Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi, Halkbank'ın ABD'de yargı muafiyetinin olmadığına karar verdi, bankanın davanın düşürülmesi için sunduğu argümanları da reddetti.
ABD Anayasa Mahkemesi İran yaptırımlarının delinmesi davasında Halkbank’ın Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası (FSIA) kapsamında yargılamadan muaf olduğu iddiasını reddetti. Anayasa Mahkemesi, Halkbank’ın içtihat kapsamında dokunulmazlık iddiasınıysa alt mahkemeden yeniden değerlendirmesini istedi.
Dokuz üyeden oluşan Anayasa Mahkemesi kararında, ABD’de 1976’dan bu yana yürürlükte olan Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası’nın (FSIA) bankaya cezai davalara karşı bir koruma sağlamadığını belirtti, yani Halkbank’ın bu konudaki tezini haksız buldu.
Anayasa Mahkemesi’nin Halkbank kararında çoğunluğun görüşünü kaleme alan yargıç Brett Kavanaugh, “Halkbank’a göre, yabancı bir devletin doğrudan sahibi olduğu tamamen ticari bir şirket, ABD vatandaşlarını etkileyen ve ABD’nin ulusal güvenliğini tehdit eden bir suça karışabilir; ancak Amerikan mahkemelerinde hesap veremez. Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası’nda bunu destekleyen hiçbir şey yok“ ifadeleriyle Halkbank’ın argümanına karşı çıktı.
Halkbank yabancı devletler veya enstrümanlarının bu mevzuat dışında içtihat kapsamında yargılamadan muaf olabileceği iddiasını da gündeme getirmişti.
Halkbank'ın bu argümanı konusunda görüş beyan etmeyen Anayasa Mahkemesi, alt mahkemeden bankanın bu iddiasını yeniden değerlendirmesini istedi.
Anayasa Mahkemesi’nde 17 Ocak'ta yapılan oturumda Halkbank’ın avukatı Lisa Blatt, “Dünya 7 bin yıldır var ve hiçbir ülke bir başka ülkeyi yargılamadı” sözleriyle, tarihte hiçbir yabancı bir devletin ya da ona bağlı bir vasıtanın ceza davasında yargılanmadığını savunmuştu.
ABD Adalet Bakanlığı'nı temsil eden avukat Eric Feigin ise Halkbank'ın bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini söyleyerek, bankaya dokunulmazlık tanınmasının gelecekte başka devletlerle bağlantılı kurumları "suç merkezi" haline getirebileceği uyarısında bulunmuştu.
Hukukçular ne diyor?
Hukuk uzmanlarına göre Anayasa Mahkemesi'nde çoğunluk bu kararla, Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası’nın Halkbank davasında uygulanabilir olmadığını ve bu nedenle yasanın bankanın yargılanmasının önünde engel teşkil edemeyeceğini benimsemiş oluyor.
Anayasa Mahkemesi'nin alt mahkemeden yabancı devletler veya enstrümanlarının içtihat ilkelerine göre dokunulmazlığa sahip olup olmadığını değerlendirmesini istemesiyse Halkbank için olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi.
VOA Türkçe’ye kararı yorumlayan Vanderbilt Üniversitesi’nden Profesör Ingrid Wuerth Brunk, “Halkbank için en büyük zafer, Anayasa Mahkemesi’nin bankanın yargılamadan muaf olduğu yönünde bir karar vermesi olurdu. O zaman dava düşerdi. Ama öyle olmadı. Bununla birlikte Halkbank içtihat kapsamında dokunulmazlıkla ilgili soru işaretini mahkemeye taşıma fırsatını elde etmiş oldu” diyor.
Karşı oy veren yargıçlar
ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerde önemli pürüzlerden biri olan Halkbank davasını ele alan Anayasa Mahkemesi’nde dokuz yargıç bulunuyor.
Anayasa Mahkemesi’nin Halkbank kararında 7 yargıç lehte oy kullanırken, yargıçlar Neil Gorsuch ve Samuel Alito karşı oy kullandı. İki yargıç adına görüşü Yargıç Neil Gorsuch kaleme aldı.
İki yargıç çoğunluğun görüşünden farklı olarak, Halkbank davasında Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası’nın uygulanabilir olduğunu; yasada yer alan “ticari faaliyet istisnası” sebebiyle de Halkbank’ın yargılanabileceğini ifade ediyor.
