Demokrat Partiye yakınlığı ile bilinen ABD'li düşünce kuruluşu Brooking Enstitüsü’nün yayınladığı Türkiye hakkında yeni rapor yayınladı
ABD'li düşünce kuruluşu Brooking Enstitüsü’nün yayınladığı Türkiye hakkındaki rapor, içerdiği ifadelerle dikkat çekti. İktidar değişiminden dış politikaya kadar birçok konu başlığını ele alındğı rapor, Türkiye'ye ‘gözdağı’ olarak yorumlandı. Yayınlanan raporda ‘Batı ile bağların yeniden kurulmasından fayda sağlayacağına demokratik olarak seçilmiş bir Türk hükümeti karar verecek’ ifadeleri dikkat çekti.
TÜRK HÜKÜMETİ ABD’Yİ TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR
Brooking Enstitüsü’nün yayınladığı raporda Türkiye’nin ABD’yi stratejik tehdit olarak gördüğü belirtildi. Raporda şu ifadelere yer verildi:
“Türk hükümeti Amerika Birleşik Devletleri'ni bir müttefik olmaktan çok stratejik bir tehdit olarak görüyor ve Washington'da artan çoğunluk Türkiye'ye aynı şekilde bakıyor. Türkiye artık Biden yönetimine yeniden kurulacak bir ilişki değil, çözülmesi gereken bir dış politika sorununu en iyi şekilde yönetmesi ve hafifletmesi gerektiğini gösteriyor.”
Raporun devamında Biden yönetimine Türkiye’nin çevreden kuşatılmasını önerilerek Biden’in Ankara’nın yeni dış politikasından rahatsız olan ülkelerle işbirliği yapması gerektiği ifade edildi.
“Risk şu ki, Türkiye çevresinde çalışmak, Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki 'oyunbozan' rolünü oynama çabalarını yoğunlaştıracak.
Washington, bu olasılığı ortadan kaldırmak için, Türkiye’nin yeni dış politikasından endişe duyan artan sayıda ülkeyle daha etkin çalışabilir.
Doğru yapılırsa, böyle bir strateji hem Ankara üzerindeki baskıyı güçlendirirken aynı zamanda diğer aktörlere güven verir hem de artan gerilimin tehlikelerini en aza indirir."
CAATSA YAPTIRIMLARI DAHA ETKİLİ KULLANILMALI
Raporda ayrıca, ikili ilişkiler konusunda ABD'de yaşanan tartışmaya da yer verilerek, "ABD'nin Türkiye politikası üzerine son 4 yıldır yaşanan tartışma, Erdoğan'la 'sertleşmek' isteyenlerle yeni angajman yolları aramaya devam edenler arasında yaşandı. Bu tartışma muhtemelen Biden yönetiminde devam edecek" ifadeleri kullanıldı ve 'Biden'ın önünde CAATSA'yı kullanma fırsatı bulunduğu belirtilerek şu görüşlere yer verildi:
"Başkan Biden artık CAATSA'yı ileriye dönük daha tutarlı ve etkili bir politika aracı olarak kullanma fırsatına sahip. Bu, S-400'lerin devre dışı bırakılması karşılığında yaptırımların kaldırılmasına yönelik net bir yol sağlamayı içerecek."
YENİ TÜRK HÜKÜMETİ SEÇİLENE KADAR BASKI SÜRDÜRÜLMELİ
Brooking Enstitüsü’nün söz konusu raporunda ABD Başkanı Joe Biden’in Türkiye’ye karşı muhalefet desteklenmeli sözleri de temellendirildi. Raporda demokratik olarak seçilmiş Türk hükümeti ifadesi dikkat çekti:
"Nihayetinde, Türkiye'nin Batı ile bağlarının yeniden kurulmasından fayda sağlayacağına karar vermek demokratik olarak seçilmiş bir Türk hükümetine kalacak. O zamana kadar Washington'un karşısındaki zorluk, bu durumu ikili ilişkileri düşmanca hale getirmeden görünür kılmak için yeterli baskıyı sürdürmek olacaktır."
TÜRKİYE'NİN NATO'DA VETO HAKKI ELİNDEN ALINMAK İSTENİYOR?
Raporda dikkat çeken bir diğer nokta ise “NATO’nun yapısı işi zorlaştıracak olsa da üye ülkeler, Ankara’nın veto gücünü kötüye kullanmasını önleyecek mekanizmalar hakkında ciddi düşünmeye başlamalı” ifadeleri oldu. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Barış Doster, rapor hakkında Sputnik'e konuştu. Doster şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye’ye gözdağı veriliyor. Ben, Türkiye’nin NATO üyeliğine de AB üyeliğine de karşıyım. Çünkü NATO’nun bir ittifak örgütü olduğuna inanmam. NATO, ABD emperyalizminin işgal ve saldırı aygıtıdır.
NATO, sadece ABD’nin hasmı olan ülkelerde değil ABD’nin müttefiki olan NATO üyesi ülkelerde iktidarlara hizaya sokmak için üzerlerindeki ABD nüfuzunu pekiştirmek için kurulmuş ve yapılandırılmış bir örgüttür.
NATO, Türkiye’nin hiçbir meselesinde yanında değildir. Bilakis PKK/ YPG ve FETÖ terör örgütlerini desteklemektedir. Bu aşamadan sonra NATO’da bir kural olan ‘kararlar oy birliği ile alınır’ kuralının değişmesi çok zor.
Ama bu tarz açıklamalar üzerinden Türkiye’ye yönelik bir endişe, bir korku, bir kaygı iklimi yaratmak, Türkiye’ye belli konulardaki hassasiyetini törpülemesi, geri adım atması için bir baskı kurma mekanizması olarak zaten bu raporlar yazılmış.”