Açık tehdit: Senin de başına gelecek!

Açık tehdit: Senin de başına gelecek!
Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün de yargılandığı 'faili meçhuller davası'nda mağdur olarak Nuri Düdük dinlendi.
İşadamı olan kardeşi Abdulhamit Düdük'ün 1994 yılında öldürüldüğünü anlatan Düdük, cinayeti araştırırken birkaç kez o dönemde Cizre İlçe Jandarma Komutanı olan Yüzbaşı Cemal Temizöz ile görüştüğünü söyledi. Düdük, "Üçüncü kez gittiğimde Cemal Yüzbaşı bana "Sen buralara fazla gidip geliyorsun. Kardeşinin başına ne geldiyse senin başına gelecek. Başımıza bela olacaksın, burayı terk et' dedi." iddiasında bulundu. Şırnak'ın Cizre ilçesinde 1993-95 yılları arasında işlenen 20 faili meçhul cinayetle ilgili davanın 11. duruşması Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanıklar Albay Cemal Temizöz, korucubaşı Kamil Atağ, Hıdır Altuğ, Adem Yakın, Fırat Altun (Abdulhakem Güven), Tamer Atağ ve Kukel Atağ katıldı. 7 sanık avukatı ve bir grup müdahil avukat da duruşmada hazır bulundu. Mahkeme önce, 16 Temmuz 1994 tarihinde Irak'tan dönerken öldürülen ve üzerindeki 63 bin doları kaybolan Mardinli işadamı Abdulhamit Düdük'ün abisi Nuri Düdük'ü dinlendi. Yemin ettirildikten sonra ifade vermeye başlayan Düdük, sanıklar arasından bulunan Cemal Temizöz'ü tanıdığını söyledi. Kardeşinin olaydan bir hafta önce hem mal götürmek, hem de tahsilat yapmak için Irak'a gittiğini belirten Düdük, daha sonra yaşananları şöyle anlattı: "Dönmeden bir gün önce telefonla görüştük. Malları sattığını ve üzerinde 63 bin dolar olduğunu söyledi. Sınır kapısından geçerken elinde para olduğuna dair resmi belge vardı. Cizre köprüsüne kadar geldi. Burada Jandarma tarafından durduruldu. Jandarma dolarları görünce kardeşimi Cemal Yüzbaşı'nın bulunduğu İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürdüler. Burada bir iki saat bekledikten sonra doların sahte olup olmadığını kontrol edip kardeşimi serbest bıraktılar. Kardeşim karakoldan ayrıldıktan sonra Cizre'de un fabrikası olan aile dostumuz Halit Acar'ın yanına gitti. Buradan bana telefon ederek olanları anlattı. Ben de bunun üzerine kardeşime 'yol tehlikeli, bu akşam gelme. Halit'in yanında kal, yarın dönersin' dedim. Kendisi daha akşama 1 saat olduğunu belirterek geleceğini söyledi. Halit'in yanından ayrıldıktan sonra 100-150 metre ilerde plakasız beyaz bir Toros marka araç içerisinde bulunan Bedran, Abdulhakim ve Tayfun adlı kişiler tarafından indirilip, arka koltuğa alınmış. Bedran direksiyon başınaydı. Abdulhakim aracın sağ ön koltuğunda oturuyordu. Kardeşimi Gürsu köyüne götürdüler. Burası korucu köyü. Korucular ve itirafçılar birbirini tanıdığı için aracın geçişine izin veriyorlar. Bu sırada kardeşimin gözleri bağlıydı. Köyün 150 metre ilerisinde kardeşimin başına tek el kurşun sıkarak öldürdüler. Daha sonra kardeşimi vuranlar Toros marka araçla Katran Karakolu'ndan ana caddeye çıkarak yollarına devam etmişler." PLAKASIZ TOROS JANDARMANIN BAHÇESİNDYEDİ Kardeşinin ölümünden sonra olayla ilgili bilgi