"Kerim Aydın'ın Tunus hatıralarından bir bölümü önceki yazımda aktarmıştım. Bugün de bu hatıralara devam edeceğiz:"
...
Abdest ve namazdan sonra caminin içerisinde biraz istirahate koyulduk. Bu arada, birdenbire Sidi Hammadi belirdi. Tabiî, dayı yıldırım gibi yerinden fırladı ve hemen yanına varıp elini öptü, bizleri tanıştırdı ve kendisi çok memnun olup evine yemeğe davet etti. Kendi elleriyle bizlere ikramda bulundu. Çok şaşkın ve aynı zamanda memnun görünüyordu. Bu arada, Necmeddin dayı kendisine sahabe efendilerimizin iştirak ettiği muharebe alanını görmek istediğimizi anlattı. Şeyh Efendi bizlere bol bol dua etti ve ilginç bir şekilde 2016 yılının çok zor geçeceğini, felaketlerin yakın olduğunu ve 2016 yılında göğsü yumruklandıkça genişleyen Sâlih Zât'a görevinin bildirileceğini söyledi. Kendisinin de bunu bilmediğini, bunun çok büyük bir sır olduğunu fakat artık sırrın dünya semalarına indiğini belirtti. Hepimiz büyük bir şaşkınlık içerisindeydik. Hele Necmeddin dayı, kendisinin kesinlikle bu konuları hiçbir zaman açmadığını, bu konular hakkında konuşmadığını daha sonra bize söyledi ve büyük bir şok yaşıyordu.
Necmeddin dayı, kendisine benim bir sene önce gördüğüm o Salih Zât ile ilgili rüyayı da anlattı ve çok dikkatli bir şekilde dinleyen Efendi Hazretleri, daha sonra camide gördüğümüz mermer üzerine kazınmış kitabı ile ilgili çok enteresan bir şekilde ve hiç tereddüt etmeden, “Bu o Salih Zât'a işarettir!” dedi. Tevafuklar üst üste geliyordu. Bununla da kalmayıp kendileri bizzat bizi muharebe meydanının olduğu yere götürdü, hatta savaştan sonra sahabilerin buluşma noktası olan ufak bir tepeyi işaret ederek, “İşte buraya sahabe zeytin ağacı derler...
...