‘ABD sopa göstermenin işe yaradığını gördü'

Düşünce Kuruluşu Amerikan İlerleme Merkezi’nden Max Hoffman, Amerikalı rahip Andrew Brunson’un serbest bırakılmasının sevindirici bir haber olmakla birlikte iki ülke arasındaki temel sorunları çözmediğini savundu.



Brunson’un serbest bırakılmasının Amerika’da yargı kararının sonucu olarak algılanmadığı, Türk yargısının derin bir şekilde siyasileştirildiği, çoktandır ABD Dışişleri Bakanlığı ve medyasında Türkiye’nin temel adaletten yoksun olduğu algısının oluştuğunu söyleyen uzman, “Amerika, (Türkiye’ye karşı) sopa gösterme yönteminin ve baskı kampanyasının işe yaradığını gördü” diye konuştu.

Merkez’in Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Politika bölümü müdür yardımcı Hoffman, iki ülke arasında çözüm bekleyen iki stratejik sorunun ilkinin, Kasım ayında yürürlüğe girecek olan İran’a yönelik yaptırımlar konusunda Türkiye’nin ne denli işbirliği yapacağı, ikincisinin de Rusya’dan S-400 füze savunma sistemini alıp almayacağı olduğunun altını çizdi.

“Trump Brunson davasına kişisel yaklaştı”

Türkiye’de tutukluluğu hala devam eden NASA uzmanı Serkan Gölge gibi diğer Amerikalı ve çifte vatandaşlık sahibi kişilerin davalarına da değinen Hoffman, Amerikalıların bu kişileri ‘siyasi tutuklu’ olarak gördüklerini belirtti ve Brunson davasının sonucunun Türkiye’yle ilgili genel algıyı değiştirmediği yorumunda bulundu: “Brunson artık özgür olduğu için Trump’ın Türkiye’yle daha az ilgilendiğini göreceksiniz çünkü Brunson davası Trump’ın çok kişisel yaklaştığı bir konuydu. Ancak Türkiye’nin pek güvenilir bir müttefik olmadığı, muhaliflere adaletsiz bir şekilde baskı yaptığı ve ABD’yle pazarlık yapabilmek adına neredeyse rehine tutma yollarına bile başvurduğu algısı devam edecek. Korkarım ki bu durum daha da uzayacak ve ABD’nin Türkiye ile ilişkilerine renk vermeye de devam edecek”.

Max Hoffman, Amerikalı yetkililerin yalnızca Brunson davasından yola çıkarak değil, Türkiye’nin Almanya’yla gazeteci Deniz Yücel davasında ve 2015’te Rus savaş uçağını düşürdüğü olayda yaşadıklarına bakarak uzlaşma yolunu ‘sert çizgiler’ çizerek bulmayı tercih edebileceğini söyledi:

Hoffman, “(Amerikan yetkililer), ‘Erdoğan yalnızca sert çizgiler olduğunda karşılık veriyor ve onunla ancak bu şekilde ilerleyebiliriz’ düşüncesine varabilir. Ve bu düşüncede haklılık payı da var çünkü Erdoğan çok açık bir şekilde Brunson’u pazarlık unsuru olarak kullanmaya başlamıştı. Brunson bugün hala belirsiz olan nedenlerden dolayı tutuklanmıştı ve aslında siyasi koz amaçlı kullanıldığı, sürecin ilk başlarında bile hissedilmişti” diyor.

“Trump yönetimi insan hakları ve demokrasi konularıyla çok az ilgileniyor”

ABD’nin bundan sonra Türkiye’deki insan hakları ihlallerine daha fazla odaklanıp-odaklanmayacağı sorusuna ise Hoffman “Bunun insan hakları konusunda yeni bir ilgi yaratacağını sanmıyorum. Trump yönetimi maalesef insan hakları ve demokrasi konularıyla çok az ilgileniyor. Yönetimin çok aşırı gerçekçi bir dünya görüşü var ve bu görüşe göre (yalnızca) güçlü liderler ve güçlü ülkeler anlaşma yapmak için bir araya gelebilir. Ancak bu anlaşmalar sadece stratejik ve ekonomik konularla ilgili; insan hakları gündeme bile gelmiyor” şeklinde yanıt verdi.

Amerikan İlerleme Merkezi uzmanı Max Hoffman, bununla birlikte, Amerika’nın çekeceği sert çizgilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı geri adım atmaya zorlamakla birlikte kendi tabanı karşısında bir nevi zor durumda bırakacağını öne sürdü ve bunun, “aşırı baskı hissetmesi” durumunda Erdoğan’ı sert tepki vermeye ya da geri adım atmayı reddetmeye zorlayacağı uyarısında bulundu.

Hoffman’a göre, kayıp Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın bulunması için Türkiye, ABD ve Suudi Arabistan arasında oluşturulabilecek olası bir işbirliği bile Türk-Amerikan tamamen düzeltmeye yetmeyebilir.
14 Ekim 2018 22:27
DİĞER HABERLER