[Abdullah Aymaz] Hılfü’l-Fudul isimli Faziletliler Organize Birliği

[Abdullah Aymaz] Hılfü’l-Fudul isimli Faziletliler Organize Birliği
Hizmetin Temel Değerleri üzerine kaleme aldığımız yazı serisine devam ediyoruz.
ABDULLAH AYMAZ- SAMANYOLUHABER.COM 

Hizmetin Temel Değerleri üzerine kaleme aldığımız yazı serisine devam ediyoruz.

6- Çoğulculuk, farklılıklara ve kutsallara saygı: Hizmet katılımcıları, temel insan haklarına aykırı olmayan toplumsal ve bireysel çeşitliliği bir zenginlik olarak kabul ederler. Farklı inanç, din ve kültürlerin kutsallarının çatışma sebebi haline gelmemesi için gereken hassasiyeti gösterirler.” 1994’te kurulan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, ülkemizde Müslüman-Gayr-i Müslim, Türk-Kürt, Sünnî-Alevî, Laik-Antilaik bütün herkesi bir araya getirmek, mozayiğimizdeki ahenk ve uyumu birlik içinde sağlamak için düşünülmüş ve ortaya konmuştu. Onun için de her anlayıştan ve düşünceden insanlardan meydana gelen gruplarla Abant Toplantısı faaliyetleri gerçekleştirildi. Ortak bildiriler hazırlanıp birlik ve beraberlik mesajları verildi… Zaten Cenab-ı Hak Kur’an’da şöyle buyurmuyor mu? ” Herbiriniz için bir şeriat ve bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat O, size verdiği farklı şeriatlar dairesinde sizi imtihan etmek istediği için ayrı ayrı ümmetler yaptı. Öyleyse, durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın.” (Mâide Suresi, 5/48)

7- Gönüllü katılımcılık ve fedakârlık: Hizmet gönüllüsü olmak, faaliyetlere katılmak ve ayrılmak tamamen kişinin bireysel tercihidir. Hizmet gönüllüleri temel değerlerini hayata taşıyan insanlığın gelişimine faydası olan projelere kendi imkanları ölçüsünde maddi yardımları veya gönüllü çalışmalarıyla katkı yaparlar.” Bu Hizmet, bir gönüllülükten ibarettir. İnsanı mecbur tutan hiçbir şeyi yoktur. Asr-ı Saadetten önce yani daha câhiliyet döneminde haksızlığa uğramış mazlum ve mağdur insanların haklarını aramak üzere, vicdanlı ve faziletli insanlar bir organize kurmuşlardı. Genç yaşında Efendimiz (S.A.S.) de bu organizenin içinde bulunuyordu. Hılfü’l-Fudul isimli bu faziletliler organize birliği için Peygamber Efendimiz (S.A.S.) peygamberliği döneminde bile: “Şimdi böyle bir organize olsa, içlerine girmekte ve faaliyetlerine katılmakta hiçbir tereddüdüm olmaz.” buyurmuştu. Bu anlayış ve tespit, Hizmet mensupları için de her zaman geçerlidir. Bizim Hizmet gönüllüleri arkadaşlarımızdan Türkiye’de gördükleri zulüm ve işkenceden dolayı Meriç’ten zar zor geçip Almanya’ya iltica eden arkadaşlarımız son sel felâketinden sonra 150 kişilik bir grup o felâket bölgesine gidip gece gündüz çalışarak o insanlara gönüllü olarak yardımda bulunmuşlardı. Gerçekten bu göz yaşartıcı fedakârlık ve cefâkarlık unutulmayacak şekilde zihinlere ve kalplere kazınmıştır. Yani Hizmet mensupları hangi ülkede bulunurlarsa bulunsunlar, bulundukları ülkede protez bir organ gibi değil, tam bir fıtrî uzuv gibi hareket ederler. O ülkenin her problemi onların kendi problemi gibi ve çözümü de kendilerinin aslî vazifesi gibidir.

8- İstişare ve ortak akıl: Hizmet katılımcıları farklı perspektif ve düşüncelerin müzakeresi ile oluşan ortak akıldan istifade ederler. 1966’dan beri Hizmetin başındaki zat, yapacağı işlerde her zaman halkla ve öğrencileriyle istişareyi hiç terketmemiştir. Bu hususu, Ruhumuzun Heykelini Dikerken isimli eserinde genişçe ele almış ve kesin prensiplere bağlamıştır. Bilhassa “Şura” başlıklı bölümde, meşveret, istişare ve şûra konularını ele alırken, bunların en hayatî meselelerden olduğunun altını kalın çizgilerle çizdikten sonra şöyle demektedir: “Bu itibarladır ki, şûrâyı önemsemeyen bir toplum tam mümin sayılamayacağı gibi, onu uygulamayan bir cemaat de, kâmil mânâda Müslüman kabul edilmemiştir. İslam dininde şûrâ, hem idare edenlerin hem de idare edilenlerin mutlaka uymaları lâzım gelen hayatî bir esastır. İdareci; siyaset, idare, teşrî’ (kanun yapma) ve toplumla alâkala daha pek çok meselede istişarede bulunmakla; idare edilenler de, kendi görüş ve düşüncelerini idarecilere bildirmekle sorumlu tutulmuşlardır.” Şûralarda, istişare ve meşveretlerde bulunanlar, herkesin görüşlerine odaklanarak meselelerin özüne sırasına ulaşmakla doğru tespitlerde bulunarak istikamet üzere fikir ve karar sahibi olurlar. Böyle isabetli görüşlerle karar alıp icraat da bulunanlar toplumu doğru yola sevketmiş olurlar. İstişare edenler haybet ve hüsrana uğramadıkları gibi, istişaresizler de kafalarını yanlıştan yanlışa vurarak ülkelerini perişaniyete sevkederler…
24 Ocak 2022 13:38
DİĞER HABERLER