Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan ile birlikte Kürkçüler Cezaevi Kampüsü'nde infaz koruma personeliyle toplantı yaptı. Toplantıda konuşan Yıldırım, ceza ve tevkif evlerinde zor bir kamu hizmeti yürütüldüğünü belirterek, infaz ailesi olarak bu görevi layıkıyla yerine getirmeye çalıştıklarını söyledi.
Toplantıda bir konuşma yapan Yıldırım, görev sahası içinde en kıdemsiz koruma memurundan genel müdüre kadar herkesin görevinin aynı olduğunu ancak sorumluluk sahalarının farklı olduğunu vurguladı. Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:"Şunu özellikle vurgulamak istiyorum; bizim başarınız, alandaki sizin başarınız kadardır. Buralar ne kadar iyi işlerse, burada ne kadar fedakarca çalışırsanız biz o kadar kaliteli ve iyi iş yaparız. Yani bizim adaletimiz, en ücra koğuşun önünde bekleyen infaz koruma personeli arkadaşımın adaleti kadardır. Siz sorumluluk sahasındaki insanlara karşı ne kadar adil olursanız, biz o kadar adiliz, daha fazla değil. O yüzden sistem içinde, her bir arkadaşımın çok ciddi önemi olduğunu, çok ciddi sorumluluk taşıdığını özellikle vurgulamak istiyorum. Bizim yaptığımız iş, vicdani iştir. Profesyonelce yaptığımız işlerin yanında, aynı zamanda vicdani sorumluluğumuz da vardır."
GAYRİ İNSANİ DAVRANIŞLAR, DIŞARIYA DEVLETİN BALANSINI BOZDUĞU ŞEKLİNDE YANSIYOR
İnfaz koruma personelinin mesai sınırlarına bağlı kalmaksızın, milletin emanetini doğru bir şekilde taşıyabilme noktasında gayret göstermek durumunda olduğuna bildiren Yıldırım, şunları kaydetti: "Hükümlülere yönelik veya personel arasında, ciddi şekilde bir insan hakkı ihlali ya da bir şiddet olduğunu bile bile, gayet gönlü rahat bir şekilde buna sırtını dönen adamın ruhsal dünyasını tartışmak lazım. Ceza infaz kurumlarının bir özelliği, vatandaşın devleti tanıdığı kurumlardır, devletin dışarıya yansıyan yüzüdür. Ziyaretçiler için de hükümlüler için de onların yakınları için de bu böyledir. O yüzden, bu kurumlardaki en küçük gayri insanı davranışlar, tavırlar, gayri adil davranışlar, adam kayırmalar, birine imtiyaz sağlamalar, dışarıya 'devletin balansını bozduğu' şeklinde, devletin 'insan haysiyetine verdiği değerin azlığı' şeklinde yansıyor. Bu nedenle bizler büyük bir sorumluluk taşıyoruz."
ADALET SADECE HAKİM VE SAVCILARIN TAŞIMASI GEREKEN BİR DEĞER DEĞİL
İnfaz koruma memurlarına görevlerini yaparken adalet hassasiyeti içinde hareket etmeleri tavsiyesinde bulunan Yıldırım, "Adalet sadece mahkemelerde hakimlerin, savcıların taşıması gereken bir değer değildir. Adalet hepimizin görevini yaparken dikkat etmesi gereken çok kutsal bir değerdir. Eğer görevimizi yaparken, adalet hassasiyeti içinde hareket edersek, ne biz, ne de bizden sonra gelen nesillerimiz sıkıntı çekmezler. Aksi durumda da, adaletsiz davranmayı kendine kişilik haline getirmiş olan arkadaşım, kendi çoluk çocuğu başta olmak üzere ömrü boyunca sıkıntı yaşayacaktır." dedi.
CİHAN