Amerikalı üst düzey yetkililer Ürdün’de 3 askerin insansız hava aracıyla düzenlenen saldırıda yaşamını yitirmesi, 40'ının da yaralanmasının ardından İran’la savaş istemedikleri mesajını veriyor ancak özellikle Cumhuriyetçiler İran’a karşılık verilmesi gerektiği yönünde çağrılar yapıyor.
Washington saldırı nedeniyle İran'ın desteklediği grupları suçlamıştı.
İran saldırıyla bir ilgisi olmadığını kaydediyor.
Başkan Biden saldırıya karşılık verileceğinin mesajını verdi ama karşılık verirken caydırıcılıkla bölgede gerilimin tırmanmasını önlemek arasında bir denge kurulmasının oldukça zor olacağı yorumları yapılıyor.
Güçlü bir karşılığın olmaması zayıflık mesajı olarak yorumlanabilir ve bu da daha fazla saldırıyı cesaretlendirebilir.
Çok güçlü bir şekilde harekete geçilmesi ise İran ve müttefiklerinden gerilimi daha da tırmandıracak karşılığın gelmesine neden olabilir.
Amerika’nın bir dizi seçeneğe sahip olduğu biliniyor.
Seçeneklerle ilgili son sözü Başkan Biden söyleyecek.
Seçeneklerden biri İran’ın desteklediği grupların üsleri ve liderlerine saldırı.
Bunun geçmişte de uygulanan ve en uygun karşılık olabileceği yorumları yapılıyor.
Irak ve Suriye’de İran’ın desteklediği militanlara ait çok sayıda üsler, silah depoları ve eğitim alanları bulunuyor.
Bu militanların İran Devrim Muhafızları tarafından eğitildiği, silahlandırıldığı biliniyor.
ABD bu yerleri vurabilir ancak geçmişte bu tür yerlerin vurulması şu ana kadar istenilen sonuçları vermedi.
Washington’daki Defense Priorities adlı düşünce kuruluşunda politika direktörü Benjamin H. Friedman’a göre Amerikan güçlerine ölümcül saldırıyı düzenleyen militanlar sorumlu tutulmalı.
Friedman, Amerikan güçlerinin neden sürekli olarak drone saldırılarına maruz bırakıldıklarının da sorgulanması gerektiğini belirtiyor.
7 Ekim’den bu yana bölgedeki ABD üslerine 170’den fazla saldırı düzenlenmiş durumda.
Bir diğer seçenek ise İran’ı doğrudan hedef almak.
Cumhuriyetçiler’in bir bölümü de Biden’a bu yönde harekete geçmesi yönünde çağrı yapıyor.
Böyle bir durum bölgede gerilimi oldukça arttırabilir ve çatışmaların yayılmasına neden olabilir.
Ne Amerika ne de İran geniş çaplı bir savaş istiyor.
İki taraf da bu yönde açıklamalar yapmıştı.
Amerika’nın bu yönde adım atması durumunda İran Hürmüz Boğazı’nı kapatma girişiminde bulunabilir.
Dünya gaz ve petrolünün yüzde 20’si Hürmüz Boğazı’ndan geçiyor.
Böyle bir durumun ekonomi üzerinde yıkıcı etkisi olabilir. Bu da Başkan Biden’ın yeniden seçilme şansını olumsuz etkileyebilir.
Bir diğer tartışılan ihtimal İran Devrim Muhafızları’nın üst düzey isimlerini Irak ve Suriye’de hedef almak. Ama bu da İran’dan sert bir karşılığın gelmesine neden olabilir.
Amerikan USA Today gazetesi saldırının Ortadoğu’da konuşlu 40 bin Amerikan askerinin karşı karşıya olduğu riskleri gün yüzüne çıkardığını belirtiyor.
Karşılık vermemek seçenek mi?Bazıları ise Ortadoğu’daki gerilime dikkat çekerek özellikle de seçim yılında İran’a karşılık verilmeyebileceği görüşünü dile getiriyor.
Ancak bu görüş bugüne kadar ABD’nin caydırıcılık politikasının başarısız olduğu ve Washington’ın üslerine saldıranlara karşı isteksiz görünmesinin sadece saldırıların artmasını cesaretlendirdiği görüşünü savunanların yanında hafif kalıyor gibi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının sona ermesinin bölgedeki gerilimi düşüreceği yorumları da yapılıyor ancak İsrail Gazze’deki savaşın aylarca sürebileceğini belirtiyor.
Pazartesi günü ulusal güvenlik ekibiyle bir araya gelen Biden kendisine sunulan seçenekleri değerlendiriyor.
İran’ın desteklediği grupları vurabilir, İran’ı hedef alabilir ya da hiçbir adım da atmayabilir.
Özellikle Amerika’nın seçim yılında olduğu bir dönemde Biden’ı zorlu bir karar beklediği yorumları yapılıyor.
Seçim yılında herhangi bir dış politika kararının iç politikadan da etkilenmesi beklenir.
ABD’de genelde dış politika başkanlık seçimlerinde seçmenlerin kararlarında ekonomi kadar önemli bir etkene sahip değil.
Ama Ortadoğu’da ve Ukrayna’daki çatışmalar dış politikayı bu yıl daha fazla seçmen için önemli hale getirmişe benziyor.
ABD’nin ülke dışındaki askeri varlığı
Amerika’nın Irak’ta 2500, Suriye’de 900 askeri bulunuyor.
Bahreyn’de 9 bin, Kuveyt’te 13 bin, Katar’da da 8 bin askeri görev yapıyor.
Ürdün, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde de ABD askerinin olduğu biliniyor.
Hamas’ın İsrail saldırısı sonrası Pentagon 7,500 personel bulunan iki uçak gemisini bölgeye göndermişti.
Savunma Bakanlığı Pentagon’a göre ABD’nin 150’den fazla ülkede 220 bin askeri ve 800’den fazla da üssü bulunuyor.