ABD'nin Budapeşte Büyükelçiliği'nin Twitter hesabından, "Haftalardır Macar hükümetinin bazı üst düzey isimleri ve hükümet tarafından finanse edilen yorumcular Batı ve Amerikan karşıtı sert açıklamalarda bulundu. ABD ve Macaristan müttefiktir. Rus saldırganlığının hepimizi tehdit ettiği bir ortamda birbirimizden uzaklaşmak yerine birlikte durmalıyız." ifadelerine yer verildi.

Ayrıca aynı iletiye iliştirilen bir dakikalık videoda, Başbakan Viktor Orban'ın liderliğini üstlendiği Fidezs Partisi yöneticileri, hükümet yetkilileri ya da hükümete yakın medyada çıkan Washington karşıtı bazı açıklamalar sunuldu.

Sosyal medya kullanıcılarından bu ifadelerin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'den mi yoksa Macar liderin yakın çevresinden mi geldiğini tahmin etmeleri istendi.

Her sorunun ardından doğru cevabın (elbette) Orban ekibi olduğu kaydedildi.

Yorumlar arasında "(ABD) savaştan kazançlı çıkan taraf, dolayısıyla savaşın hızlı bir şekilde sona erdirilmesiyle pek ilgilenmiyor." cümlesi bulunuyor.

Bu ifadenin, Macar devleti tarafından finanse edilen bir enstitünün başkanına ait olduğu bilgisi paylaşılıyor.

Amerikan Büyükelçiliği'nin yayınladığı beş soruluk test, Orban hükümetinin vatandaşlara yedi sorudan oluşan ve adına "ulusal istişare" denilen anketin yayınlanmasıyla aynı güne denk getirildi.

Budapeşte yönetimi, söz konusu halk oylamasıyla AB'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımlara yönelik iktidar partisinin eleştirilerine Macarların ne oranda destek verdiğini ortaya çıkarmak istiyor.

Macar hükümetinin anketinde, "Avrupa genelinde hane halkı elektrik faturaları rekor seviyelere yükseldi. Yaptırımlara karşılık olarak Rusya gaz arzını kesmekle tehdit ediyor. Bu durum evlerin ısınması için gerekli olan gazın tedarikini ve Avrupa ekonomisinin yaşayabilirliğini tehlikeye atıyor. Doğal gaz tedarikine yönelik yaptırımlara katılıyor musunuz? 'Evet mi?' 'Hayır mı?'" gibi sorular yer alıyor.

Muhalefet, mevcut ekonomik krizden kısmen Orban hükümetini sorumlu tutuyor.

Zira Başbakan Orban'ın son 12 yılda kendine yakın iş insanlarına kayırmacı davrandığını ve seçim kazanmak için Brüksel'den gelen kaynakları heba ederek yaptığı aşırı harcamaların bir sonucu olduğunu savunuyor.