"Doğruluğunu kontrol etmekten aciz düştüğümüz bilgi bombardımanı altında olduğumuz, at izinin it izine karıştığı, alçakların kendini ahlak abidesi gibi gösterdiği bugün de vicdan, en önemli pusulamız."
(...)
Geçen yıl Uganda’daki 7’nci Türk okulunun açılışına gitmeden önce gazetelerde bu ülkeye dair ne var diye baktım. Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, daha önce bu ülkeye gidip bir dizi yayımlamış. Görüştüğü Müslüman kanaat önderi Dr. Şeyh Kaliisa, Türk okullarının Hıristiyanlara öncelik verdiğini söylüyordu. Oraya gidince bu ismi sordum, gerçekten böyle biri varsa görüşmek istediğimi söyledim. Meğer Türk okullarının velisiymiş. Törenden sonra buluşup kendi ağzından yazılanları hatırlatınca şoke oldu ve şöyle dedi: “3 çocuğunu bu okullarda okutan biri, nasıl böyle kötü şeyler söyleyebilir? Asla kabul edilemez.”
Aynı gazete büyük bir skandalın belgelerini yayımlayacağını ve Fethullah Gülen’in gerçek yüzünü göstereceğini duyurdu. Sonra üzerine çay dökülmüş bazı belgeler yayımlayarak Hocaefendi’nin mason olduğunu iddia etti. Belgeler üzerindeki tarihte var olmayan yazı karakterleri, sahtekârlığı ele verdi. Ayrıca başka bir havuz gazetesinin tarih profesörü yazarı Cemil Koçak, belgelerin sahte olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispat etti.
İktidarın sözcülüğünü yapan 4 gazete aynı gün manşetlerinden Hocaefendi’nin, Sümeyye Erdoğan’ın öldürülmesi için Twitter üzerinden talimat verdiği ifşaatıyla çıktı. Gerçek olsa yeri yerinden oynatacak bu çaptaki haber kısa sürede unutuldu. Çünkü belge diye yayınlanan şeylerin uydurma olduğu tescillendi. Twitter üzerinden sözde yazışmalara dayandırılan bu kumpas, tarafların ve Twitter şirketinin resmî yalanlamasıyla çökmüştü.
(...)