Alt mahkemenin Halkbank konusunda “yargılama devam edebilir” kararına destek veren Anayasa Mahkemesi yargıcı Gorsuch, Anayasa Mahkemesi’nin net bir karar almayarak “hukuku yok yere fazla karmaşıklaştırdığını” savundu.
"Mahkemenin kararı davacılar ve alt mahkemedeki meslektaşlarımızı hem bu dava hem de ortaya çıkabilecek başka davalarda zor bir görevle baş başa bırakıyor" diyen Yargıç Gorsuch içtihat tartışmasının çok sayıda soru işareti barındırdığını ancak mahkemenin aldığı kararla bu soru işaretlerinin çözümü için bir yol göstermediğini belirtti.
Bundan sonra ne olacak?
Bundan sonraki süreçte alt mahkeme, yani Manhattan’daki Temyiz İkinci Dairesi, Halkbank’ın ABD’de içtihat kapsamında yargılanmasına engel teşkil edecek bir ilkenin olup olmadığını değerlendirecek.
Anayasa Mahkemesi Yargıcı Neil Gorsuch’un görüş metninde atıfta bulunduğu Profesör Ingrid Wuerth Brunk VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, Halkbank’ın itirazı içtihat kapsamında değerlendirilse bile, yabancı bir kuruma dokunulmazlık verilmesi kararını yürütmenin yani hükümetin verdiğine dikkat çekti.
ABD hükümetinin davada bu şekilde savunma yaptığını hatırlatan Profesör Brunk, “Anayasa Mahkemesi bu konuda topu alt mahkemeye attı. ABD hükümeti dokunulmazlığa içtihada göre hükümetin karar verdiğini ve hükümetin Halkbank’ın bu kapsama girmediğine karar verdiğini savunacaktır. Halkbank ise mahkemelerin körü körüne yürütmenin dediğini yapamayacağını ve dokunulmazlık ilkesinin davaya nasıl uygulanacağına mahkemelerin karar vermesi gerektiğini savunacaktır” diye konuştu.
Alt mahkemenin nasıl bir karar alacağını kestirmenin zor olduğunu belirten Profesör Brunk’a göre, ABD’de yabancı devlet kontrolündeki şirket ya da kurumlara yönelik çok kapsamlı bir içtihat bulunmuyor.
Bu durumda mahkemenin dokunulmazlık tartışmasında uluslararası hukuktaki uygulamalara bakması olası.
Anayasa Mahkemesi yargıçlarından Neil Gursoch Halkbank kararı metninde belirttiği görüşünde, uluslararası hukukun da "bulmacayı" çözmesinin zor olduğunu, bu konudaki soru işaretlerini gidermesinin kolay olmadığını belirtiyor.
Alt mahkemenin hukuki açıdan zor bir kararla karşı karşıya kaldığını belirten Profesör Brunk, mahkemeden dokunulmazlık kararını yürütmenin verdiği ilkesini onaylayan bir kararın çıkması olasılığına ve bu durumda da Halkbank’ın yargılanmasına devam edilebileceğine işaret ediyor.
Yabancı devletler ve dokunulmazlık konularında çalışmaları bulunan Profesör Ingrid Brunk'a göre bir diğer olasılık da alt mahkemenin bu konuda topu yeniden Anayasa Mahkemesi'ne atması.
Halkbank aleyhindeki iddialar neydi?Halkbank İran’a yönelik ekonomik yaptırımların delinmesi davasında dosyaya 2019 yılında sanık olarak eklenmiş; ancak bankacılık dolandırıcılığı, para aklama ve paravan şirketler aracılığıyla yaptırımların delinmesi suçlamalarını reddetmişti.
ABD’li savcılar Halkbank’ı, yaptırımların uygulandığı İran’a yarar sağlayacak şekilde, petrol gelirini altına ve daha sonra nakite çevirmekle suçlamış, petrolden elde edilen gelirlerin transferinin gıda sevkiyatı olarak gösterildiğine ilişkin belgeleri sunmuştu.
Halkbank davası Türkiye ve ABD arasındaki ilişkileri uzun süredir etkileyen konulardan biri. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bankaya yönelik suçlamaların “hukuksuz ve çirkin” olduğunu savunmuştu.