ABD'li yetkiliden Erdoğan hakkında dikkat çeken yorum

ABD'li yetkiliden Erdoğan hakkında dikkat çeken yorum
New York'ta gerçekleşen BM toplantısına Türk ekibinin 'cemaat' takıntısı damga vurdu.

Hürriyet gazetesi yazarı Tolga Tanış, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'de Türkiye'yi ilgilendiren çok daha önemli konular varken ısrtarla IŞİD değil Fethullah Gülen Hocaefendi ve cemaati ön plana çıkaran bir diplomasi sergilediğini hatta Amerikalı bir yetkilinin, Fethullah Gülen Hocaefendi konusunda Erdoğan'ın tutumu için 'obsesif' yani 'takıntılı' tanımını kullandığını yazdı. Tanış, IŞİD gibi bir sorun varken Erdoğan'ın başka şeylerle ilgilenmesinin, kendisini haklı çıkardığını söylerken New York sonrası bile "Türkiye'nin IŞİD'e karşı operasyon isteksizliğinin sadece rehinelerle ilgili olmadığını" belirtti.

İşte Tolga Tanış'ın o yazısı:

"SALI akşamı ABD Başkanı Barack Obama'nın resepsiyonu vardı.

Birleşmiş Milletler toplantıları için New York'a gelen tüm ülke liderleriyle olduğu gibi o gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la da ayaküstü konuştu. Ve Türk tarafı, bu konuşmayı iki liderin "Suriye dahil olmak üzere bölgesel konulara değindikleri" bir görüşme olarak yansıttı. Amerikan tarafı da bir açıklama yayınladı. Görüşmeyi tarif için "fırsat teması" (opportunity interact) diye bir ifade kullandılar. Düşünsenize, içeride 200'e yakın lider var. Obama, hepsiyle görüşüp yan yana fotoğraf çektiriyor. Ama o hengamede, Erdoğan'la buluşuyor ve sadece Suriye değil, bölgesel konuları da ele alıyor.

CUMHURBAŞKANI Erdoğan ve Türk heyetinin New York'ta Amerikalılarla Suriye krizi konusunda yaptığı görüşmelerin ardından Türk tarafının dışarıya vermeye çalıştığı bir görüntü var. Halen Türkleri iknaya çalışan Amerikalılar da bu görüntü verme işine geçici katkı sunuyor. Ama işin gerçeği, söylenen laflar dışında ortada aslında hiçbir eylem yok. Çünkü özetle, Erdoğan, Amerikalıların "koalisyona katıl" baskılarını hafifletmek için masaya yeni talepler, yeni müzakere pozisyonları getiriyor. Müzakereler de en baştan kilitlenmiş oluyor. Amerikalılar "İncirlik" diyor. Türkler, "İncirlik uçuşa yasak bölgeye de katkı sağlasın, o zaman olabilir" diyor. Amerikalılar "Onun yasal çerçevesi yok. Rejimi de hedef alır. O zaman muhaliflere eğitim ve ekipman sağlayın" diyor. Türkler de, "Suriye'de güvenli bölge kuralım orada yaparız" diyor.

AMERİKAN Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey cuma günü çok açık söyledi halbuki. Erdoğan'ın güvenli bölge fikri için "Şu andaki harekât planımızın parçası değil" dedi. Geçen hafta görüştüğüm Pentagon Sözcüsü John Kirby de, Erdoğan'ın Türkiye'ye dönerken yanındaki gazetecilere bahsettiği Suriye'ye kara harekâtı düzenlenmesi düşüncesi için "Bizim ortak olacağımız en önemli kara kuvvetleri Iraklı ve Suriyeli" diyerek, o kapıyı baştan kapattı. Ki Amerikalı bir yetkili böyle önemli bir konuda bir fikir beyan ettiğinde bunun arkasında uzun istişare olduğunu ve Erdoğan'ın sözleri gibi bir gün öyle, bir gün böyle olmayacağını bilin.

Nitekim, Erdoğan'ın "Askeri destek de veririz" açıklamasından sonra Amerikalıların BM toplantıları için üs seçtiği, Waldorf Astoria Oteli'nin 24. katındaki merkezde üst düzey bir yetkiliyle konuşuyorduk. Erdoğan'ın açıklamasını sordum. "Bir destek sözü verdiğini okudum. Ama ortada ne çok Fethullah Gülen konusu var. (Erdoğan) Bu konuyu takıntı haline getirdi (obsessed)" diye cevap verdi. Normalde basınla konuşmaktan hoşlanmayan önemli bir Amerikalı yetkilinin, Gülen konusunda Erdoğan'ın tutumu için ilk kez böyle bir tanımlama kullanması dikkat çekici.

SORUN aslında şu: IŞİD konusunda ucu bir yere varması güç gözüken pek çok laf var Türk tarafında. Ama eylem yok. Ve yapılanlara, izlenen politikaya baktığınızda, Fethullah Gülen ve şimdi Kobani'de IŞİD'in savaştığı Kürtler, sanki Türk Hükümeti için IŞİD'e göre daha öncelikli tehditler. Amerikalılar için ise IŞİD birinci sırada.

Yoksa Türklerin baştaki söylemini doğru kabul edersek, rehineler serbest bırakıldığına göre artık somut bir şey belirmesi gerekiyordu, değil mi. Ama olmuyor. Ve iş, Erdoğan tarafından kilitlenmesi muhtemel gözüken bir pazarlığa dönüştürülüyor. Kürtler var, Kuzey Irak'tan kaçak petrol getirenler var, AKP'ye yakın sivil toplum örgütlerinin oralardaki faaliyetleri var. Var oğlu var.

İki hafta önce Türkiye'nin IŞİD'e karşı harekete geçme konusundaki isteksizliğinin sadece rehineler yüzünden olmadığını anlatmaya çalışmıştım. New York'tan sonra hâlâ aynı fikirdeyim."

28 Eylül 2014 15:49
DİĞER HABERLER