AB ülkelerinin Türkiye gibi üçüncü ülkelerden ithal ettiği balın önemli oranlarda hileli çıkmasının ardından yasal düzenlemelerde değişikliğe gidiliyor. Balın yanı sıra reçel, marmelat ve meyve sularını da kapsayan düzenlemeyle tüketici için şeffaflığın artırılması amaçlanıyor.

Geçen yıl AB Komisyonuna bağlı sağlık ve bilim kuruluşları ile AB yolsuzlukla mücadele kuruluşu OLAF'ın iş birliğiyle hazırlanan ve Mart ayında açıklanan rapor kamuoyunda büyük yankı uyandırmış, AB ülkelerine giden ballardan alınan 320 numuneden yüzde 46'sının saf bal olmadığını ortaya koymuştu. Türkiye'den ithal edilen 15 numuneden 14'ü hileli çıkmıştı.

AB yönetmeliklerine göre balın hiçbir katkı maddesi ya da sulandırıcı içermemesi, tamamen doğal olması gerekiyor.

AB'ye üye ülkeler ve Avrupa Parlamentosu'nun (AP) üzerinde anlaştığı yeni düzenlemeyle bal kavanozlarının etiketlerinde balın menşei ile ilgili daha detaylı bilgi yer alması zorunluluğu getiriliyor. Etikette balın hangi ülkeden geldiğinin yanı sıra karışım olması durumunda en fazla içeriğe sahip dört ülkenin oranlarının da ayrı ayrı yazılması gerekiyor. Şimdiye kadar etiketin üzerinde AB menşeli olup olmadığının yazılması yeterli oluyordu.

Düzenlemeyle, üye ülkelere ürünlerin denetiminin de sıkılaştırılması çağrısı yapılıyor. Denetimlerle içine şeker karıştırılmış balların ayırt edilmesi ve ürünün menşeinin takibi yoluyla üretici ya da ithalatçının daha kolay tespit edilebilmesi hedefleniyor.

Yeni düzenleme, ballar için uygulanacak yeni şeffaflık kurallarının reçel ve marmelat için de gerekli olup olmadığının değerlendirilmesi için üç yıllık bir süre öngörüyor. Ayrıca reçel ve marmelata bir kiloda en az 450 gram meyve içerme koşulu getiriliyor.

Meyve sularında da etikete "sadece doğal yollarla oluşmuş şeker içerir" yazılmasına izin verilecek, üründe doğal yollarla bulunan şekerin en az yüzde 30 oranında azaltıldığı formülasyonu değiştirilmiş meyve sularına "şeker oranı azaltılmış meyve suyu" yazılabilecek.