Pentagon'un çatışmaktan daha büyük endişesi Türkiye'nin Afrin'de yürüttüğü operasyona açıktan bir tavır almayarak zaten kızdırdığı YPG'lilerin DEAŞ'la mücadeleden çekilerek bütün insan kaynağını TSK operasyonlarına yanıt vermeye yönlendirmesi ihtimali. Güvenlik bürokrasisi böylesi bir sürecin Suriye'de cihatçılarla Amerikan askerleri yerine Kürtlerin savaşmasını öngören 4 yıllık stratejiyi yerle bir etmesinden endişe ediyor. Kabus senaryosu olarak gördükleri bu durumun Kürtlerin de Suriye'deki diğer kritik aktörler gibi zaten halihazırda ilişki içinde oldukları Moskova'ya yanaşmasına neden olabileceğini düşünüyorlar.
PKK/YPG meselesinde Türkiye'ye daha yakın tezleri savunan Amerikalı diplomatların sistemin hep sesi daha cılız çıkan tarafında kalıyor olmaları bundan. Pentagon Türkiye'nin olası Menbiç operasyonuna salt taktik bir savaş vizyonuyla karşı çıkarken ABD Dışişleri'nin başka bir derdi daha var. Diplomatlara göre Pentagon'un öngördüğü kabus senaryosu gerçekleşir de ABD'nin Kürtler üzerine kurduğu DEAŞ'la mücadele stratejisi çökerse bu aynı 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi Türkiye'yi kritik bir savaşın gidişatını değiştirmekle suçlayan bir algının devlet kurumlarına iyice çöreklenmesine neden olabilir.
Amerikalı diplomatların bu tür söylemleri Türkiye'yi Suriye'de daha geniş çaplı bir operasyondan caydırmak için kullanıyor olmaları olağan. Bunlar diplomaside başvurulan taktikler. Ancak Türk-Amerikan ilişkileri 2003'ten farklı olarak zaten dip noktasına yakın bir yerde seyrettiği için bu söylemlerin Türkiye üzerinde etki yapmasını beklemek hiç gerçekçi değil.
Dahası Amerikan kurumlarındaki ve kamuoyundaki halihazırdaki negatif Türkiye algısının olumluya dönmesi Pentagon'un kabus senaryosu gerçekleşmese bile çok zor. ABD Kongresi tarihinin en Türkiye karşıtı dönemini yaşıyor. Türkiye'ye hala belli ölçüde yakınlığını koruyan az sayıdaki siyasetçi durumun vahametini şöyle özetliyor; ‘Türkiye'ye yönelik alerji o kadar üst seviyede ki Ermeni tasarısı bugün gelse kimse tutamaz büyük çoğunlukla oylanır.'
'ABD KONGRESİ'NDE TÜRKİYE İÇİN MAGNİTSKY LİSTESİ HAZIRLIĞI'
ABD Kongresi'nde Trump yönetiminin Türkiye'ye hem S-400'ler, hem de başta Pastör Andrew Brunson olmak üzere Türkiye'deki tutuklu Amerikalılar ve Amerikan personeli yüzünden yaptırım uygulaması gerektiğini savunan ciddi bir damar var. S-400'ler için Türk savunma sanayiini hedef alabilecek olası yaptırımlar Trump'ın Rusya'ya yönelik genel yaptırımların uygulamasını ağırdan alıyor olması nedeniyle şimdilik bir süre ötelenmiş gibi gözüküyor.
Ancak Türkiye'yi hedef alabilecek asıl yaptırımlar önümüzdeki haftalarda yargı alanından gelebilir. ABD Kongresi 2012 tarihli Magnitsky Yasası çerçevesinde bazı Türk devlet yetkililerine yönelik yaptırımları tartışıyor. Adını 2009 yılında Moskova'daki bir hapishanede ölen yolsuzluklarla mücadele avukatı Sergey Magnitsky'den alan yasa insan hakları ihlallerine karışan yabancı hükümet ve devlet yetkililerinin ABD'deki mal varlıklarının dondurulmasını ya da ABD'ye seyahatlerinin engellenmesine imkan veriyor.
Kongrenin amacı Pastör Brunson'ın tutukluğuna neden olan kişilerden oluşan bir liste hazırlayarak ABD Dışişleri Bakanlığı'na göndermek. Yaptırım listesine koymak için tartışılan isimler arasında adalet bakanı da dahil bazı siyasetçilerin, hakim ve savcıların olduğu dedikodular arasında. Ancak Magnitsky Yasası çerçevesinde hazırlanacak listenin yargıdan ziyade ekonomiyi hedef almasını savunan alternatif bir görüşün de olduğu konuşuluyor.
'GEREKENİ SİZ YAPMADINIZ, BİZ YAPACAĞIZ'
Kongre nihayetinde o listeye kimin ismini koyarsa Dışişleri ve Hazine Bakanlıkları adım atmak ve listeyi yayınlamak zorunda. Yasa böyle diyor. ABD Dışişleri'nin Türkiye'de tutuklu Amerikan personelinden ya da Amerikan vatandaşlarından hiçbirini kurtaramadan Türkiye'de vize hizmetlerine geri dönme kararına kızgın olan Kongre adeta ‘Gerekeni siz yapmadınız, biz yapacağız' havasında.
Arka planda diğer siyasi sorunlar daha da çetrefilli bir hal alarak derinleşirken ABD yönetiminin Türkiye ile Suriye zeminindeki denge arayışında boşa düşmesi düşük bir ihtimal değil. Bu hafta Turkish Heritage Foundation tarafından düzenlenen panelde dinlediğim Amerikalı General James Conway son haftalarda Trump yönetiminin Ankara ile Kürtler arasında yürüttüğü Afrin diplomasini ‘Tillerson ve Mattis yumurtaların üzerinde yürüyor' diye tanımladı. Aynı Conway'in dediği gibi Amerika Suriye'de yumurtaların üzerinde yürüyor. Kimsenin yumurtasını kırmadan bu işten sıyrılması da zor gözüküyor.