısıtladığını öne sürerek, "Türkiye'de bulunduğum süreçte gerçekte güleyim mi ağlayayım mı karar veremediğim konulardan birisi kürtaj. Çünkü bir Başbakan'ın böyle bir konuda karar verme hakkının olmadığını düşünüyorum.'' dedi. Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Richard Peres ise demokrasilerin dinleme kültürü olduğuna, ancak yaşanan son tartışmalarda bunun görülmediğine işaret etti. Bunun örneğinin kürtajın yasaklanması konusunda yaşandığını belirten Peres, "Başbakan'ın kürtajla ilgili açıklamaları sonrasında Sağlık Bakanı bu ifadeyi yasaya koydu. Mevzuatın parçası haline getirdi. Meclis hemen onayladı. Bu gerçekten çok tuhaf. Demokraside kesinlikle halkın sesi dinlenmeli. Erkeklerin ve kadınların görüşlerini almalı." dedi. Kolombiya Büyükelçi Vekili Alicia Ouijano ise, "Çok sıcak bir konu. Bu gibi tartışma anlarında bu ülkenin nasıl yönetildiği konusunda soru işaretleri doğuyor." ifadelerini kullandı
23 Haziran 2012 12:08
DİĞER HABERLER