almaya çalıştığını anlatan Düdük, görgü tanıkları ile görüştüğünü söyledi. Gürsu köyüne gittiğini ve muhtarı ile görüştüğünü ifade eden tanık Düdük, aralarında geçen diyalogları şöyle özetledi: "Köy muhtarı bana 'kardeşini Abdulhakim, Tayfun ve Bedran öldürdü. Resmi olarak ifada veremem, ikinci gün beni de öldürürler. Plakasız Toros marka aracı Cizre'de kim kullanıyorsa kardeşini onlar öldürmüştür' dedi. Biz köyden ayrılırken aynı plakasız Toros köye geldi. Cizre'ye geldim ve İlçe Jandarma Komutanı Cemal Yüzbaşı ile görüştüm. Kardeşimin ölümüyle ilgili kendisinden bilgi almak istedim. Cemal Yüzbaşı bana, 'sen git ne gerekiyorsa ben yapacağım' dedi. Aradan bir hafta geçti, yine Cizre'ye geldim Cemal Yüzbaşı'yla görüştüm. Kardeşimin ölümüyle ilgili yine bilgi almak istedim. Üçüncü kez gittiğimde Cemal Yüzbaşı bana "Sen buralara fazla gidip geliyorsun. Kardeşinin başına ne geldiyse senin başına gelecek. Başımıza bela olacaksın, burayı terk et' dedi. Bahsedilen beyaz renkli plakasız toros marka aracı da ilçe jandarma komutanlığının bahçesinde park edilmiş halde gördüm." Kardeşinin öldüğü tarihte Mardin Milletvekili olan Mehmet Güncegün'le konuyu görüştüğünü, yardım talebinde bulunduğunu söyleyen Nuri Düdük, Genelkurmay, MİT ve Savunma Bakanlığı'na da dilekçe yazdığını vurguladı. Düdük, ifadesine şöyle devam etti: "Güncegün, ismini verdiğim kurumlardan bazı kişilerle şifahen görüştüğünü bana söyledi. Bu kurumlar Cemal Yüzbaşı'dan bilgi istemişler; ama Cemal Yüzbaşı, kardeşimin devletçi olduğunu ve PKK'lılar tarafından öldürüldüğü yönünde bilgi vermiş. Şimdi soruyorum; PKK bir saat içinde nasıl dağdan indi, araç buldu ve kardeşimi öldürdü? Benim ve ailemin PKK ile ilişkisi yok. Kardeşimi PKK öldürmedi. PKK öldürmüşse bile Cemal Yüzbaşı bunu nereden biliyor? Biliyorsa onun da parmağı var demektir. Bunları önce Allah'a, sonra size havale ediyorum." Tanık Düdük, sanıklara dönerek, parmağıyla işaret ettikten sonra, "Talimat veren Cemal Yüzbaşı'dır, tetikçi ise bunlardır. Kardeşimi para için öldürdüler. 63 bin dolardan bir dolar bile görmedik. O parayı bize teslim etmediler." dedi. Tanık Düdük'e soru sormak için söz alan sanık Albay Cemal Temizöz, "Aynı suçlamaları 1994'de Fevzi Erdoğan, Hikmet Cetin, Suphi Ökten ve Hasan Çetin için de yapmışlar. Bunların kardeşini öldürdüğünü söylemişler. Bunun açıklanmasını istiyorum." dedi. Düdük de ismi geçen şahısları tanımadığını ve böyle bir dilekçeden haberi olmadığını söyledi. Duruşmaya öğle arası verildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 109 sayfalık iddianame, sanıkların 'Adam öldürmek', 'Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' ve 'Adam öldürmeye azmettirmek' suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Sanıklardan Cemal Temizöz'ün 9, Kamil Atak'ın 7, Temer Atak'ın 2, Adem Yakın'in 7, Hıdır Altuğ'un 3, Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) 6, Kökel Atak'ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. CİHAN
02 Nisan 2010 14:36
DİĞER HABERLER