Samanyoluhaber.com yazarlarından Kadir Gürcan, CHP lideri Özgür Özel'e yapılan saldırı üzerinden Türkiye siyasetini ele aldı.
Muhalefet liderine yönelik beklenen ve sürpriz olmayan fiziki saldırı için birbirleri işe şaşırma yarışına giren havuz medyası rol yapmayı da beceremiyor. Sürpriz değildi. İBB eski başkanı dışarda olsaydı, ona yapacaklardı. Son günlerde ana muhalefet lideri, Saray'ın sinir uçlarına dokununca piyango ona vurdu.
Sistem ve Saray'a ölümüne angaje olan yazar-çizer takımı ani değişimlerde kostüm değiştirip demokrasi havarisi oluvereceklerine inanmışlar. Bu kadar hızlı rol değişimi “benim!” diyen aktörlerin bile harcı değil. Ne diyecekler ki? Bilinen, banal ve klişe paylaşımlar.
Neymiş efendim, “Atılan yumruk muhalefet liderine değil demokrasimize atılmış!” İyi ama, iktidarın demokrasi diye bir derdi olmadığı gibi, havuz medyasının da böyle bir arayış ve kalite peşinde olduğuna şahit olmadık. Öyle olmadığı için, başta eski ana muhalefet lideri ve TBMM'de muhalefet sıralarını dolduranlar, sırtını iktidara dayayan maganda, şehir eşkiyası ya da kabadayıların hışmına uğramaktan kurtulamıyorlar. Yumrukların hedefine sürekli muhaliflerin takılıyor olması bu yüzden rastlantı değil. Düşük kaliteli siyasi figürler, bu saldırganlıkları ile parti sıralarında kahraman muamelesi görüp terfi ediyorlar. Düşük kaliteli iktidar vitrini için bu tür ucuz profiller de pek kötü durmuyor hani!
Mevcut iktidar ve Saray sayesinde siyasi işleyiş tam bir bit pazarı müzayedesine dönüştü. Hatta bir bataklık desek, abartmış sayılmayız. Siyaseti kendi sınırları içinde tutabilecek hiçbir ahlaki kural ve norm kalmadı. Aynen anayasa gibi; yazılı olarak var ancak kimsenin taktığı yok. Saray'ın ağzından çıkan kanun oluyor. Hazret sokak röportajlarını “Huruc ala's-Sultan!”, devlete başkaldırı kategorisine dahil edince, zavallı gazeteciyi karga-tulumba hapse atıverdiler. Suçun oluşup oluşmadığına bakmaya gerek yok. İçerde bir çaresine bakacaklar. Aynen eski İBB Başkanına yaptıkları gibi. O keyfi uygulamalar, sokakta elini kolunu sallayıp, muhalefet liderlerine kafa kol giren başıbozuk takımına işlemiyor nedense!
Hukuki işleyiş, muktedirlerin iki dudağı arasına hapsolunca, muhalifler için pek fazla seçenek kalmıyor; ya tahammül ya sefer! İktidarı sandığın neticelerine rıza ile değil de zorbalık ile devam ettirmeye niyetli olunca havanın gerilmesi gayet normal. Saray bütün muhalifler için başlattığı siyasi seferberlikte hız kesme niyetinde değil. Hazret “vurun!!” deyince, iktidar militan ve başıbozukları “öldürün!” şeklinde anlıyorlar. Nasıl olsa, vuranın ve öldürenin yaptığı yanına kalmıyor mu?
Bu tür garip durumlar ilginç tipleri de su yüzüne çıkarıyor. Havuz medyasının hanımefendileri sertlik ve maço tavırlarda sütun komşuları beyefendilere taş çıkartacak kadar şahin ve gözü kara davranıyorlar. Hollywood'un aksiyon filmlerinden biraz fazla etkilenmiş olmalılar. Konu hakkında beyefendileri yetersiz ve biraz mıymıntı bulunca modern Amazon Savaşçıları rolü onlara düştü. “Vurunca ses getiren!” lider tipi arayışı, onlarda derin bir romantizme dönüşmüş. Başıbozuk takımına bu düşkünlüğün hissi geçmişi çok derin olduğu kadar kirli ve katlanılmazdır.
Başıbozuk tabirini, başta Kemal Tahir ve ondan sonra devlet-i aliye'nin yıkılışını yazan romancılarımızdan ya da popüler tarih yazanlarından ödünç aldım. Ta o dönemlerde devlet zaafiyet ve acziyetini şahsi çıkarlarına alet eden asker kaçağı ve kılıç artıklarının metamorfoza uğrayarak, şimdi devlet korumasında, çakarlı araçlara kurulurken görüyoruz. Değişen sadece şahıslar. Tavır ve refleksler aynı. Eğer mideniz kaldırırsa, Necip Fazıl merhumun Yeniçeri adlı kitabına bir bakın. Ne kastettiğimi çok iyi anlayacaksınız.
Saldırı öncesinde ve sonrasında bütün kışkırtmalara rağmen ana muhalefet parti liderinin milletvekili olma tavrından vazgeçmemesi oldukça önemli. Halkın mağdurları sevmediği ve oy vermediği iddiasında ısrar eden modern Amazon Savaşçıları'nın başıbozuklara olan gizli tutkusu ucuz romantizm meraklarından ve ciddiye almayı hak etmiyor.
Halk, vekiline sandıkta sahip çıkıp, köhne ya da modern başıbozukları da sandığa gömerek cezalandırıyor. Demokratik olmak kadar demokraside ısrar etmek de ayrı bir erdem ve iktidar tetikçilerinin bunu anlama şansları yok.
Sokaklarda terör estiren başıboş köpek ve ondan daha tehlikeli başıbozuk takımına teslim olmuş bir iktidardan dolayı devlete olan inancımızı kaybetmemek için ne kadar uğraş verdiğimizi bir biz, bir de Allah biliyor!