58 insan hakları ve basın özgürlüğü örgütünden oluşan bir koalisyon, Avrupa Birliği’ne (AB), Türkiye’deki siyasi muhalefet ve sivil özgürlüklere yönelik artan baskıları güçlü bir şekilde kınama çağrısı yaptı. Sürgün gazetecilerin kurduğu Stockholm Center for Freedom (SCF) de çağrıya imza atarak destek verdi.
AB’ye Açık Mektup: Siyasal Katılım EngelleniyorStockholm Center for Freedom‘da yer alan habere göre, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Konseyi Başkanı António Costa’ya hitaben yazılan açık mektupta, aralarında Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Stockholm Özgürlük Merkezi’nin de bulunduğu gruplar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetini “siyasi katılım hakkını baltalamak” ve “iktidarın tamamen merkezileştirilmesine ve muhalefetin yok edilmesine yönelik adımlar atmak”la suçladı.
Ekrem İmamoğlu Vurgusu: Adaylık Günü GözaltıCuma günü yayımlanan mektup, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na karşı yürütülen ve siyasi saiklerle yapıldığı öne sürülen kampanyaya dikkat çekiyor. Mektup yazarları, “İmamoğlu’nun görevden alınmasının” üniversite diplomasının iptaliyle başladığını, ardından polis tarafından gözaltına alındığını ve kendisiyle birlikte partisine mensup iki ilçe belediye başkanı ile çok sayıda belediye görevlisinin tutuklandığını belirtiyor. Bu gelişmenin, İmamoğlu’nun Erdoğan’a karşı muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olarak seçildiği gün gerçekleştiği vurgulanıyor.
Muhalefete Yönelik Baskılar Artıyorİmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en güçlü siyasi rakibi olarak görülüyor. 23 Mart’ta yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklanarak cezaevine kondu. Bu suçlamalar da geniş çevrelerce siyasi amaçlı olarak değerlendiriliyor.
Barışçıl Gösterilere Katılanlara Gözdağı
İmzacılar, ayrıca gençler, öğrenciler ve gazetecilerin protestolara katıldıkları iddiasıyla tutuklanıp yargılanmasından da kaygı duyduklarını ifade ediyor. Bu durumun, barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğü hakkını kullanmak isteyen herkese açık bir gözdağı niteliğinde olduğu vurgulanıyor.
Gazetecilere Yönelik Baskılar: Joakim Medin Örneği
Mektupta İsveçli gazeteci Joakim Medin’in davasına da yer veriliyor. Medin’in, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 11 ay ertelenmiş hapis cezasına çarptırıldığı ve bu davanın tamamının onun yıllardır yürüttüğü meşru gazetecilik faaliyetlerine dayandığı belirtiliyor.
Yargı ve Medya Üzerinde Baskı Artıyor
Yetkililerin ayrıca yerli medyaya ve sosyal medya platformlarına sansür uyguladığı, protestolar sırasında internet yavaşlatma (throttling) gibi teknik engellemeler getirdiği ve hukuki kurumları işlevsiz hâle getirmeye çalıştığı da ifade ediliyor. 21 Mart’ta İstanbul Barosu’nun yönetim kurulu, iki Kürt gazetecinin Suriye’nin kuzeyinde öldürülmesini soruşturma çağrısı yaptığı için mahkeme kararıyla görevden alındı.
AB’nin Sessizliği Eleştiriliyor
Örgütler, AB’nin bu gelişmelere karşı tepkisinin “aşırı derecede yetersiz” olduğunu ve Türkiye’de yaşanan ağır baskılarla orantılı olmadığını vurguluyor. “Bu yaklaşım, Türkiye’de insan haklarını savunmaya devam edenlere bir can simidi sunmak yerine, Türk yetkilileri cesaretlendirme ve sivil toplumu daha da izole etme riski taşıyor” deniyor.
Somut Adım Çağrısı: Gümrük Birliği, AİHM Kararları
Mektup, AB liderlerinden, Türkiye’deki siyasi katılım ve sivil topluma yönelik baskıları açık ve net bir şekilde kınamalarını istiyor. Ayrıca, AB-Türkiye Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu gibi yakında yapılacak üst düzey toplantılarda, insan hakları ihlallerinin geri alınması ve tutuklu muhalefet figürleri, gazeteciler ve sivil toplum üyelerinin serbest bırakılması için açık talepler dile getirmeleri isteniyor.
Demirtaş, Kavala ve Diğer Tutuklular İçin Çağrı
Örgütler, insan haklarının AB-Türkiye ilişkilerinde vazgeçilmez bir ilke olarak kalması gerektiğini vurgularken, Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna yönelik adımların da insan haklarında somut iyileşmelerle bağlantılı olması gerektiğini belirtiyor. AB’den, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına — özellikle Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davaları gibi — tam uyum sağlaması yönünde Türkiye’ye baskı yapması isteniyor.
İşkence ve Polis Şiddeti İddiaları AraştırılsınMektup ayrıca, son protestolar sırasında işkence, polis şiddeti ve adil yargılanma haklarının ihlali iddialarının bağımsız biçimde soruşturulmasını talep ediyor. AB temsilciliklerinin, yargılanan gazeteciler, protestocular ve sivil toplum üyelerinin davalarını daha sıkı izlemesi ve Türk sivil toplumuna verilen desteği artırması isteniyor.
AB İnsan Hakları Konusunda Net Tavır Almalı
Avrupa Birliği Antlaşması’nın 21. Maddesi uyarınca AB’nin insan haklarını dış politikasının temeli olarak koruma yükümlülüğünü hatırlatan mektup şöyle sona eriyor:
“Hukukun üstünlüğü, insan hakları ve siyasi katılım hakkı açısından Türkiye’nin geleceği için büyük bir gerileme anlamına gelen bu durum karşısında, AB’nin güçlü bir tavır alması bir zorunluluktur.”
Türkiye’deki Hak İhlallerini Belgeleyen Stockholm Center for Freedom Kimdir?İsveç’in başkenti Stockholm’de faaliyet gösteren Stockholm Center for Freedom (SCF), Türkiye’deki insan hakları ihlallerini, basın özgürlüğüne yönelik baskıları ve hukukun üstünlüğüne dair sorunları belgeleyen uluslararası bir sivil toplum kuruluşu.
2017 yılında kurulan SCF, Türkiye’de gazetecilik faaliyetleri nedeniyle baskıya uğrayan ve sürgüne gitmek zorunda kalan gazeteciler tarafından hayata geçirildi.
Kuruluşundan bu yana İngilizce yayın yapan SCF, özellikle ifade özgürlüğü, keyfi tutuklamalar, zorla kaybetmeler, cezaevlerindeki kötü muamele ve KHK’larla ihraç edilenlerin yaşadığı mağduriyetler gibi konulara odaklanıyor. SCF, hazırladığı raporlar aracılığıyla Türkiye’deki hak ihlallerini Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumlara taşıyor.
Merkezi İsveç’te bulunan kuruluş, bugüne kadar gazetecilere yönelik baskılar, sivil toplumun susturulması ve yargı bağımsızlığının ortadan kaldırılması gibi başlıklarda çok sayıda rapor yayımladı. SCF, Türkiye’de yaşanan gelişmeleri küresel kamuoyuna duyurarak, uluslararası destek arayışında olan hak savunucularına bilgi ve belge sağlıyor.
Stockholm Center for Freedom, sürgünde çalışan bağımsız kuruluşlardan biri olarak, Türkiye’de yaşanan demokrasi krizine karşı sesini yükselten platformlar arasında önemli bir yer tutuyor.