Bugüne kadar ortaya çıkmış olan veriler çok kesin. Trump yalnızca Vladimir Zelenskiy'den değil, Avustralya ve İngiltere Başbakanlarından da benzer yönde taleplerde bulunmuş. Gözlemciler, ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu azil soruşturmasını açtıktan ve tanıkları çağırmaya başladıktan sonra Trump'ın ilk kez gerçekten korktuğuna ve korktuğunu fark ettikçe de aşırı derecede öfkelenmeye başladığına işaret ediyorlar.
Bu korku ve aşırı derecede öfke ABD toplumundaki siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştiriyor. Trump'ın kendini savunurken, tamamen yasal sınırlar içinde yapılan ihbarı casuslukla, azil soruşturmasına başlayan ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Adam Schiff'i ihanetle suçluyor. "Yahudi düşmanı olduğu" yönünde imalarda bulunduğu Schiff'in tutuklanmasını istiyor.
Başkan Trump'ın bu suçlamaları, azil soruşturması için attığı bir tweet'teki "Halkın oyunu, özgürlüklerini, dinini, ordusunu, sınırdaki duvarı, tanrı vergisi ABD vatandaşı olma hakkını ellerinden alacak bir darbedir" ifadeleri, azledilirse "İç savaş gibi karışıklıklar çıkar" tehditleri; yasal sorunlar alanında uzman Lawfare.org sitesinde yayımlanan bir araştırmanın gösterdiği gibi, Trump seçmeninin içindeki, beyaz üstünlüğü düşüncesini de savunan kimi silahlı milis grupları tarafından ciddiye alınıyor.
Trump'ın Alternatif-Sağ akımının sözcüsü konumundaki haber sitesi Breitbart'a verdiği bir demeçteki, "Size söyleyeyim, polisin, ordunun desteğine sahibim...Sert adamların desteği benden yana…Kötü, çok kötü şeyler olabilir" ifadeleri de oldukça kaygı verici.
Birçok gözlemci, ABD toplumunda silahın yaygınlığını ve tarihindeki suikast geleneğini anımsatarak, gelişmelerin olası yönüne ilişkin kaygılarının dile getiriyorlar.
Diğer taraftan, Trump'ın kendini savunurken, yaptıklarını normalleştirme çabasıyla olsa gerek sarf ettiği kimi sözler, var olanlara yeni anayasal suçlar ekliyor. Trump geçen hafta Beyaz Saray'ın bahçesinde yaptığı konuşmada, kameralar önünde bu kez Çin'den, Demokrat başkan aday adaylarından Joe Biden'ı soruşturmasını istedi. Halen, ABD ile Çin'in bir ticaret savaşı bağlamında yoğun pazarlıklar içinde olması, Trump'ın kişisel çıkarıyla ABD'nin ulusal çıkarının çeliştiğini gösteren, "Anayasal suç" iddiasını ağırlaştıran bir örnek oluşturuyor.
Tarihçi Robert Kagan, bir ABD Başkanı'nın kendi siyasi çıkarları için yabancı ülkelerin liderlerinden yardım istemesinin, eğer bu tutum cezalandırılmazsa, gelecekte ülkenin dış politikasında önemli bir zaaf yaratacağına inanıyor. Kagan'a göre bu durumda ABD ile herhangi bir konuda pazarlık içinde olan bir devletin temsilcilerinin, ABD Başkanı'nın siyasi rakiplerine ilişkin gerçek ya da uydurma bilgilerle gelip başkandan kimi talepler de bulunmalarının yolu açılmış olacak.
Birçok dış politika analisti, Kagan'ın işaret ettiği yönde oluşacak bir algının ABD'nin müttefikleri arasında; Amerikan dış politikalarına, ABD Başkanı'nın reflekslerine ve sözlerine olan güveni sarsacağına inanıyor. Geçtiğimiz hafta ABD borsalarından başlayarak hızla dünya borsalarını etkileyen sarsıntılar, Amerikan ekonomisine olan güvenin de sarsılmaya başlamış olabileceğini düşündürüyor.
Kagan'ın işaret ettiği gelişmeler ABD'de siyasi süreçlerin dış güçlerin manipülasyonlarına açık olmasını kolaylaştırmanın yanı sıra, ABD'nin dünyaya örnek olarak sunduğu, savunduğunu iddia ettiği değerlere, liberal demokratik düzenin ilkelerine kendisinin uyamadığını ortaya koydukça, uluslararası alanda da önemli sorunlara yola açacak. ABD'nin uluslararası alanda saygınlığı, liberal demokratik ilkelere ve kurumlara, genel olarak Batı'nın savunduğu demokratik kültüre olan güven azalacak, dolayısıyla Washington'un küresel hegemonyasındaki gerileme daha da hızlanacak.
Tüm bunlara karşılık, azil süreci boyunca, Demokrat Parti'nin kendi içindeki sorunları aşarak örgütlenmesini geliştirmesi, 2020 seçimleri için başkan adayını saptaması, seçmenin Trump'tan uzaklaşmasının hızlanması, Cumhuriyetçi Parti'den senatörlerinin gidişin tehlikelerini görerek, 2020 seçimlerinde kendilerini koruyabilmek için Trump'tan kurtulmanın yollarını aramaya başlaması da olanaklı.
Bu koşullarda azil sürecinin sonunda Trump görevinden uzaklaştırılabilir ya da istifaya zorlanabilir. Trump'ın demokrasinin denetleme ve dengeleme organlarının olağan işleyişi içinde görevinden uzaklaştırılması da yalnızca ABD'de değil genelde dünyada sağ popülizmin yükselişi üzerinde en azından yavaşlatıcı bir etki yapabilir.